es-Selamu aleykum Hocam..Nasılsınız?Hocam abdest suyunu kurulamak caiz midir?Özellikle el-yüz ve kollar hariç ayakların kurulanması ayaklarda mantar olmaması açısından uygun mudur?Selam ve dua ile.. Siteye şifremi unuttuğum için giremiyorum hocam..Yenisi de Email adresime gelmiyor..O yüzden burdan yazmak durumumda kaldım.. Fazıl Karataş – Facebook
*******
Ve aleyküm selam kardeşim;
Hanefî mezhebine göre abdest suyunu kurulamak, (ayak dâhil) mekruh değil, caizdir. Abdestin mekruhları arasında böyle bir madde yoktur. Hatta bunun müstehap olduğunu söylelen ulemâ vardır. Nitekim bu husus fıkıh kitaplarında abdestin faziletleri, yani mendupları-müstehapları-âdâbı bahsinde zikredilmiştir. [Bkz. Kitâbü’l-Fıkhi ale'l-Mezâhibi'I-Erbaa (Terc. Hasan Ege), 1, 75-76 ]
Hz. Âişe (r.anhâ) validemizden gelen bir rivayet şöyledir:
"Rasûlullah’ın (s.a.v.) abdest aldıktan sonra kurulandığı bir bezi vardı." [Tirmizî, Sünen, Tahâret, 40, Hadis no: 53] Hz. Muâz (r.a.) de şöyle demiştir:
"Rasûlullah’ı (s.a.v.) gördüm, abdest alınca elbisesinin bir kenarıyla yüzünü siliyordu." [Tirmizî, Sünen, Tahâret 40, H. no: 54]
Bu rivayetler Rasûl-i Ekrem Efendimizin (s.a.v.) abdest aldıktan sonra yüzünü ve kollarını kurulamak üzere mendil (havlu, bez, peçete vs.) kullandığını ifade ediyor, gösteriyor.
Tirmizî'nin (rh.) bildirdiğine göre, ashab-ı kirâm (r.anhum) ve daha sonra gelenlerden (tâbiîn ve tebe-i tâbiîn) bir kısım ilim ehli abdestten sonra kurulanmak için mendil vs. kullanmayı uygun görürken, diğer bir kısmı ise izin vermemiştir. Kurulanmayı uygun görmeyenler, kıyamet günü, abdest suyunun tartılacağını kabul ederler. Bu görüşte olanlardan İmam Zührî (rh.) der ki: "Mendil mekruh addedilmiştir, çünkü abdest suyu (kıyamet günü) tartılacaktır." Bu görüşe nazaran, abdest suyu tartılacağına göre onu silerek izâle etmek mekruhtur. Ancak bizler birer mukallit Müslüman olarak mensubu bulunduğumuz mezhebin öne çıkan / uygulanagelen görüşü istikametinde amel etmeye gayret ederiz. Doğru, isabetli ve münasip olan budur.
Velhâsıl;
Abdestten sonra kurulanma meselesinin hükmü, görüldüğü şekilde ihtilaflı ise de umumiyetle kurulanmanın bir mahzuru olmadığına hükmedilmiştir. Bu sebeple abdestten sonra kurulanmayı abdestin âdabından sayan âlimler de vardır. Ancak Şâfiîlere göre, abdest azalarının şiddetli soğuk veya sıcak olup da kurulanmayan azalardaki suyun eziyet vermesi, kirlenmesi gibi mazeretler hariç, mendil veya havlu ile kurulanması uygun değildir.
***
Abdest ve gusülden sonra havluyla kurulanmak
Meseleyi biraz daha genişçe ele alıp, abdest ve gusülden sonra havluyla kurulanmak ara başlığı altında açıklamaya çalışalım.
Abdest ve gusülden sonra azaları / organları ve vücudu bir havluyla kurulamanın bazı faydaları vardır:
a) Vücudun kirini iyice alır.
b) Soğuk mevsimde üşümeyi önler, elbisenin ıslanmasına meydan vermez.
c) İç çamaşırının temiz kalmasını sağlar.
d) Ayakların kurulanması da, ayaklarda, özellikle parmak aralarında mantar oluşmasını mâni olur. Fakat kurulanmayı bez havluyla yapıyorsak, ayak havlumuzun ayrı olmasına dikkat etmemiz lazım. Hem âdap hem de hijyenik açıdan…
Mevzu ile ilgili hadîsler:
Kays b. Sa'd’dan (r.a.) yapılan rivayette demiştir ki:
"Rasûlüllah Efendimiz (s.a.v.) evimizde bizi ziyaret etti… Yıkanma suyu istedi, getirilip konuldu. Nebî sallallahu aleyhi vesellem yıkandıktan sonra Sa'd ona çarşaf misâli (benzeri) za'feran veya revs ile boyalı bir örtü takdim etti. Rasûlullah (s.a.v.) onu bedenine sarıp kurulandı." [Ebu Dâvud, Sünen, Edeb, 128, Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/421]
Enes’ten (r.a.) yapılan rivayette demiştir ki:
"Rasûlüllah Efendimiz (s.a.v.), abdest aldıktan sonra yüzünü mendil ile meshedip (kurulamazdı). Ebû Bekir, Ömer, Ali ve İbn Mes'ud (r.anhum ecmaîn) da yüzlerini mendille kurulamazlardı." [Tirmizî, Sünen, Taharet, 40]
Hz. Âişe (r.anha) validemiz ile Hz. Mu’âz’dan (r.a.) gelen rivayetleri yukarıda nakletmiş idik.
Ulemâ, bu hadîslerin açık delâletinden şu hükümleri anlamışlardır:
1- Abdest aldıktan veya guslettikten sonra bir havluyla kurulanmak sünnettir.
2- Havlu bulunmadığı zaman, bunu mendille yerine getirmekte bir mahzur (sakınca) yoktur.
3- Mendil de bulunmadığı zaman elbisenin bir ucuyla kurulanmak müstehabdır.
Dört Ehl-i Sünnet Mezhebi’ne göre meselenin hükmü
Bu hadislerin ışığında müçtehid imamların tesbit, görüş, istidlâl ve ihticâcları şöyledir:
a) Hanefilere göre: Abdestten sonra kurulanmayı terketmek tenzihen mekruhtur. İmam Muhammed'in eserlerinde İmam-ı Azam Ebû Hanife'den, onun da Hammad'dan, onun da İbrahim'den (rahımehumullah) yaptığı rivayette, abdest aldıktan sonra yüzünü bir bezle kurulayan adam hakkında sorulmuş; o da, "bir mahzur yoktur" demiştir. İmam Muhammed (rh.), "Biz bu kavli seçip (sened kabul edip) tutuyoruz ve abdestten sonra kurulanmakta bir sakınca görmüyoruz," demiştir. İmam Ebû Hanîfe'nin (rh.) bu meyanda kavli bu mânâdadır.
el-Haniye kitabında deniliyor ki: "Abdest alan ve gusleden kimsenin mendil ile kurulanmasında hiçbir mahzur yoktur. Nitekim Rasûlüllah Efendimizin (s.a.v.) böyle yaptığı rivayet edilmiştir ki, sahîh olan da budur. Ancak ne var ki, kişinin, bu hususta fazla mübalağa etmeyip abdestin eseri âza üzerinde kalacak şekilde kurulanması daha uygun olur." [Hâşiyetü't-Tahtâvî alâ Merakı'l-Felâh, s. 44]
Abdurrahman el-Cezîrî (rh.) ise bu mevzuda Hanefilerin görüşünü şöyle tesbit etmiştir: "Abdest azasındaki ıslaklığı mendil veya benzeri bir şeyle, fazla mübalağa yapmaksızın ve elindeki abdest suyunu silmeksizin (vaziyet müsaitse silkeleyerek) kurulamak menduptur. [Bkz. Kitâbü’l-Fıkhi ale'l-Mezâhibi'I-Erbaa (Terc. Hasan Ege), 1, 75 vd… ]
b) Şâfiîlere göre: Abdest aldıktan sonra ellerde kalan ıslaklığı silkmek suretiyle gidermek mekruhtur. Çünkü böyle yapmak bir bakıma ibâdetten teberrî anlamına gelir. O da hilaf-i evlâ sayılır. et-Tahkik'te buna kesinlik kazandırılmıştır. Müslim ve el-Vasıyt şerhinde bu görüşün daha meşhur olduğu kaydedilirken el-Ravza'da böyle yapmakla yapmamak arasında bir fark yoktur, yani yapılmasında bir sakınca söz konusu değildir, denilmiştir.
Bir özür yoksa abdest âzasındaki ıslaklığı kurulamamak sünnettir. Çünkü Rasûlüllah Efendimiz (s.a.v.) guslettikten sonra Hz. Meymû'ne'nin (r.anha) getirdiği bir havluyu kullanmayarak iade etmiştir. [Fethu’l-Vahhâb bi-Şerhi Menheci't-Tullâb, 1, 15; es-Sirâcü’l-Vahhâc, 18]
c) Hanbelîlere göre: Abdest azasının ıslaklığını bir mendil veya benzeri bir şeyle kurulamakta bir mahzur / sakınca yoktur. Gusülden sonra da kurulanmakta bir beis görülmemiştir. Hanbelî imamlarından el-Hılâl, Ahmed b. Hanbel'den (rahımehumallah) şunu nakletmiştir: "Abdestten sonra kurulanmakta bir sakınca yoktur." Yine yapılan rivayete göre, abdestten sonra kurulanmak için mendil kullanan sahabî; Hz. Osman, Hz. Hasan b. Ali, Hz. Enes’tir (r.anhum ecmaîn). Bu paralelde birçok ilim adamı da mendil kullanmıştır.
Ashabdan ve onlardan sonra gelen âlimlerden bazıları kurulanmayı men'etmişlerdir: Câbir b. Abdullah (r.a.), Abdurrahman b. Mehdî (rahımehumullah) ve önemli bir cemaat bunlardandır. Bunların istidlal ettiği rivayet ise, Hz. Meymûne (r.a.) hadîsidir. Bilindiği gibi bu hadîsi Buhari ve Müslim ittifakla nakletmişlerdir.
Maamafih birincilerin görüş ve tesbiti daha sahihtir. Çünkü asıl olan ibahadır. Fahr-i Kâinat Efendimizin (s.a.v.) kurulanmayı (bir kere) terketmesi, kerahete delâlet etmez; çünkü Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bazan mübah olan şeyi terketmiştir. Nitekim eş-Şâfi adlı eserde, Hz. Urve'ye isnâd ettirilen rivayette Hz. Aişe Vâlidemiz'in (r.a.) şöyle dediğini nakletmiştir:
"Rasûlüllah Efendimiz'in (s.a.v.) bir hırkası (büyükçe bez parçası) vardı ki, onunla abdestten sonra kurulanırdı."
Ahmed b. Hanbel'den (rh.) bu hadis hakkında "ne dersin?" diye sorulunca "münker"dir, diye cevap vermiştir. Münker hadis; zayıf bir râvinin güvenilir bir râviye muhalif olarak rivayet ettiği hadistir.
Kays İbn Sa'd'den (r.a.) yapılan rivayette demiştir ki: "Nebî sallallahu aleyhi vesellem, guslettikten sonra vers adındaki bitkiyle boyanmış bir çarşaf getirdik, ona sarılıp (kurulandı)."
Hadislerden istinbât edilen (çıkarılan) hüküm:
Hadis ve rivayetlerin tamamı dikkate alınınca, zayıf da olsalar, abdest ve gusülden sonra bir bez veya havlu ile kurulanmanın mekruh olmadığı ağırlık kazanır. Nitekim Hanefîlerle Hanbelîlerin istidlâl ve ihticâcları da bu mânâdadır.
d) Mâlikîlerle alakalı açıklamalarda ise bu husustan söz edilmemektedir. [Bkz. a.g.m.ve e. 1, 75]
Site’yle alakalı şikâyetinizi, ilgili arkadaşımıza ilettim. İnşaallah iletimiz kısa sürede gözüne ilişir ve problem hallolur.
Vesselâm…