"Yâ Rasûlallah, bu bir Tevrat nüshasıdır"
Selamün aleyküm hocam. Şöyle bir şey okudum, Hz. Ömer Tevrat sayfaları okurken Peygamber Efendimiz onu bundan sakındırıp yasaklamış. Bu olay doğru mudur?
Soru: Hidayet tarafından yazıldı. Kategori: Soru – Cevap
*******
Ve aleyküm selam.
Sorduğunuz olay doğrudur. Bu husustaki hadis-i şerif nakledeceğiz. Ancak ondan önce bu mevzudaki bir ayet-i celile mealini hatırlayalım:
Cenab-ı Hak buyuruyor ki:
"Ey Ehl-i Kitab! Şimdi size Rasûlümüz geldi, kitabınızın gizlemekte olduğunuz birçok yerlerini sizlere beyan ediyor, birçoğundan da geçiveriyor (affediyor, yüzünüze vurmuyor). İşte size Allah’tan bir nûr ve apaçık / parlak bir kitap (Kur’an) geldi.” [Mâide suresi, 15]
Bu ayet-i kerimeden de gayet açık bir şekilde anlaşılıyor ki; Kur’an-ı Kerim geldikten sonra artık diğerlerine ihtiyaç kalmamıştır. Çünkü Kur’an-ı Hakîm, onları ve ahkâmını neshetmiş (hükümsüz bırakmış)tır. Nesholunmayan istisnâî bazı hükümler de, “Şerâiun min qablinâ şerîatün lenâ” düsturunca, uygulanmaya devam edilmektedir. Usûl-i fıkıhla ünsiyeti olan okuyucularımız gayet iyi bilirler.
Şimdi de gelelim mevzumuzla ilgili hadis-i şerife:
Hz. Câbir (r.a.) anlatıyor:
“(Bir gün) Ömer İbnu'l-Hattâb (r.a.), Rasûlullah'a (s.a.v.) bir Tevrat nüshası getirdi ve:
- "Yâ Rasûlallah dedi, bu bir Tevrat nüshasıdır" dedi.
(Rasûlullah s.a.v.) de bir şey söylemedi.
Sonra o (Hz. Ömer) okumaya başladı.
Bu esada Rasûlullah'ın (s.a.v.) yüzü(nün rengi de) değişiyordu.
Bunun üzerine Ebû Bekir (r.a.);
"Evlât acısı görenler seni kaybedesice! Rasûlullah'ın (s.a.v. mübarek) yüzünü hiç görmüyor musun?" dedi.
Hz. Ömer o zaman Resûlullah'ın (s.a.v.) yüzüne baktı ve hemen şöyle dedi:
"Allah'ın gadabından, O’nun Rasûlünün gadabından Allah'a sığınırım. Rabb olarak Allah'a, din olarak İslâm'a, peygamber olarak Hz. Muhammed'e râzı olduk."
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Muhammed'in canı elinde olan (Allah'a) yemin olsun ki, şayet Musa sizin için ortaya çıksaydı ve siz de beni terk ederek ona uysaydınız, doğru yoldan sapmış olurdunuz. Şayet o sağ olsa ve peygamberliğime kavuşsaydı (şimdi aranızda yaşamış olsa idi) bana ittibâ ederdi (bana tâbi olmaktan başka bir şey yapmaz / yapamazdı). [Dârimi, Sünen, Mukaddime, 39/441]
Bu mevzuda başka rivayetler de olmakla beraber, meselenin özü budur. [Ayrıca bkz. Nureddin el-Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, 1, 173; 8, 262]