S. aleykum, geceniz mubarek olsun. Koca kumarbaz, eşi ve çocukalrının yediği helal mi? Ne yapmaları lazım?

Soru: Mustafa Adem Yıldırım tarafındam yazıldı. Kategori: Soru – Cevap

*******

Ve aleyküm selam. Bilmukabele sizlerin de geceniz mübarek olsun.

Sorunuzun cevabına gelince…

Allahu Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de, peygamberlerine (aleyhimüsselâm) hitaben; 

"Ey Rasûller (peygamberler)! Helâl ve hoş (temiz olan) şeylerden yiyin ve güzel işler yapın. Çünkü Ben, ne yaparsınız tamamen (bütün işlediklerinizi eksiksiz) bilirim.” [Mü’minûn suresi, 51] buyurmuş…

O peygamberlerin ümmeti olan biz mü’minlere de, "Ey îman edenler, size rızk olarak verdiğimiz (kısmet ettiğimiz) şeylerin (maddeten ve mânen) en temiz olanlarından yeyin, Allaha şükredin, eğer (hakikaten) ona kulluk ediyorsanız.” [Bakara suresi, 172] diye fermanda bulunmuştur. 

Keza Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) de, “Seferi uzatıp, saçı-başı dağınık, toz-toprak içinde kalan ve elini semâya kaldırıp, "Ey Rabbim, ey Rabbim" diye dua eden bir yolcuyu zikredip, buyurmuştur ki: 

"Bu yolcunun yediği haram, içtiği haram, giydiği haramdır ve haramla beslenmektedir. Peki, böyle bir kimsenin duasına nasıl icabet edilir?" [Müslim, Sahih, Zekât, 65, Hadis no: 1015; Tirmizî, Sünen, Tefsir, Bakara, H. no: 2992]

Geçim hususunda babanın sorumluluğunun anlatıldığı ayet-i celilede de, “…Anaların yiyecek ve giyeceğini örfe uygun bir şekilde sağlamak çocuk kendisinin olan babaya borçtur…” [Bakara suresi, 233] buyrulmuştur.

İmam Kurtubî (rh. v. 671/1272), zayıflığından ve güçsüzlüğünden dolayı, çocuğun nafakasının babanın üzerine bir vecîbe olduğuna bu âyet-i kerimeyi delil olarak gösterir. [et-Tefsîru’l-Kurtubî, 1, 163]

İbn Âbidîn (rh. v. 1252/1836) sadedinde olduğumuz mesele hakkında şunları söyler:

Kocasının, aslen meşrû olmayan bir yoldan temin ederek getirmiş olduğu bir yiyeceği yemesinde, bir elbiseyi giymesinde hanım için bir günah yoktur. Günah, kocanın kendisinedir. Yalnız, kocası tarafından kendisine verilen nafaka bizzat gasbedilmiş birşey ise, kadının ondan yemesi caiz olmaz.” [Reddü’l-Muhtâr, 5, 247]

Bu sebeple İslâm hukukunda aslolan; bir baba, evlilik çağına gelmiş kızını evlendireceği erkeği, İslâmî kıstasları / kriterleri baz alarak araştırıp evlendirmelidir. Parası bol / varlıklı / zengin diye, yaptığı işin şerefsizliğine(!) râzı olmamalıdır. Çünkü Haramdan kazanan, harama harcayan birisi ile evlilik, baştan harama rıza göstermek olur! 

Koca, Allahu Teâla’nın haram kıldığı (yasakladığı) bir işle meşgul ise, gayr-i meşrû iş yapıyorsa veya kazancına haram karışıyorsa, kadının ilk vazifesi, kocasını uyarmak, meseleyi anlatmaktır. Daha sonra da zorlamak, diretmek, eve haram getirmemesini söylemektir. Hatta haram yiyerek bir arada yaşayamacayaklarını hatırlatmaktır.

Haram yiyenin, harâmi (hırsız) evlatları olacağını; yenilen haramın, yapılan ibadetlere yansıyacağını; haram yiyenin ibaretinin, duasının kabul olmayacağını; bu hayatın bir de ölüm ötesi ebedî bir vechesinin bulunduğunu anlatabildiği kadar anlatmak… Hatta kaynaklardan okuyup okutarak üzerine düşen vazifesini yerine getirmektir.

Bütün bunlara rağmen fâsık koca aldırış etmez, umursamaz ise, aynı şekilde gayrimeşrû işlere devam ederse, hele-hele bir de inkâr ederse, o zaman kadın, kendi malı varsa, kendi kazancı bulunuyorsa, kocasının kazancını bırakacak, kendi kazancından, kendi malından yiyip içecektir. Kadının kendi kazancı yok, malı yok, parası da yok ve kocasının kazancına muhtaçsa, o zaman kocasının getirdiğinden ancak hayatî ihtiyacı kadar yiyecektir. Fazlasını yiyemez, ihtiyaç dışı kullanamaz. Bu ölçü dahilinde hareket ederse, vebâl kocaya aittir. 

Eğer kocanın getirdiği kazancı tamamen haramsa, temiz ve helâl tarafı hiç yoksa, o zaman uyarma vazifesinden sonra kadın, kocasının getirdiğinden yiyemez. Düzelmesini ister, ıslâhı için dua eder, düzelmesinden ümidi yoksa, Kaadı'ya (mahkemeye) başvurarak sorumluluktan kurtulur. Kaadı, meşrû olmayan yollardan / haram kazanç yiyerek fâsıklıkla hareket eden koca ile görüşmesi sonucunda, koca kazancını helâl hâle çevirmemesi durumunda (çiftleri) boşar, ayırır. Kısacası günümüz şartlarında bu durumdaki Müslüman bir kadın, boşaması / ayırması için mahkemeye müracaat edip o kişiden ayrılır. Eğer söz konusu koca, haramın haram olduğunu kabul etmeyip inkâr ediyorsa, zaten dinden çıkacağı için İslâmî açıdan nikâh bağları da kalmaz. 

Go to top