*******
Ve aleyküm selam.
Sen onun işlediği günaha saygı gösteriyor değilsin herhalde… Böyle bir şey tabii ki asla caiz olmaz. İşin gereği, İslâm ve insanlık icabı, hayatın akışı içerisinde ona hal-hatır soruyorsun... Herhalde ‘sizi seviyorum’ sözü de, onun toplumdan daha fazla uzaklaşıp daha çok bataklığa dalmaması için -tabiri caizse- bir rüşvet-i kelâm kabilinden olsa gerek. Bu tutum ve davranış niye küfür olsun?! Kaldı ki günahkâr insan, imandan çıkıp İslâm'dan uzaklamamışsa kâfir demek de değildir. Küfürle günahı birbirine karıştırmamak gerek.
Hayatta her Müslümanın hemen herkesle belli ölçü ve çerçeveler dâhilinde elbette ki ilişkisi olabilir. Sosyal bir varlığız, ayrıca uzayda da yaşamıyoruz ki! Hele öyle birine müsbet yönde faydalı olabileceksek, illâ ki münasebetimizin olması icap etmez mi? Terk etmenin, uzaklaşıp onu kendi haline bırakmanın, ilişiği, selamı-sabahı kesmenin kime ne faydası dokunur?
Bütün Müslümanlar olarak ağzımızı açtığımızda emr-i bi’l-mâruf nehy-i ani’l-münkerden bahsetmiyor muyuz? İşte böyle insanlara yapacaksın bu vazifeyi… Dört dörtlük insana / insanlara, tam bir istikamet üzere yaşayan, yaşamaya gayret gösteren Müslümana uygulayacak değilsin o düsturu… Ve bu esnada da muhatabına saygı göstermiyeceksen bile, hiç olmazsa saygısızlık da etmeyeceksin. Saygı duymamak ile, saygısızlık etmemek arasında hayli fark vardır, bu inceliği de gözden kaçırmamak lazım mutlaka...
Öyle değil mi Şahin kardeşim?