Hocam İ. Hatip meslek dersleri yeni öğretmenim, ihtiyac oldukça sualler sormak istiyorum. Alimin ot biter gibi yerden bitmediğini, ulum-i diniyyeyi senelerce bir üstaddan okumadan kitab okumakla alim olunmayacağını, hatta bazen çok okuyanın çok sapıttığını anladım. Mutlaka ehli sünnet alimlerinin bildirdiklerini naklederek cevab veren ehli bir üstada da ihtiyac olduğunu anladım. Peygamber efendimiz «İlim üstaddan öğrenilir» buyuruyor. Allah-ü teala «Bilenlere sorun» buyuruyor. Yine hadisi şerifte, «es-süâlü nisf-ül-ilm» buyuruldu. İstidadım zayıf. Hürmetler dilerim.
Şöyle bir sorum var:
Satıcı: «Kilosu 30 liradan ödersiniz, şimdi hayvanı alın, kesin, tartın sonra kaç kilo geldiyse ücreti verin» diyor. Bunun, et almak olduğu, kurbanın sahih ve caiz olmadığını biliyorduk. Şunu soruyoruz.
1/1: Peki [yukarda sözü edildiği gibi] kesen kişinin, kesdiği hayvanın etinden yemesi helal midir caiz midir?
1/2: Bundan bana da verdi. Ben de verenin böyle fasit bir akit ile kesdiğini kesin bildiğim halde bu verdiği etten yemem caiz midir? Helal midir?
Soru: Timûrtâşî Işık tarafından yazıldı. Kategori: Soru - Cevap
*******
“es-Selamü kable’l-kelâm”
Selamün aleyküm kardeşim;
Öncelikle Rabbim (c.c.) mesleğinizde rızasına muvafık muvaffakıyetler ihsan eylesin.
Bizler de -inşaallah- herkese olduğu gibi size de, karınca kadrince, elimizden geldiğince, vaktimiz, sağlığımız elverdiğince yardımcı olmaya çalışırız. Tabii haddi aşmamak, sanırları zorlamamak, usûl ve âdaba riayetkâr olmak kaydiyle…
***
Mâlum olduğu üzere, eğer muayyen (belirli) bir hayvan üzerine pazarlık yapıp satın alan kişi hayvanı kabz ederse (teslim alıp götürürse), satılan hayvanın satış anında fiyatı bilinmediğinden bu satım, bey’-i fâsit olur. [Molla Husrev, Dürerü'l-Hukkâm fî Şerhi Mecelleti'l-Ahkâm, 2, 169]
Gene bildiğiniz gibi bey’-i fâsit, satıcının izniyle müşteri malı kabz ettiğinde (teslim aldığında) müşterinin mülkü olur. Lâkin bu, temiz olmayan, haram bir mülkiyet olur. Yemesi helâl olmaz. Hem satana hem de alana bu akdi bozmak vâcip olur. [İbn Âbidîn, Reddü'l-Muhtâr ale’d-Dürri'I-Muhtâr, 5, 89-90]
Demek ki söz konusu etten sahibinin de, onun öyle olduğunu bilen / bilenlerin de yemesi caiz değildir, helâl olmaz. Kurban sahibinin kesim günleri geçmeden kurbanını iade etmesi lazımdır. Şayet kurban günlerinde kesemezse, onun bedelini tasadduk etmesi gerekir. Sahibi dâhil, o etten yiyenlerin bu hatalarından dolayı ayrıca Cenab-ı Hakk’a tevbe ve istiğfar etmeleri gerekir.
***
Fetâvây-ı Hindiyye’de, bey’-i fâsit mülkiyet ifade ettiği için bu kurban caiz olur, [A.g.e., 5, 302] denilmişmise de, böyle bir kurban, sevap elde etmeye uğraşırken günah işlemeye sebep olup fesâdı izâle etmeden yenmesi helâl olmadığına göre, bu şekilde kurban alıp kesmekten kaçınmalıdır.
***
Eğer pazarlıkta hayvan muayyen (belirtilmiş) olmazsa veya muayyen olsa bile müşteri hayvanı kabz etmezse o zaman satılan, ‘mevcut olmayan et’ olduğundan bey’-i bâtıl olup hiçbir şekilde câiz olmaz. Çünkü canlı hayvanın etini, derisini satmak bâtıldır. [İbn Âbidîn, a.g.e., 5, 63; Molla Husrev, a.g.e., 1, 326-327]
Eğer, "Pazarlık muayyen hayvan üzerine yapılırsa müşteri kabz etmese de bey’-i fâsit olur, bâtıl olmaz. Çünkü et değil, hayvan satılmıştır" denirse, bu suale cevap olarak da deriz ki;
- Bey’-i fâsit olduğunu kabul etsek dahi bey’-i fâsitte müşteri malı kabz edip teslim almazsa mülkiyet ifade etmez. Binaenaleyh bâtıldan farkı kalmayıp asla caiz olmaz.
Bey’-i fâsit ile bey’-i bâtılın farklı olması Hanefi mezhebine göredir. Diğer üç mezhebe göre bey’-i fâsit de bâtıl hükmündedir. İkisi de aynı şeydir. [el-Cezîrî, Kitabü'I-Fıkh ale'I-Mezâhibi'l-Erbaa, 2, 224]