Hocam selamünaleyküm. Mezheplerde imamlarimiz aynı şey hakkında helal ve haram hükmünü vermişler (bazı deniz ürünlerinin yenip yenmemesinde, satranç yahut tavlada vesaire nikahta ya da diğer bazı hukumlerde) bu durumda ne yapmak gerekir? Kendi mezhebimize uydugumuzda vebal ortadan kalkıyor mu? Bu farklılıklar neden meydana gelmiş? 

Soru: Aysemeva tarafından yazıldı. Kategori: Soru - Cevap

*******

Ve aleyküm selam kardeşim;

Öncelikle soru başlığınızı ele alalım.

Diyorsunuz ki, “Mezheplerdeki farklı helal ve haramlar ahirette hesaba çekilmeye sebep olacak mı?

Kusura bakmayın ama, basit manada ilmihal bilgisine vakıf bir Müslüman için bile akla ziyan bir soru! Eğer mezhepler arasındaki farklı görüşler ahirette hesaba çekilme sebebi olacak olsa idi,  amelde 4 Ehl-i Sünnet mezhebi için “Hak mezhepler” tabirinin ne anlamı kalırdı?! Bu öyle bir ifade ve öyle bir terkip ki, ilmî ıstılahla tam da “efrâdını câmi‘ ağyârını mâni‘” bir tarif gibidir. 

Huccetullâhi’l-Bâliğa isimli eserinde Şah Veliyyullahi’d-Dehlevî (rh.) hazretleri Hak Mezheplerle alakalı olarak şöyle demektedir:

Tanzim ve tedvin olunmuş bu dört mezhebin günümüze kadar taklid edilmesinin cevâzı hakkında bu ümmetin ve ümmetten kabul edilen herkesin ittifakı ve icmâı vardır.  Bu mezheplerin taklidinde, bilhassa azim ve gayretin son derece azaldığı, insanlara heva ve hevesin hâkim olduğu, herkesin kendi görüş ve düşüncesinden başkasını beğenmediği günümüzde, gözardı edilemeyecek faydalar vardır.”

Bırakınız bu dört mezhebin farklı görüşlerine uymanın bid'at filan olduğunu, mutlaka onlara uymanın, onları taklit etmenin lüzumuna işaret ediyor. Ve bunun da, dinde aklına göre değişiklik ve güya yenilik yapmak isteyen deformistlerden korunmak için gerekliliğine dikkat çekiyor.

Dilerseniz şimdi de sondan başlayarak mesaj içindeki “sözde sorular”ınızı cevaplamaya çalışalım.

1. Bu farklılıklar tamamen ümmete rahmet / kolaylık içindir. O sebeple meydana gelmiştir.  

İnsanların kimi bedevî, kimi de medenîdir, aynı değildir. Anlayış-kavrayış ve idrâk seviyeleri muhteliftir. Arzu, istek ve ihtiyaçları farklıdır, çeşitlilidir. Bu itibarla dinin aslına-esasına uygun olmak kayıt ve şartıyla fıkhî ihtilafların / farklılıkların caiz olması bir kenara, ümmet için bir rahmettir, kolaylıktır. Nitekim Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.), müctehid ictihadında isabet ederse iki sevap, iyi niyetle Allah rızası için yaptığı bu ictihadında hata ederse bir sevap alacağını söylemiştir. [Bkz. Buhârî, Sahîh, İ‘tisâm, 21; Müslim, Sahîh, Akdiye, 6]

2. Evet, mensubu bulunduğumuz mezhebe uyduğumuz takdirde herhangi bir vebâl söz konusu olmaz. Ancak mezhebimizin de müftâ bih olan içtihatlarına uymalı, çok mecbur kalmadıkça şâz görüşlere başvurmamalıyız. Hele hele telfîq-ı mezâhipten şiddetle kaçınmalıyız.

Go to top