selamun aleyküm hocam sizi gene rahatsız ediyorum :) 3 tane sormak istyorum
1.hocam proxy sitelerini kullanmak İP adresi değiştirmek caiz mi? birçok kişi bunu yapıyor yani şimdi mesela  hocam türkiyede mahkeme kararıyla kapatılmış siteler var.buraya başka ülkelerden girilebiliyor.ama türkiyeden erişim yok engellenmiş.şimdi biz bir programla yada bu iş için hazırlanmış bir internet sitesi aracılığıyla, engellenmiş siteye giriyoruz.başka bir ülkedeymişiz gibi o siteye türkiyeden erişiyoruz.bunu işte modemin ayarlarını bilgisayardaki proxy denilen bazı ayarları falan değiştirerek üstünde oynama yaparak gerçekleştiriyoruz. bu durum kul hakkı olur mu?
2.hocam ben bir sohbet dinliyordum orda hoca dediki şeytan, hazreti adem aleyhisselama vesvese vermiş, araf suresinde geçiyormuş. Hoca dediki cennetin kapısının önünde durup vesvese vermiş dedi hocam acaba sohbette verilen bu bilgi doğrumudur? şeytan, peygamberlere de vesvese verebilir mi? ben, şöyle biliyordum vesvese kötü düşünce demek ve şeytan, peygamberlere ve meleklere vesvese veremez, diye biliyordum doğrumu
3.üncü sorum hocam burger king firması var orda bikaç gün önce at eti kullanıldığına dair bir haber yayınlandı hocam at eti harammıdır tenzihen mekruh deniyor ne demek helalmi  ve haram birşey bilmeden yenilince hükmü nedir günaha girermiyiz kolay gelsin t.ederim nokta noktabuyuk.zafer lisesi

*******

Ve aleyküm selam kardeşim;

Geneli itibariyle gereksiz ve zorlama olarak addolunabilecek türden sorularınızı, sağlığımız, vaktimiz ve sabrımız miktarınca maddeler halinde ele almaya çalışalım.

1- proxy sitelerini kullanmak İP adresi değiştirmek caiz mi? birçok kişi bunu yapıyor

Mahkeme kararı ile niçin yasaklamış bu siteler? Herhalde kamu güvenliği, fert ve toplum yararı söz konusudur, öyle değil mi? Bu bir…

İkincisi, siz bunu niçin, hangi maksatla yapıyorsunuz? Eğer dinen meşrû ve size lüzumlu bir bilgiye erişmek içinse, sadece kendiniz için olabilir. Ama başka maksatlar için kullanamazsınız, caiz olmaz, kul hukukuna girer. Birçok kişinin bunu yapıyor olması, hükme aksi yönde tesir etmez, yasağı / yanlışı mubah kılmaz.

2- “şeytan, peygamberlere de vesvese verebilir mi? ben, şöyle biliyordum vesvese kötü düşünce demek ve şeytan, peygamberlere ve meleklere vesvese veremez, diye biliyordum.”

Eksik ve yanlış biliyormuşsunuz. Açıklamaya, eksiği tamamlayıp yanlışı düzeltmeye çalışalım…

Kur’an-ı Kerim’de buyruluyor ki:

Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu da yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak.” [En’âm suresi, 112]

“(Ey Rasûlüm-Habîbim!) Biz, senden önce hiçbir râsûl ve nebî göndermedik ki, o bir ‘temenni’de bulunduğunda, şeytan onun dileğine ille de (beşerî arzular) katmaya kalkışmasın. Ne var ki Allah, şeytanın katacağı şeyi iptâl eder. Sonra Allah, kendi ayetlerini (lafız ve mânâ bakımından) sağlam olarak yerleştirir. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” [Hac suresi, 52]

Şeytanın bu nevi vesveselerine, bir insan olarak peygamberlerin (aleyhimüsselâm) de mâruz kalmaları mümkündür. Aslolan şeytanın bu telkinlerine kapılmamaktır ki, peygamberlerin, bâhusus insanlığa dini telkin meselesinde, bularna kapılması söz konusu değildir. Âdem aleyhisselâmın vaziyeti-yaşadıkları, şahsı ve ailesiyle ilgili özel bir imtihan durumdur, insanlığa tebliğle ilgili değil. Ayrıca mü’minlerden de ‘muhlasıyn ’ zümresi Şeytan'ın bu zararlarından korunmuşlardır. [Bkz. Hıcr suresi, 41] Muhlâs için bk. http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/8-islami-yazilar-ve-makaleler/311-ibadet-ve-amellerin-ruhu-i-h-l-a-s.html

Ayette geçen ‘temeni’ kavramı, gönlün arzu ettiği şeyi kişinin kendi içinde, hayâlinde şekillendirip canlandırması mânâsınadır. Zihinde canlandırılmış olan bu tabloya "ümniyye" veya "münye" denilir, Fransızca'da "ideal" diye tabir edilir.  Kur'an-ı Kerim bâhusus bu âyetle anlatıyor ki, peygamberlik bir arzu bir temenni işi değildir. "O (Rasûl) hevâdan söylemiyor (kendi nefsinden-arzusundan konuşmuyor); Kur'an sadece bir vahiydir, ancak vahyolunur." [Necm suresi, 3-4] Yani peygambere temenni yakışmaz, çünkü vahiy tamamen Hakk’ın emridir. [Bkz. Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili, İlgili ayet tefsiri]

Demek ki ayetteki beyana göre, beşer / insan olması hasebiyla peygamber de tebliğ vazifesini yürütürken, zihninden bazı düşünceler ve gönlünden birtakım arzular geçebiliyor. Ama bunlar asla bir peygambere yaraşmayacak düşünce ve temenniler değildir elbette... Peygamberin asıl vazife ve gâyesi insanlara hidâyeti / doğru yolu göstermek olduğuna göre, bu düşünce ve arzuların, çevresindekilerin ve tebliği (İlahi mesajı) ulaştırabilecekleri bütün insanların bir an önce yanlış inanç ve amelleri (uygulamaları) terkedip hak yola girmeleriyle ilgili olması tabiidir. Nitekim birçok âyette Peygamberimizin (s.a.v.), çevresindekilerin hemen imana gelmeleri için çırpındığı ve kendilerine yapılan ikazlara / uyarılara rağmen hakikate kulak tıkayanların, korkunç âkıbetlerini düşünerek derin üzüntü duyduğu ifade edilmektedir.

Fakat bu noktada onların beşer olma özelliğinden yararlanarak İlâhî tebliğe bir şeyler karıştırmaya çalışan Şeytanın faaliyeti devreye girer. İşte bu âyette, beşer olma özelliğinin istismarı çabası içindeki Şeytanın faaliyeti ile insanlara dini tebliğ etmekle vazifelendirilen peygamberin hususi bir himayeye alınmasını murad eden ilâhî iradenin çatıştığı bu ince sınıra temas edilmektedir.

Mutlak hikmet sahibi olan Allah Teala, akıl nimetiyle donattığı insanı imtihan ederken İlâhî davet ile Şeytanın çağrısı arasında seçim yapma imkân ve sorumluluğunu kendisine bırakmış ve âhiretteki durumunu da esas olarak, bu irade imtihanındaki muvaffakıyetine bağlamıştır. Ayetten, ilâhî tebliği insanlara iletme ve onları bu istikamette terbiye etme vazifesi verilen peygamberlerin (aleyhimüsselâm), bu hususlarda hata yapıp insanları yanlış yönlendirmekten korunmaları için Şeytanın fitnesi ile sınanmaktan istisna edildikleri; bu vazifeyi yapanların, son tahlilde, beşer de olsalar, Şeytan kaynaklı bir bildirimde bulunmalarının mümkün olmadığı, dini beyan çerçevesinde tebliğ ettikleri her şeyin ilâhî murakabe (kontrol) altında bulunduğu açıklanmaktadır.

Bu mevzuda daha geniş bilgi için mutlaka bk.

http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/2146-hz-adem-hz-havva-cennet-seytan-ve-yilan.html

http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/1600-hz-adem-cennet-seytan-ve-yasakli-meyve.html

http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/1612-cennet-teki-yasak-meyv.html

Meleklere gelince…

Bilindiği gibi melekler yemezler, içmezler, uyumazlar, günah da işlemezler; çünkü kendilerinde nefis yoktur. Sadece emrolunduklarını yaparlar. Gıdaları zikir, tesbih-tehlil-tahmid...dir.  Erkeklik-dişilik özellikleri yoktur. Yaratılmışların hiçbirine benzemezler. Dolayısiyle Şeytan onlara niçin ve hangi maksatla vesvese versin?

Fahr-i Kâinat Efendimize (s.a.v.),

- “Yâ Rasûlallah! Vesveseye müptelâyım” diyen sahabiye Peygamberimiz (s.a.v.),

- “Endişe edilecek bir şey yok. O hâlis / saf / katıksız imândır, imânın ta kendisidir.” [Müslim, Sahih, İman, 211] buyurmuşlardır.

Çünkü Şeytan kupkuru ve bomboş kalblerle uğraşmaz, sermayesiz kimselere vesvese okları göndermez. Keza hiçbir şey elde edemeyeceği, boşa kürek çekeceği meleklerle de uğraşmaz. Melekler hakkında geniş bilgi için bk. http://halisece.com/islami-makaleler/314-imanin-ikinci-sarti-meleklere-inanmak.html

3- “üncü sorum hocam burger king firması var orda bikaç gün önce at eti kullanıldığına dair bir haber yayınlandı hocam at eti harammıdır tenzihen mekruh deniyor ne demek helalmi  ve haram birşey bilmeden yenilince hükmü nedir günaha girermiyiz kolay gelsin”

Ben de öncelikle sana sorayım:

- Müslüman bir kimsenin burger king ve benzeri yerlerde ne işi var? Açlığını giderecek hiç mi yer kalmamış? Gitsin doğru dürüst bir mekânda doyunsun karnını… O tip yerlerde yemeğe mecbur kalırsa şayet, helâlliğinde şüphe duymadığı / duyamayacağı şeylerle karnını doyursun.

Haram bir şey bilmeden, farkına varmadan yenirse eğer, mümkün ve müsaitse mide derhal boşaltılmalı; tevbe ve istiğfarda bulunmalı... Bu yöntem Sıddîk-ı Ekber (r.a.) usûlüdür malum.  Çıkartmak mümkün değilse, yine Cenab-ı Mevlâ’dan afv u mağfiret dilenmelidir. Hatta tesbih namazı ile fiilî istiğfarda bulunmalıdır.

Gelelim meselenin şer’î-fıkhî cihetine, fetvâ yönüne…

Kitap (Kur’an-ı Kerim) ve Sünnet’te at eti yemenin hükmü hakkında sarih / açık bir delil bulunmamaktadır. Müçtehitlerin içtihatlarına gelince…

Atlar, savaşa yarayan kıymetli hayvanlardır. Bu bakımdan bunların etlerini yemek İmam-ı Azam'a (rh.)göre, tahrîmen veya tenzîhen mekruhtur. İmâmeyn’e (rahımehumallah) göre ise, tenzîhen mekruhtur. [Bkz. Bilmen, Ö. N., Büyük İslam İlmihali, Etleri yenilip yenilmeyen hayvanlar, s. 418, md.: 54]

İmam Mâlik'ten(rh.) meşhur olan görüşe göre, atların etleri haramdır. İmam Şâfiî ile İmam Ahmed'e (rahımehumallah) göre, atların etleri mekruh değildir. [Bilmen, Ö. N., A.g. e., s. 54, md. 55; Ayrıca bkz. Serahsî, el-Mebsût, 11, 233; Nevevî, el-Mecmu’, 9, 4; İbn Rüşd, Bidâye, 1, 470]

İmam-ı Azam’ın (rh.) içtihadı ihtiyata daha uygundur! Diğer iki imamın (Şâfiî ve Hanbelî) içtihadında ise genişlik ve kolaylık vardır.

Ancak unutmamak gerekir ki; mecburiyet ve zaruret bulunmadıkça her mü’min, kendi mezhebinin öne çıkan görüşüyle / içtihadıyla amel etmelidir.

Takvâ sahibi bir mü’min ise, azimet ve ihtiyatla hareket eder. Haram ve yasaklardan kaçındığı gibi, tehlikeli-kuşkulu mekân, mekruh ve şüpheli yiyeceklerden-içeceklerden de uzak durur. 

Go to top