Selamün aleyküm hocam. Zaman zaman bazı hocalarımızın Kur'an-ı Kerim okurken sallandığını görüyoruz. Bu dinimizce caiz mi? Ahmet Sinan Kaçar – Gmail

*******

Ve aleyküm selam kardeşim;

Sorunuzun kısa cevabı:

Hakiki manada huşû ve Rahmânî bir cezbe sebebiyle zikir ya da âhenkli okumak için Kur’an-ı Kerim kıraat ederken sallanmanın mahzuru olmayabilir. Lakin doğru ve makbul olan, sükûnet üzere bulunmaktır. Hele ki bu hareket / hareketler sun’î (yapmacık-riyâkârane) ise, asla caiz değildir. Namazda da kasden-bilerek ileri geri veya öne arkaya sallanmak, Yahudilere benzemek olduğundan mekruh görülmüştür, kaçınmak gerekir

***

A ç ı k l a m a

Kur’an-ı Kerim’de felâha eren mü’minler anlatılırken şöyle buyruluyor:

“Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler”[Mü’minûn suresi, 2]

Huşûu, bazı âlimler korku, çekingenlik gibi kalp fiillerinden olmak üzere tarif etmiş; bazıları da sükûnet içinde olmak ve sallanmayı terk etmek gibi organlara ait fiillerden göstermiştir. Doğrusu huşû; aslı kalpte, tezâhürü bedende olmak üzere ikisini de içinde bulundurur. Kalbe ait tarafı, Rabbin azamet ve celâli karşısında kendi küçüklüğünü göstererek nefsin; Hakk'ın emrine baş eğdirip söz dinlettirecek ve edeb ve azimden başka bir şeye yönelmeyecek şekilde kalbin son derece bir saygı hissi duymasıdır.

Dış görünüşle ilgili yönü de, vücut organlarında bu duygunun belirmesiyle bir huzur ve sükûnet meydana gelmesi; gözlerinin önüne, secde yerine bakıp, sağa-sola, şuna-buna iltifat etmemesidir. Bundan dolayı, “huşû”un aslı namazın şartlarından olan niyetin samimiliği ile, tezahürleri de namazın adâb ve diğer tamamlayıcıları ile alakalıdır. Hasen'den ve İbn Sîrîn'den (rahımehumallah) rivayet olunduğuna göre Rasûlullah (s.a.v.) ve ashabı (r.anhum) namazda gözlerini gökyüzüne kaldırırlardı, bu âyetin inmesi üzerine önlerine eğdiler ve ihtisar'ı (elleri böğürlere koymayı) terk eltiler.

*** 

Behlüldane hazretlerine göre huşûun izahı

Bir adam Behlüldane (k.s.) hazretlerine huşû hakkında sorar. 

O da cevaben;

"Ağzına kadar doldurulmuş bir tas zeytinyağı getirin ve bu adamın eline verin. Yanına da birkaç asker koyup, şehrin sokaklarını dolaştırın. Eğer tastan bir damla yağı yere dökerse, başını vurun” der. 

Hikmetini anlamazlar; ama mutlaka bizim Behlüldane bir şeyler anlatacak düşüncesiyle, dediğini yapmağa koyulurlar.

Adamcağız denildiği şekilde gönderilir. Bir süre sonra da sâlimen döner. 

Behlüldane sorar:

- “Anlat bakalım, şehrin sokaklarında neler gördün?”

Adam cevap verir:

- “Ben tastaki yağdan başka hiçbir şey görmedim.”

Behlüldane tekrar sorar: 

- “Ama nasıl olur, falan yerde düğün-dernek vardı; davullar, zurnalar çalıyordu, nasıl görmez, nasıl duymazsın!”

Adam:

- “Aman efendim, bana öyle bir dert verdiniz ki, başımın kesilme korkusundan başka bir şey ne duydum, ne de gördüm” der.

Behlüldane hazretleri hikmet ve ibret dolu cevabını kondurur: 

- "Namaz kılarken Azrail’in (a.s.) başında bekler vaziyette olduğunu, bu namazdan sonra canını teslim alacağını hayâl edersen, başka bir şey hatırına gelmez. Sen de o zaman huşû içinde namazını kılarsın.” 

 

Allah (c.c.) cümlemize namazlarımızı huşû ile kılmayı nasip eylesin. Âmin…

***

Buhari ve Müslim'de Hz. Âişe (r.anha) den de rivayet olunur ki:

“Rasûlullah'a (s.a.v.) namazda iltifat (yüzünü çevirip bakma) hakkında sordum, şöyle buyurdu:

O bir çalmadır ki, Şeytan onu kulun namazından çalar, kaçar.” [Buharî, Sahih, Ezân, 93; Ebu Davud, Sünen, Salât, 161; Tirmizî, Sünen, Cumua, 59; Nesaî, Sünen, Sehv, 10]

Hâkim Tirmizî'nin, Kasım b. Muhammed yoluyla Esma binti Ebî Bekir'den, Hz. Âişe'nin annesi Ümmü Rûmân'dan (r.anhunne) rivayet ettiği bir hadiste, Ümmü Rûmân (r.anha) şöyle demiştir:

Namazımda sallanıyordum. Ebû Bekir (r.a.) gördü, beni öyle bir azarladı ki, az daha namazdan çıkacaktım. Sonra da (bu ikazının sebebini açıklama sadedinde) dedi ki:

“Rasûlullah'ı (s.a.v.) dinledim, şöyle buyuruyordu: Herhangi biriniz namaza durduğunda her tarafı sâkin olsun, Yahûdiler gibi sallanmasın. Zira namazda âzaların sükûneti namazın tamamındandır; (yani, namazın tam ve kâmil olmasının unsurlarındandır).[Âlûsî, Tefsîr, XVIII, 3]

Bu hadis-i şerif, Kur'an-ı Kerim okurken ve Allah'ı zikrederken sallananlara da işaret etmektedir ki, doğru olan Rasûllullahı (s.a.v.) takip etmektir, her hususta olduğu gibi, bu noktada da ona uymaktır. Binaenaleyh aslolan, mekruh olmayan, güzel görülüp tasvip edilen davranış sallanmak değil, sâkin olmaktır. 

Go to top