İki sorum var, cevaplarsanız sevinirim.
1- Veresiye (vade) faizini açıklayabilir misiniz? Mesela: ‘Bir kişi kışın iki kile buğdayı, yazın almak üzere iki kile buğdaya veresiye verirse bu faiz olur, caiz değildir’ deniyor. Halbuki köylüler sürekli bu şekilde borçlanıp yazın geri ödüyorlar. Bu uygulamadaki faiz olan durum nedir?
2- Şartlar gereği komşu ile sürekli süt değiş tokuşunda bulunuyoruz. On gün biz komşuya süt veriyoruz, on gün de komşu bize veriyor, bu yaptığımız faize giriyor mu?
Soru: İsmi mahfuz bir okur tarafından tevcih olundu. Kategori: Soru - Cevap
*******
Selamün aleyküm.
Değerli kardeşim,
Aynı cins malların alım-satımı, hem eşit hem de peşin olmalıdır. Ödünç vermelerde ise, eşit olması yeterlidir. Peşin olması gerekmez. O bakımdan mesela sıkça gündeme gelip sorulan "Altın günü" vesilesiyle alınıp verilenler ribe'n-nesîe (veresiye faizi) hükmüne girmez. Bu hususta detaylı bilgi için lütfen aşağıdaki linke bkz.
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/1429-altin-doviz-gunu-yapmak.html
Meselenin daha iyi anlaşılması için alış-verişlerdeki fazlalık fâizinin ve veresiye fâizinin açıklanması gerekir. Şöyle ki:
Alış-veriş fâizi, Araplar’ın daha önce bilmedikleri, ilk defa Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) tarafından açıklanan bir fâiz çeşididir. Peşin alışverişlerde ortaya çıkan fâize ribe’l-fadl (fazlalık faizi), vadeli alışverişlerde ortaya çıkan faize de, ribe’n-nesîe (veresiye faizi) denilmiştir.
Ubâde b. Sâmit’in (r.a.) rivayet ettiği hadis, alış-veriş fâizinin iki çeşidini de açıklamakta ve bu mevzudaki hadis-i şeriflerin bütünlük ve mükemmellik açısından en önemlisi olarak görülmektedir. Hadis-i şerifin meali şöyledir:
“Altına karşılık altın, gümüşe karşılık gümüş, buğdaya karşılık buğday, arpaya karşılık arpa, hurmaya karşılık hurma, tuza karşılık tuz cinsi cinsine birbirine eşit ve peşin olarak satılır. Malların sınıfları değişirse peşin olmak şartıyla istediğiniz gibi satın.” [Müslim, Sahih, Müsakat, 81; Tirmizî, Sünen, Büyû, 23]
Ribâ-i nesîe'nin haram olduğu hususunda imamlar arasında ihtilâf yoktur. Büyük günâhlardan sayıldığı münakaşa götürmez bir hakikattir. Bu cihet, edille-i şer’iyye-i asliyyeden Kitab, Sünnet ve İcmâ'-i Ümmet'le sabittir.
Ribâ-i nesîe (veresiye fâizi), ister aynı ister farklı cinsten olsun, fâize mevzu teşkil eden iki malın mübâdelesinde (değiş-tokuşunda, alış-verişinde) bedellerden birinin veya her ikisinin vâdeli olması halinde gerçekleşir. Karşılıklı bedeller eşit tutulmuş olsa bile vâde halinde veresiye fâizi doğar.
Meselâ 100 gram altın, vadeli 100 gram altın veya 900 gram gümüş karşılığında satılırsa veresiye fâizi ortaya çıkar.
Alınan ve verilen miktarların eşit olması şartıyla ödünç akdinde fâizin söz konusu olmadığını belirtmek gerekir. Bunun sebebi ödünç akdinin teberru sayılması ve konan vâdenin bağlayıcı olmamasıdır.
İslâm’ın izin verdiği vâdeli satış nev’i, bedellerden birinin para olduğu muâmeledir. Paralı bir muâmelede ister mal peşin, para vadeli, ister para peşin, mal vadeli olsun alım-satım caizdir.
Demek ki, herhangi bir malın ödünç verilmesi fâiz olmaz.
2. Komşuyla süt alış-verişini de öyle yapmayın, ödünç olarak olarak alıp verin.