Selamun aleykum hocam. "Allah benim ömrümden alsın onun ömrüne katsın" diye bir başkasına ömründen hediye veya tasadduk etmek caiz mi? Dinimizde bu şekilde ömrümü başkasına ver diye dua edilir mi? Yavuz Selim Türk - Facebook
*******
Ve aleyküm selam kardeşim;
Evet, bir insan kendi ömründen bir kısmının başkasına verilmesini isteyebilir. Bu dinen meşrûdur, caizdir.
Hadis-i şeriflerde açıklandığı üzere, malumunuz, her insanın daha anne rahminde iken rızkı gibi ömrü de belirlenmiş olur.
Ayrıca sadaka, anne-babaya itaat [Bkz. Alaaddin Ali el-Muttaqî, Kenzü’l-Ummâl, Hadis no: 45483, 45519-22], sıla-yı rahim yapmak gibi bazı güzel amellerin / işlerin ömrün uzatılmasına vesile olduğuna dair hadis-i şerifler de mevcuttur. [Bkz. el-Muttaqî, a.g.e., H. no: 6920-6921, 6971] Nitekim, “…Kendisine ömür verilenin ömrünün uzatılması da, ömründen kısaltılması da mutlaka bir kitapta yazılıdır. Şüphe yok ki bu, Allah'a göre kolaydır.” [Fâtır suresi, 11] mealindeki ayette bu hakikate işaret edilmiştir.
Bundan anlaşılıyor ki, bir kimse samimî olarak kendi ömründen başkasına bir hediye veya bir sadaka olarak bağışlayabilir. Rivayete göre, atamız Hz. Adem aleyhisselâm, ömründen altmış yılı Hz. Davud’a (a.s.) bağışlamıştır. [Bkz. el-Muttaqî, a.g.e., H. no: 15228]
Bununla beraber, bu gibi durumlar, birer istisnâdır. Daha çok da Allah Teala’nın sâlih ve makbul kulları hakkında söz konusudur. Herkes ömrünün bir kısmını öyle kolay kolay sıradan birilerine vermez, vermek istese de belki kabul görmez.
Şayet kişi, sâlih bir kimseye ömrünün bir kısmını verse, elbette o kişinin işlediği güzel amellerin sevapları, verene de yazılır. Ancak iyi olan bu insan daha sonra kötü olmaya başlasa, işlediği günahlardan öbürü sorumlu olmaz. Çünkü, kendisi onu sâlih bir kul olarak gördüğü için vermiştir. Sonradan kötü olması, onun sorumluluğunda değildir. Zira istikbâli-gaybı bilemez, gaybı ancak Allah bilir. O, gördüğüne göre hükmeder.
S o n s ö z
Evet, tarihî ve ilmî hakikatler gösterdiği gibi, yaşadığımız dönemlerden de şahit olduk ki, bir kısım mazanna-i ricâl (velî olduklarına inanılan kişiler), başlarında emîr olarak bulunan âlim-ârif ve fâzıl zevât-ı kirama ömürlerinden bahşedip gitmişlerdir.