Hayırlı Cumalar muhterem hocam,
Bize mukallidin tanımını yapar mısınız? Mukallid bir mü’min dindeki delilleri bilmek zorunda mıdır?
Selamlar
Kemal
*******
Bilmukabele sizlere de hayırlı Cumalar kıymetli kardeşim;
“Mukallid”in tarifini yapmadan önce isterseniz “taklid” nedir onu görelim.
“Taklid” lûgatte; boyuna kolye, gerdanlık ve saire takmak demektir.
Usûl-i fıkıh ıstılahında taklid, "başkasının görüşüyle, deliline bakmaksızın, amel etmek"tir. Buradaki "görüş" kelimesi, taklid edilen kişinin kavil, fiil ve takririne yani söz-iş ve tasvibine şâmildir. Hepsini içine alır.
“Mukallid” kelime olarak, bir şeyi takan, kuşanan, boynuna asan veya taklid eden, başkasına uyan demektir. İslamî ilimler ıstılahında ise kısaca, “Aklî veya naklî bir delil aramaksızın bir müçtehidin sözüne-görüşüne-yaptıklarına göre inanan, hareket ve amel eden kimsedir”. Delilleri araştırmak, müctehidin vazifesidir. Mezheb imamlarımız; “Mukallide, müctehidin delillerini bilmek lâzım değildir. Onun için delîl, mezheb imamının sözleridir” demişlerdir.
Taklid meselesinde özellikle dikkat edilmesi gereken husus şudur:
Mukallid olan yani taklid seviyesinde bulunan mü’minin, bir meselede bir tek görüşü taklid etmesi icap eder. Aynı meselede farklı içtihadlar ile amel edemez. Mesela, abdestin hangi durumlarda bozulmuş sayılacağı noktasında bir tek mezhebin görüşüyle amel etmelidir. Mezhepler arasında abdesti bozan kimi hususlar ihtilaflı olduğu için, bir durumda birini, diğer durumda öbürünü taklid etmesi yanlıştır. Bu uygulama “telfîk”a girer ki, caiz değildir. Bildiğiniz üzere telfîk, "Mukallidin, iki veya daha fazla mezhebin bir meseledeki farklı hükümlerini birleştirerek amel etmesi"dir.
Ancak iki farklı meselede iki ayrı mezhebin görüşleri ile amel edebilir. Şöyle ki; abdest mevzuunda Hanefî mezhebinin görüşleri ile amel ederken, oruç mevzuunda Şâfiî mezhebinin görüşlerini taklid edebilir.