Soru: Melisa tarafından yazıldı. Kategori: Soru - Cevap
*******
Ve aleyküm selam kardeşim;
Prensibiniz gayet doğru ve güzel, İslâmî adap ve ahlâka uygun. Rabbim (c.c.) sınırları aşmaktan cümlemizi ve bilcümle Ümmet-i Muhammed ve evladını muhafaza buyursun. Tekliflerden en münasip ve hayırlı olanı tercih etmeyi nasip etsin.
Malumunuz, kısmetten ötesi boş. Kâinatta olan-biten ve olacak olan her şey kadere-kısmete bağlı. Onun dışında bir şey gerçekleşmez.
İffetli bir kız olarak harama bulaşmadan bekleyip dua etmekten başka yapılabilecek bir şey bilmiyorum. Çöpçatanlık işinden de hiç ama hiç anlamam, beceremem. Zannederim yapmaya kalkışsam elime ayağıma dolaştırırım. Biraz kara mizah gibi olacak ama, gerçekten bilmiş olsaydım, herhalde kendi çocuklarımızla ilgili bir şeyler yapabilmiş olmamız gerekirdi ki, maalesef olmadı, olamadı. Hoş, netice değişir miydi? Hayır. Zira dedik ya bu iş illa ki kader-kısmet meselesi… Bir oğlumuz bir de kızımız var, bekâr. Her ikisi de yaşça senden büyük. Ne diyelim, Rabbimiz hakkımızda hayırlı olanı versin.
Velhâsıl, âmiyane tabirle, “kelin merhemi olsa kendi başına çalacak” da diyebiliriz bu duruma... Öyle değil mi?
O halde biz yine son sözlerimizi de dua ile bitirelim; Cenab-ı Hak bütün kardeşlerimize hayırlı kısmetler nasip eylesin. Amin…