Slm, hocam Peygamberimizin (s.a.v.) evlilikleri ile ilgili bilgiler verebilir misiniz?

***

Ve aleyküm selâm…

Sevgili Peygamberimizin evlilikleriyle ilgili bilgilere geçmezden önce, “Hasâisü'n-Nebî”den bahsetmemiz yerinde olur kanaatindeyim.

Hasâis kelimesi, "bir şeye veya bir kimseye sadece onda bulunan bir özellikle üstünlük nisbet etmek" anlamındaki hâss mastarından isim olan hâssıyyetin cem’îsi olup "meziyetler ve üstün özellikler" demektir. [Lisânü’l-Arab, ilgili md.]

Hasâisü'n-Nebî’nin Kur'an ve Sünnet'te birçok delili vardır. Bâhusus Ahzâb sûresinin yarısı (28-59) Rasûl-i Ekrem’e (s.a.v.) ait hükümlerden bahseder. Yine Rasûlullah'a gece namazı kılmasını emreden âyette "sana mahsus bir nafile olmak üzere" [İsrâ suresi, 17/79] ifadesi de bunu belirtir.

Hadislerde bizzat Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) bazı uygulamaları kendisine münhasır kıldığı görülür. Meselâ Efendimiz (s.a.v.), Mekke'nin Harem bölgesinde yasaklanan fiilleri sayarken, kendisinin bu yerde savaştığını söyleyerek aynı şeyi isteyebileceklere karşı, Allah Teala’nın bu izni Fetih Günü kısa bir süre için yalnız kendisine verdiğini belirtmiş; ardından da Harem'in eski statüsüne döndüğünü bildirmiştir. [Buhârî, Sahih, İlim, 37]

İbn Hacer (rh.), söz konusu hadisten çıkarılan hükümleri açıklarken, bu fiilin Rasûl-i Ekrem’in (s.a.v.) hasâisinden olduğunu, ayrıca ona hâs bazı imtiyazların bulunduğunu ispat ettiğini kaydetmektedir. [Fethu'l-Bârî, I, 199]

Hasâis müellifleri Rasûl-i Ekrem’e (s.a.v.) münhasır kılınan ilâhî hüküm ve lütufları genellikle farzlar, haramlar, mubahlar ve sadece ona lûtfedilen üstünlükler olmak üzere dört grup halinde incelemişlerdir.

Biz burada sadece Rasûlullah Efendimize (s.a.v.) hâs mubahlardan olan, dört hanımdan fazlasını bir nikâh altında bulundurmak hususu üzerinde duracağız.

***

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) ne zaman, kiminle, neden evlenmiştir?

Bildiğiniz üzere gayrimüslimlerin İslâm'a yönelik itirazlarından biri de, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) evlilikleridir. Özetle diyorlar ki; ‘çok evlilik zaten başlı başına bir cinsel düşkünlük, şehvet iç güdüsüne boyun eğmek anlamına gelirken Peygamber, ümmeti için kanunlaştırdığı dört kadınla yetinmeyerek kendisi için bu sayıyı dokuza çıkardı.’

Bu mesele Kur'an-ı Kerim’deki çok sayıda değişik ayetlerle irtibatılıdır, alakalıdır. Bu yüzden meseleyi her yönü ile incelemek için ilgili ayeti ele alınca geniş ve uzun açıklamalar yapmak gerekir. Bundan dolayı biz, ayrıntılı açıklamayı uygun olan bir zaman bırakalım, şimdilik meseleye özet olarak temas edelim. Kaldı ki bu hususta yazılmış eserler de var. Merak edenler bulur, alır, okur.

Ancak hemen belirtmemiz gerekir ki; Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.), henüz 25 yaşındayken kendisinden 15 yaş büyük olan Hz. Hatice (40 yaş) ile evlenir. Yaklaşık 25 yıllık gençlik döneminin tamamını tek hanımla geçirir. Bu, üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken fevkalade bir durumdur. Bu duruma dikkat çektikten sonra, yukarda tırnak içerisine aldığımız –bizce tamamen saçma sapan– iddialara cevap sadedinde, hulasa olarak şunları söyleyebiliriz:

Bu itirazı ileri sürenlerin şu gerçeği göz önüne almaları gerekir; Peygamber Efendimizin (s.a.v.) çok sayıda kadınla evlenmesi, zannettikleri gibi basit bir mesele değildir. Bilakis hayatı boyunca seçtiği her hanımı için özel bir tercih gerekçesi vardır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ilk evliliğini Hz. Hatice (radıyallahu anha) ile yaptı. Yirmi küsur yıl boyunca sadece onunla evli kaldı. Ki bu süre, onun evlendikten sonraki ömrünün üçte ikisidir. Bu sürenin on üç yılı Peygamber oluşundan sonra ve Mekke'ye hicret etmeden önceki döneme rastlar. Sonra Medine'ye hicret etti ve tebliğini/mesajını yaymaya, dini yüceltmeye başladı. Diğer evliliklerini bundan sonra yaptı. Evlendiği kadınların kimi bâkire, kimi dul, kimi genç, kimi yaşlı, kimi koca-karı idi. Ömrünün on yıla yakın bölümü böyle geçti. Sonra nikâhı altındakiler dışında başka bir kadınla evlenmesi yasaklandı.

Bilinen bir şeydir ki, bu özellikleri taşıyan bir davranış biçimini; basit bir kadın sevgisi ile, kadın düşkünlüğü ile, aşırı ‘cinsel oburluk’la açıklayıp gerekçelendirmek mümkün değildir. Bu sürecin başı ve sonu böyle bir gerekçeye ters düşer.

Üstelik, insanlara yönelik müşahedelerimizden/gözlemlerimizden şüphesiz olarak biliyoruz ki; kadın düşkünü, kadın sevgisine meftun ve onlarla buluşmaya can atan erkek, kadının güzeline, alımlısına, çekicisine, gencine tutkun olur. Bu özellikler de Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) bu husustaki tatbikatları ile uyuşmaz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bakireden sonra dul kadınla, genç kadından sonra yaşlı kadınla evlilik yaptı... Meselâ yaşlı bir kadın olan Ümmü Seleme (r.anha) ile evlendi. Yine Zeyneb bint-i Cahş (r.anha) ile evlendiğinde Hz. Zeyneb'in yaşı elliyi geçkindi. Bu evlilikleri Aişe ve Ümmü Habibe (r.anhuma) gibilerle evlendikten sonra yaptı. İşte durum budur.

Ayrıca hanımlarına şöyle dedi: "Eğer dünyayı ve dünya güzelliğini istiyorsanız mehirlerinizi vererek size güzellikle yol veririm, yani sizi boşarım. Eğer Allah'ı, Peygamberi ve ahireti tercih ediyorsanız dünyadan uzak durur; süslenmeye güzelleşmeye yanaşmazsınız." Onun eşlerine yönelik bu sözlerini Kur'an'dan öğreniyoruz:

"Ey Peygamber, eşlerine söyle: Eğer dünya hayatını ve süslerini istiyorsanız, gelin size boşanma bedelinizi vereyim ve güzellikle salıvereyim. Eğer Allah'ı, Peygamberi ve ahiret yurdunu istiyorsanız, bilin ki, Allah içinizden güzel davrananlar için bir büyük mükâfat hazırlamıştır." [Ahzâb suresi, 28-29]

Görüldüğü gibi bu tavır da kadın güzelliğine düşkün, onlarla buluşmak için can atan bir erkeğin durumunu hiç ama hiç yansıtmıyor.

O zaman bu meseleyi derinliğine inceleyen insaflı bir araştırmacıya bir tek şey kalıyor. O da Rasûl-i Ekrem Efendimizin (s.a.v.) bi’setinin/peygamberliğinin başlangıcından sonuna kadarki bütün evliliklerini ‘şehvetperestlik, kadın düşkünlüğü ve zevk arama’ dışında başka unsurlara/faktörlere bağlamaktır.

Âlemlere rahmet Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bu eşlerinden bazıları ile güç kazanmak, destek ve taraftar edinmek için evlendi. Bazıları ile kalpleri kazanmak ve kötülüklerden korunmak için evlendi. Bazı evliliklerini evlendiği kadınların bakımlarını üstlenmek, geçimlerini sağlamak, dulların ve güçsüzlerin yoksulluktan ve perişanlıktan korunmasına mü’minler arasında çığır açmak için yaptı. Bazı evliliklerini şeriatın bir hükmünü vurgulamak, onu fiilen uygulamak, böylece yanlış bir geleneği kırmak, insanlar arasında yaygın olan batıl bid’atları yıkmak için yaptı. Nitekim Zeyneb bint-i Cahş (r.anha) ile olan evliliği böyle bir hadiseydi. Hz. Zeyneb, Zeyd b. Harise'nin (r.a.) hanımı idi. Hz. Zeyd onu boşadı. Zeyd, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) evlatlığı idi. Araplar, evlatlığın eşini öz evladın eşi gibi kabul ediyor ve baba onunla evlenemezdi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu kanaatin aslı olmadığını göstermek için Zeyneb (r.anha) ile evlendi ve arkasından hakkında birtakım ayetler indi.

***

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) Hz. Hatice'nin (r.anha) ölümünden sonra ilk önce Sevda b. Zem'a (r.anha) ile evlendi. Kocası ikinci Habeşistan hicretinden sonra ölmüştü. Sevda, mü’min bir muhacir idi. Eğer ailesinin yanına dönseydi, birçok mü’min erkek ve kadına yaptıkları gibi hemşehrileri ona da işkence yapar, öldürürler ve dininden döndürüp tekrar kâfir yaparlardı.

***

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.), bir evliliğini de kocası Abdullah b. Cahş'ın (r.a.) Uhud'da öldürülmesinden sonra Zeyneb bint-i Huzeyme (r.anha) ile yaptı. Hz. Zeyneb cahiliye döneminin faziletli hanımlarından biri idi. Fakirlere, yoksullara çok yardımlar yaptığı ve onlara şefkatle davrandığı için "yoksulların anası" lakabı ile anılıyordu. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) onunla evlenmekle itibarını korudu.

***

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bir evliliğini de Ümmü Seleme (r.anha) ile yapmıştı. Adı Hind idi. Daha önce Peygamber Efendimizin (s.a.v.) teyzesinin oğlu ve süt kardeşi Abdullah Ebu Seleme'nin (r.a.) hanımı idi. Abdullah, ilk Habeşistan muhacirlerindendi. Ümmü Seleme (r.anha) dindar, faziletli bir hanımdı. Dindarlığı yanında isabetli görüşlü idi. Kocası öldüğünde yaşlıydı, başında yetimler vardı. Bu yüzden Peygamber Efendimiz (s.a.v.) onunla evlendi.

***

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.), bir evliliğini de Safiye bint-i Huyeyy b. Ahtab (r.anha) ile yaptı. Safiye'nin eşi "Benî Nadr" kabilesinin reisi idi. Kocası Hayber Savaşında öldü. Babası da "Benî Kurayza" kabilesi ile yapılan savaşta öldürülmüştü. Safiye Hayber'de alınan esirler arasında idi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) onu seçip azat etti ve kendisi ile evlendi. Böylece onu perişanlıktan ve zilletten kurtardı. Bu evlilikle Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) (s.a.v.) Yahudilerle akrabalık bağı kurdu (ve Müslümanlar ile Yahudiler arasındaki ilişkilerin iyileşmesini sağladı).

***

Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.), bir evliliğini de Cuveyriye (r.anha) ile yaptı. Asıl adı Burre idi ve Mustalık oğullarının büyüğü olan Haris'in kızı idi. Bu evlilik Mustalık oğulları ile yapılan savaştan sonra oldu. Müslümanlar bu kabilenin iki yüz ailesini kadınları ve çocukları ile birlikte esir almışlardı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Cuveyriye ile evlenince Müslümanlar "Bunlar Peygamber Efendimizin (s.a.v.) hısımlarıdırlar, onları esir tutmak yakışmaz" diyerek hepsini azat ettiler. Bunun üzerine bütün Mustalık kabilesi iman ederek Müslümanlara katıldı. Büyük bir kitle oluşturuyorlardı. Müslüman olmaları diğer Araplar üzerinde olumlu bir etki bırakmıştı.

***

Peygamber Efendimizin (s.a.v.) bir başka evliliği de Meymune (r.anha) ile idi. Asıl adı Burre idi. Haris-i Hilaliye'nin kızı idi. İkinci kocası Ebu Ruhm b. Abduluzza'nın ölümü üzerine kendini cariye olarak Rasûlullah Efendimize (s.a.v.) adadı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ise ona nikâhlama teklifi yaparak kendisi ile evlendi ve bu hususta ayet indi.

***

Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.), bir başka evliliğini de Ümmü Habibe (r.anha) ile yaptı. İsmi Ramle idi ve Ebu Süfyan'ın kızı ve Ubeydullah b. Cahş'ın eşi idi. İkinci Habeşistan hicretinde kocası kendisi ile birlikte hicret etti. Fakat orada Hıristiyan oldu. Ama babası Ebu Süfyan'ın İslâm'a karşı asker topladığı o günlerde kendisi İslâm'a bağlılığını devam ettirdi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) onunla evlenerek onu koruma altına aldı.

***

Server-i âlem Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz bir başka evliliğini Hz. Ömer'in kızı Hafsa (r.anhuma) ile yaptı. Kocası Huneys b. Hazzaka Bedir Savaşında öldüğü için dul kalmıştı. Peygamberimiz (s.a.v.) bir başka evliliğini de Hz. Ebu Bekir'in kızı Hz. Aişe (r.anhuma) ile yapmıştı. Aişe (r.anha) bakire idi.

***

Bütün bu özellikleri, bu mevzunun başında ömrünün başlangıcı ve sonuna ilişkin söylediklerimizle birlikte göz önüne alalım... Ayrıca zâhitliğini, süsten uzak duruşunu ve hanımlarını da böyle olmaya teşvik edişini düşünelim. O zaman yaptığı evliliklerin diğer insanların evlilikleri gibi olmadığını kesinlikle görür ve anlarız.

Bunlara bir de kadınlara yönelik iyi davranışlarını, cahiliye çağlarının, ilkellik yüzyıllarının ortadan kaldırdığı haklarını ve kaybettirdiği sosyal haklarını yeniden ihya etmesini eklemek gerekir. Öyle ki, rivayete göre son sözü kadınları erkeklere tavsiye etmek oldu. Şöyle buyurdu:

"Namaz, namaz... Elinizin altındaki kölelerinize, güçlerinin yetmeyeceği işler yüklemeyin. Kadınlar hakkında Allah'tan korkun. Onlar sizin elinize düşmüş zavallılardır." [Halebî, Sîreh, 3, 473]

Zevceleri arasında adil davranmak, onlarla iyi geçinmek, gönüllerini hoş tutmak ona mahsus davranışlardandı.

Dörtten çok kadınla evlenebilmek, tıpkı kesintisiz ve iftarsız bir kaç gün arka arkaya oruç tutmak gibi ona mahsus bir hükümdür ve ümmete yasak edilmiştir.

İşte bu hasletler/özellikler ve onların insanlar tarafından açıkça görülmeleri, aleyhinde kampanya yürütmek için sürekli fırsat kollayan düşmanlarını, bu mesele yüzünden kendisine karşı çıkmaktan alıkoydu.

Go to top