s.aleyküm muhterem hocam. belirlenen hız sınırlarını aştıktan sonra kaza yapıp ölürsek intihar nedeni sayılır mı? selam ve dua ıle. Tunahan Yelken - Site
*******
Ve aleyküm selam kardeşim;
“Trafik kuralları” usûl-i fıkıh tabiriyle sanki mürekkep icma‘ gibidir. Yani uzmanların bu hususta, en azından o günün ahvâl ve şartlarında, aksi bir görüşün-tedbirin olamayacağında icma‘ / ittifak etmeleridir. Bu ise fıkıhta / hukukta genel kabul gören görüşe nazaran bağlayıcı bir delildir. Lakin bu durum, elbette daha sonra ortaya çıkabilecek ahvâl ve şartlar karşısında kuralları değiştirmeme anlamına gelmez, değişebilir, değiştirilebilir. Ve nitekim öyle de oluyor. Hatta kurallardaki ittifak örften kaynaklanmış ise ve bu örf de değişmiş ise, uzmanların ittifak ettikleri kuralların aksine görüş de ortaya çıkabilir. Her neyse, bunlar ayrı bir bahis tabii…
Kısacası trafik kuralları bir bakıma da ‘Evrensel ölçüler’dir. Doğruluğunda bütün insanlık ittifak etmiştir âdeta. Bu itibarla trafikte konulan mecburi kurallar, ciddi araştırmalar ve yaşanan tecrübeler sonucunda ortaya çıkmakta ve kanunlaşmaktadır.
İslâm hukukuna göre de bunlar, geçerli tesbitlerdir. Çünkü dinimiz de, bu gibi hayatî mevzularda tecrübenin, bilimin, istişârenin neticelerine uyulmasını âmirdir.
Bu sebeple, kuralları çiğneyerek mesela hız limitini aşarak ölen sürücülerin durumu kritiktir. Hız sınırı belli olan yerlerde bu sınırı bilerek aşan sürücülerin ölümü, âlimlerce sanki intihara isteyerek gidenlerin ölümü gibi görülmekte ve hem kendi ölümlerinden hem de sebep oldukları başka ölümlerden sorumlu olacaklarına işaret edilmektedir. Nitekim son senelerde toplanan bir Fıkıh Meclisi'nde, trafikte tesbit edilen hız sınırlarını aşarak kaza yapanların ölümlerinde şehitlik gibi mânevi mükâfatın söz konusu olamayacağına işaret edilmiş… Ölümlerine sebep oldukları başka kimselerin de sorumlusu olacaklarına dikkat çekilmiştir.
Ayrıca Kur’an-ı Kerim’de, “…Kendinizi kendi elinizle tehlikeye atmayın!” [Bakara suresi, 195] ikazları da yapılmaktadır.
Demek ki, trafik kurallarını çiğneyerek araba kullanmakta ısrar eden kimse, kendi eliyle kendi hayatını tehlikeye atmakla kalmayıp, yanındaki yolcuların ve trafikteki diğer insanların da hayatlarını tehlikeye atmakta, onların da katili durumuna girmesi söz konusu olmaktadır.
Anlaşılan odur ki; vasıta kullananlar, sizler-bizler-hepimiz mürekkep icma‘ durumunda-hükmünde olan trafik kurallarına mutlaka uymalıyız. Böylece hem dünyamızı hem ahiretimizi kaybetme tehlikesiyle yüz yüze gelmekten kaçınmalıyız. Bu önemli ikazı da direksiyon başına geçtiğimizde hep hatırda tutmalıyız! Aksi halde müntehir durumuna düşebiliriz.
***
Meselenin bir başka açıdan değerlendirmesine gelince…
Trafik kazalarında ölenler şehit sayılır mı?
Malum olduğu üzere Allah yolunda dinini, vatanını, milletini, ırzını-namusunu korumak için yapılan savaşlarda ölenler şehit olurlar. Bunlara 'hakiki şehit’ denir. Bunda şüphe ve tereddüt yoktur. Yeter ki kişi imanla gitmiş olsun. Ancak bir de deniz, kara, hava kazaları, yangınlar, zelzeleler, salgın hastalıklar… gibi insanın elinde olmayan sebeplerle vâki olan ölümler vardır. Bu tür kaza-belâ-felaket ve hastalıklar sebebiyle ölenlere de 'hükmen şehit' denir. Bu hükmî şehitler de hadis-i şeriflerde sayılmıştır. Çünkü bu ölümler de, insanın kendi ihmâli olmadan meydana gelen irade dışı kaza ölümleridir.
Ancak, trafik kazalarında ölenlerin bu 'hükmî şehit'lerden sayılıp sayılmayacağı, kazada kendi kusuru, ihmâli olup olmamasına bağlıdır. Mesela yukarıda da belirttiğimiz gibi, hız sınırı belirtilmiş yerlerde, o sınırı bilerek aşan sürücülerin ölümü, âdeta bilerek-isteyerek-amden intihara gidenlerin ölümü gibidir. O bakımdan böylelerinin şehitliğinden söz edemeyiz. Aksine onlar hakkında, intihar gibi ağır bir vebâl bahis mevzuudur!