Zengin bir erkeğin ve zengin bir kadının küçük çocuğuna zekât vermek caiz mi, gayrimüslimlere ve Budist olan ana-babanın yetim çocuğuna zekât verilebilir mi? İsim mahfuz
*******
Bir kimse zekâtını, zengin bir erkeğin, bülûğa ermemiş küçük yaştaki çocuğuna veremez. Çünkü bu çocuk, babasının malı ile zengin sayılır.
Fakat zengin bir kadının fakir, yetim ve babası Müslüman olan çocuğuna zekât verilebilir. Çünkü bu çocuğun nesebi, baba tarafından sabittir; anasının serveti ile zengin sayılmaz.
Yine bunun gibi, ana-babası Budist (gayrimüslim) olan çocuk da, din yönünden ebeveynine nisbet edileceği için gayrimüslim sayılacağından, ona da zekât verilmez.
Bir kimse zekâtını, zengin bir adamın fakir ve Müslüman olan babasına veya zengin bir adamın fakir ve Müslüman olan bülûğa ermiş büyük çocuğuna veya o şahsın fakir ve Müslüman bulunan zevcesine verebilir. Çünkü bunlar müstakil velâyet / salâhiyet sahipleridir, (birer şahıs olarak tasarrufa ehildirler). Birbirlerinin serveti ile zengin sayılmazlar.
Zekât, Müslüman olmayanlara verilemez. Çünkü zekât Müslim olan fakirlerin hakkıdır. Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) Hz. Muaz b. Cebel'i (r.a.) Yemen'e gönderirken ona, "Ey Muaz! Sen zekâtı Müslümanların zenginlerinden al ve onların (Müslümanların) fakirlerine ver" [Buharî, Sahih, Zekât, 1; Ebû Dâvud, Sünen, Zekât, 5] buyurmuşlardır. Bunun için Müslüman olmayanlar zekât vermekle yükümlü değillerdir. Bu ibadet, Müslümanlara ait dinî ve içtimaî (sosyal) bir vazifedir. Bu vazifeye ortaklık etmeyenlerin bundan faydalanma hakları olamaz.
Yalnız İmam Züfer (rh.), ‘zekâtın zimmîlere (İslâm idaresi altındaki gayrimüslimlere) de verilmesini caiz görmüştür. Çünkü zekâttan maksat, bir ibadet yolu ile muhtaç kimseleri ihtiyaçtan kurtarmaktır. Bu maksat, fakir zimmîlere zekâtı vermekle de elde edilir’ demiştir. Ancak, bununla değil, müftâbih olan yukarki görüşle amel edilmesi gerektiğini de unutmamamız lâzım. Yani gayrimüslimlere zekât vermek caiz olmaz.
Bununla beraber farz olan zekâtın dışındaki nâfile sayılan sadakaların, zimmîlere verilebileceğinde ittifak vardır. [Bkz. Bilmen, Ö.N., Bilmen yayınevi, B. İslam İlmihali, Bilmen yayınevi, İst., 1966, s. 360, md., 100-101] Lâkin günümüzde, İslâm hukukiyle idare olunan bir ülkeden de, zimmîlerden de bahsetmenin mümkün olmayacağı âşikârdır. Bu gerçeği de görmememiz, bilmememiz herhalde abes olur.
Zekât mevzuunun teferruatı için ayrıca bkz.
http://www.halisece.com/zekat/352-zekatin-verilecegi-harcanacagi-kisiler-ve-muesseseler.html
http://www.halisece.com/zekat/232-zekat-kimlere-verilir-kimlere-verilmez.html