Selamunaleykum Muhterem Hocam. "Bir kimse özür sahibi ise, kendisi gibi özür sahibi olanlara imam olarak namaz kıldırabilir. Fakat bu kişi özrü olmayanlara imam olamaz. Çünkü imam'ın durumu cemaatin durumundan aşağı olmamalıdır. Ancak Şafiilere göre, herhangi bir özrü olmayan kişiler, özür sahibi olan kimseye uyabilirler." denilmektedir. Hocam benim size sorum şu. Hanefi Mezhebine mensup özür sahibi bir kişi zaruret halinde yani bir mescitte kendisinden başka namaz kıldırabilecek kimse yoksa, bu kişi sadece o namaz için ve o namaz vakti içerisinde Şafii Mezhebini taklit ederek, onun hükümlerine göre amel ederek namaz kıldırabilir mi, kıldırabilirse nelere dikkat etmelidir.
Soru: eyyüp tarafından yazıldı.Kategori: Soru - Cevap
*******
Ve aleyküm selam.
Sevgili kardeşim; keşke bunu soruncaya kadar, “Soru sormadan önce mutlaka sağ üstteki "Arama" butonuyla sorunuzu sitede aratınız.” uyarısını dikkate alıp “Arama” penceresine “taklit” yazarak, bu mevzuda karşına çıkan yazılara bir bakıverseydin! Ne işse, bir türlü bu basit metoda kendimizi alıştıramadık gitti…
***
Bir meselede mecburi ve zaruri bir sebep yokken taklit caiz olmaz. Bu çocuk oyuncağı değil. O olmadı bu olsun, bu uymadı öbürünü uyduralım zihniyetiyle hareket edilemez. Esas olan dinî-içtimaî bir zorlama olmadığı sürece kendi mezhebine, hatta mezhebinin de müfta bih olan hükümlerine uymaya gayret etmektir. Öyle âmiyane tabirle zırt-pırt (İkide birde, uygunsuzca, yerli yersiz, gereksiz yere) mezhep taklit etmek değildir.
Evet, Hanefî mezhebine göre özür sahibi bir kişinin, kendisi gibi aynı özre sahip olan diğer insanlara imamlık yapması, namaz kıldırması caizdir. Ancak özürsüz olanlara imamlık yapması caiz olmaz.
O bakımdan bu özürlü kişi imam değil, cemaat olarak namazını kılar. Eğer aralarında imamlık yapacak / yapabilecek seviyede biri de bulunmazsa, herkes münferiden namazlarını edâ eder.
İlave bilgi:
Mâlikîlerde de özürlü bir kişinin sağlam olanlara imamlık yapması caizdir; fakat mekruhtur. [Mâlikî fakihi, el-Hattâb er-Ruaynî (v. 954/1547), Mevâhibu'l-Celîl li Şerhi'l-Halîl, 2, 429] Bu keraheti işlemektense, onların da münferiden kılmaları daha doğru olur. Fakat istisnaî bir hâl olarak mecburi ve zaruri (zorunlu) durumlarda, mesela büyük bir köyde bayram namazı kıldıracak kimse bulunmadığı bir zamanda, bu görüşle de amel etmek caiz olabilir. Yoksa sizin sözünü ettiğiniz durumda taklide baş vurulmaz.
Sadedinde olduğumuz mevzu hakkında teferruatlı bilgi için lütfen aşağıdaki linke bkz. ve o link içinde gösterilen yazıları da dikkatle okuyunuz.