Selamun aleuküm hocam

Bizim banyo 6 7 metre kare falan ve önünde suyu kesen mermerler var.bu mermerler alttan su kaçırıyor.Annem de oraya bir paspas koymuş aralıklarla onu değiştiriyor.ama o mermeri değiştirmek gibi birşey yapmıyorlar.bende anlamış değilim.o suyun necaset olup olmadığını düşünemiyorlar çünkü ilmihal bilgileri çok kısıtlı .hocam benim sorum yıkanırken bazen üzerimizde necaset oluyor ve bu alttan sızan bu su necaset olur mu.o su paspasa gidiyor ve biz bu paspasın üzerine kimi zaman uzun basıyoruz kimi zaman üzerinden basıp geçiyoruz. ayağımız necis olur mu ve bu evin heryerine dağılır mı.bu su 5 6 yıldır sızıyor ve biz oraya basıp evde dolaşıyoruz.evin heryeri necaset mi olmuştur yoksa ne kadarı necaset olmuştur ya da necaset olmamış mıdır.bir de bu 5 senede kıldığımız namazların durumu nedir.Hocam şu an çok çaresizim ben de yeni fark ettim o suyun necaset olup olmayacağını.nasıl hareket etmemiz gerekir. son olarak, banyodaki su akarsu hükmünde olabilir mi?suyun üzerine bir saman parçası koyduğumda o saman suyun tahliye edildiği deliğe doğru gidiyor.

Allah sizlerden razı olsun.

*******

Ve aleyküm selam.

Değerli kardeşim;

1- Madem 5-6 yıldır ârıza devam ediyor, annen de ilmihal bilgisi kısıtlı olduğundan akıl edemiyorsa, siz niye akletmediniz, ilgilenip el atmadınız, akıntıyı giderecek müdahalede bulunup da bu basit tamiri yapmadınız veya yaptırmadınız, diyeceğim ama, ‘yeni fark ettim [düşündüm] o suyun necaset olup olmayacağını’ diye de ilave etmişsiniz. Bu durumda ‘kolay gelsin’ demekten başka diyecek bir şey yok haliyle…

2- Sizin ilmihal bilginiz yeterli olduğuna göre; hangi suların necis, hangilerinin tahir fakat mutahhir olmadığını, hangilerinin hem tahir hem mutahhir bulunduklarını bilmeniz icap etmez miydi? Üslûbunuzdan da filasıl bildiğiniz anlaşılıyor. O halda bunu bize sormanıza gerek var mıydı? Malumunuz, abdest alırken, boy abdesti için yıkanırken bedenden sıçrayan / dökülen su, mâ-i müstameldir (kullanılmış sudur). Fıkhen bu su temizdir, fakat temizleyici değildir. Boy abdesti alacak kişide haliyle az da olsa necaset nev’inden bir şeyler olabilir, bulunabilir. Tabii ki bunu da yıkayıp giderecek. Fakat onca suyun içinde ve de o mermer engelinin altından sızmayla onun, tahir-i gayr-i mutahhir (temiz ama temizleyici olmama)  hükmünü değiştirmeyeceği açıktır, yani o su necis olmaz. Dolayısiyle o günden bu yana kıldığınız namazlar ve evdeki dolaşmalarınız için sergilediğiniz endişe ve telaş yersiz, bu noktada vesveselenmenize gerek yok. Şer’î bakımdan bir problem yok. Cenab-ı Hak kabul buyursun. Yani onları iade / tekrarlama gibi bir durum söz konusu olmaz. Fakat bunu bir an evvel, sür’atle gidermeniz de elbette ki âdap yönüyle iyi ve isabetli olur. Çünkü bu sızıntı, sizde olduğu gibi, kişilerde bir takım vesveselere sebep olabilir.

Dilerseniz mâ-i müsta'mel üzerinde biraz duralım...

Bu terkip, lûgat olarak evet kullanılmış  su demektir. Ancak şer'î  açıdan  her kullanılmış suya mâ-i müsta'mel denilmez. Bu tabir, bir hadesi yâni hükmî necâseti gidermek, farzı yerine getirmek veya sevap kazanmak için insan bedeninde veya uzvunda kullanılan sudur. Binaenaleyh abdest almada, abdest uzuvlarını yıkamada, cenabetlikten temizlenmede, bütün bedeni yıkamada kullanılan su, yemeklerden evvel ve sonra sünnete uymak niyetiyle elleri yıkamada kullanılan, abdestli olduğu halde, bir başka meclise gidince tekrar abdest alınan su hep mâ-i müsta'mel sayılır.

Mâ-i müsta'mel mezhep imamlarımızdan meselâ İmam-ı A'zam ve İmam Ebû Yusuf (rahımehumallah) necis demiş... İmam Muhammed (rh.) ise tâhir (temiz) olduğunu söylemiştir. Hatta İmam-ı A'zam'dan (rh.) yapılan bir rivayete göre, bu mâ-i müsta'mel necâset-i galîza'dır, hakiki necâseti temizleyen su ile bunun arasında fark yoktur. Ne var ki, İmam Muhammed (rh.) de bu suyun temiz, fakat temizleyici olmadığına hükmetmiştir. Mezhep fetvası da İmam Muhammed’in (rh.) görüşüne göre verilmiştir.

Mâ-i müsta'mel'in temiz addedilmesi, sözgelimi abdest sırasında vücuttan ayrılan suyun  elbisemize bulaşmasıyla onu tencis etmiş olmaz, demektir. Evet, müçtehitlerin ihtilâfı rahmet ve mezhebimizce İmam Muhammed'in görüşü esas ise de mâ-i müsta'mel'den kaçınmak, abdest ve gusül sırasında  sıçrıntılardan korunmak gerekir. Dinî hayatımızın daha sağlıklı olması için fetvayı değil azîmeti iltizam edip takvaya talip olmamız icap eder. Hem unutmamamız gerekir ki, biraz önce de kaydettiğimiz üzere mezhep imamımız İmam-ı Azam Ebû Hanîfe (rh.) de bir kavlinde, bunu necaset-i galîza addetmiştir. Dolayısiyle bütün bunları nazar-ı dikkate alır ve bu suyla günahlarımızın da döküldüğünü düşünürsek, âdap bakımından sizin de o sudan, o sızıntıdan uzak durmanızın ihtiyat ve takvâya daha uygun olduğu / olacağı aşikârdır.

3- Akarsu nedir, akarsuyla alakalı hükümler nelerdir, zannederim bunları da okumuş olmanız lazım. İfadelerinizden öyle olduğu anlaşılıyor. Sizin de belirttiğiniz gibi akar suyu âlimler, akış kuvvetiyle bir saman çöpünü sürükleyip götürebilen su diye tarif etmişlerdir. Akarsular, fıkhî tabirle ‘çok su’ hükmündedir. İçlerine pislik düştüğünde suyun üç vasfından (renk, koku ve tat) biri değişip bozulmadıkça, pis olmaz, necis sayılmaz. Binaenaleyh siz de müsterih olabilirsiniz. Lakin pisliğe temasından dolayı üç vasfından bir veya ikisi değişen su ile temizlik yapılmaz. Ama bu su ile bitki ve toprak sulanabilir. Davar, sığır, deve gibi hayvanlara da içirilebilir. Ancak banyoda kullandığımız suyun akmasıyla normal bir akar suyu da her cihetten müsavi gibi görmemek, hepsini yerli yerinde değerlendirmek gerektiğini de unutmamak lazım. 

Go to top