Hocam bir mevzuu sizlerle paylaşacaktım. Genel, heryerde var; hatim gruplarından para toplanıp kurban kesiliyor, bunun fıkhî hükmü nedir? Mustafa Sekmen – facebook
*******
Değerli Kardeşim;
Sevabını Peygamber Efendimizin (s.a.v.) mübarek ruhlarına bağışlamak üzere Allah rızası için kurban kesmek müstahaptır, sevabı büyüktür. Keza O yüce Rasûlün varisleri hakkında da böyledir.
Rasûlullah Efendimizle alakalı bu husus fıkıh kitaplarından başka hadis-i şeriflerde de geçmektedir. Nitekim ashab-ı kiramdan Haneş (r.a.) diyor ki:
“Hz. Ali'yi (r.a.) gördüm, iki koç kesmişti; dedi ki: “Biri kendim için diğeri Rasûlullah (s.a.v.) için.” Hz. Ali (r.a.) ilave etti: “Rasûlullah (s.a.v.) böyle emretti / veya şöyle demişti: Efendimiz bana böyle vasiyet etti. (Yani, sen öleceğin ana kadar benim için de bir kurban kes yâ Ali!) Ben hayatta olduğum müddetçe ebediyen terk etmeyeceğim." [Tirmizi, Sünen, Edahî, c, 1, 1495; Ebu Davud, Sünen, Dahâya, c. 2, 2790]
Hz. Ali'nin (r.a) kestiği bu kurban Rasûlullahın (s.a.v.) vefatından sonrası için mevzuu bahistir. Ebu Davud da bu hadisi: “Ölü adına kurban” adını taşıyan bir babta zikreder.
O bakımdan öncelikle ifade etmemiz gereken husus; ölen bir mü’min adına veya sevabı ölüye bağışlanmak üzere kurban kesilebilir.
Bir kimse, sevabını ölmüş bulunan anne veya babasına yahut diğer yakınlarına bağışlamak üzere, çeşitli hayır ve hizmet müesseselerine, fakir ve muhtaçlara bağışta bulunabileceği gibi, kurban da kesebilir, hatta hac ve umre de yapabilir. Ölenin kendisi için kurban kesilmesine dair vasiyeti yoksa, kesen kimse, bu kurban etini fakirlere yedirebileceği gibi, kendisi ve zenginler de yiyebilir. Vasiyet varsa, tamamen fakirlere yedirilmesi veya dağıtılması gerekir.
***
Hasılı kişi, sevabını ölüye bağışlamak üzere her türlü ibadeti yapabileceği gibi, kurban da kesebilir. Sevabı ölünün ruhuna bağışlanmak üzere kesilen kurban da bayram günlerinde veya başka günlerde kesilebilir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) için kesilecek kurbanlar da bu çerçevede değerlendirilmelidir. Sevabı Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) mübarek ruhlarına bağışlanmak üzere kurban kesmek caizdir. Nitekim İbn Ömer (r.anhuma) umre yapar ve sevabını Rasûlullah’ın (s.a.v.) ruhuna hediye ederdi. Cüneyd-i Bağdadî ile aynı tabakada olan İbnu'l-Muvaffak (k.esrarahuma) yetmiş hac yapmış ve sevabını Rasûlullah’ın (s.a.v.) ruhlarına hediye etmiştir. İbn Sirâc (k.s.) ise onbin hatim ve bir o kadar da kurban kesip sevabını Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) mübarek ruhuna hediye etmiştir. [Bkz. İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, 2, 244]
***
Sevabını Peygamber Efendimizin, esâtize-i kiramın, ölmüş bir akrabamızın veya sevdiğimiz herhangi bir zâtın ruhuna bağışlamak üzere keseceğimiz kurbanın, kurban bayramında keseceğimiz sair hayvanlardan farkı yoktur. Vefat eden tarafından vasiyet edilmemişse, o kişi için kurban kesmek bir vecibe değil, nafile kabilindendir. Bununla birlikte tabii ki bir kimse kendi parası ile aldığı bir kurbanın sevabını ölmüş bir yakınına bağışlayabilir ve bu kestiği kurbanın etinden kendisi, çoluk çocuğu, yakınları yiyebilir, başkalarına da yedirebilir. Böyle bir hayvanın bayram günlerinde kesilmesi de şart değildir. Her zaman kesilebilir. Hattâ arefe günü kesilip fakirlere dağıtılması daha isabetli olur. Çünkü Kurban bayramı günü fakirler zaten etten nasibleneceklerdir. Arefe günü kesilip dağıtılırsa, o gün de onların et yemeleri temin edilmiş olur.
Şayet bir kimse kendisi öldükten sonra kurban kesilmesini vasiyet etmiş ise, bu kurbanın bayram günleri içinde kesilmesi lâzımdır. Böyle bir kurban etinden kesen yiyemez... Tamamının tasadduk edilmesi gerekir. Ölen adamın vasiyeti yok fakat kurban onun parasından alınıp kesiliyorsa, bu kurbanın hükmü de vasiyet üzerine kesilen kurban gibidir.
***
S o n u ç
Söz konusu kurbanı bir tasadduk, hayır-hasenat, fakirlere ya da öğrencilere yardım maksadıyla kesilmiş bir kurban olarak düşünebiliriz ki, öyledir de…. Yani vacip kurban olmaması şartıyla birçok kişi bir araya gelerek bu şekilde nafile nev’inden bir kurban kesebilirler. Ve bu kesilen, neticede bir kurbandır. Bedelinin ödenmesinde pek çok kişinin katkısının olmasının şer’î bakımdan bir sakıncası olmaz.
Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) adına –para toplanarak– kesilen kurban da nafile nev’inden bir kurbandır. Fahr-i âlem Efendimiz (s.a.v.) ümmeti adına kurban kesmiştir. Buna binaen bizler de vefa adına onun mübarek-mutahhar-mücellâ ruhu için elbette ki kurban kesebiliriz. Tabii maddi durumu iyi olanlar, kendi başlarına küçük veya büyükbaş bir kurban kesebilirler. Ama buna imkân bulamayanların da bir araya gelerek Peygamber Efendimiz (s.a.v.) adına kurban kesmelerinin bir mahzuru olmaz. Bunun sevabından da her birinin hissedar olacağı muhakkaktır.
*****
Bu yazı vesilesiyle özelime gelen mesajlar, verdiğimiz cevaplar
Özgün İleti -----
Kimden : Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Kime : Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Gönderme tarihi : 22 Ekim 2012 Pazartesi 12:50
Selamün aleyküm
Muhterem hocam cevap verme lutfunda bulunduğunuz için teşekkür ederim.
Diyorsunuzki 'sadaka nev’inden toplanan paralarla kurban olabilecek bir hayvan satın alınıyor, bu Allah için boğazlanıp eti tasadduk ediliyor, sevabı da Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) veya vefat etmiş birilerinin ruhuna hediye ediliyor' ve bunu hüsnü te'vil olarak değerlendiriyorsuz.Bu bahsettiğiniz hangi eserde var.Sahabe-i kiram Rasülullah adına kurban kesmişler.Günümüzde de bir kişi rasülullah adına veya birisi adına bir değil beş tane hatta on tane kurban kesebilir.ama toplanan paralarla rasülullah adına kesilen kurbandaki iştirakci kimdir?Kendilerinden para toplanan 10-15 kişimidir,böyle ise daha öncede zikrettiğim eserlere atıfla ifade ettiğim gibi büyük baş hayvanlar da her bir iştirakcinin katılım payı 1/7 den az olmayacak şartına uymuyor.
Yoksa ' Bir de şunu unutmamak lazım; yıllardır tatbik edilegelen bir muameleden söz ediyoruz, akşamdan sabaha oluşmuş biş şeyden değil. ' ifadenizle şimdiye kadar yapılan uygulama,âdet fıkıh kitaplarındaki hükmü nakız mı ediyor?İki üç kişinin veya daha fazla kişinin ortaklaşarak tasadduk kurbanı kesdiği hangi fıkıh kitabında yazılı.Bu talebenin et ihtiyacı için denilirse bu takdirde hisseli bir hayvanın hissedarlarından hiç birisinin et kasdı ile katılmaması lazım deiliyor.Bu husus zihnimi karıştırdığından ve sizinde bu hususdaki bir süâle verdiğiniz cevap yazınızı okuduğumdan sizinle böyle bir hususu paylaşmış oldum.İyi çalışmalar dileğimle.
Özgün İleti -----
Kimden : Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Kime : Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Gönderme tarihi : 22 Ekim 2012 Pazartesi 12:50
Konu : RE: Web sitenizden e-postanız var!
Cevabımız
Selâmun aleykum…
Değerli kardeşim Hilmi bey;
Öncelikle ilginiz için teşekkür, dikkat ve hassasiyetiniz için tebrik ederim.
Sadedinde olduğumuz meselenin tavzihine gelince…
Dikkat ederseniz sonuçta diyoruz ki; “Söz konusu kurbanı bir tasadduk, hayır-hasenat, fakirlere ya da öğrencilere yardım maksadıyla kesilmiş bir kurban olarak düşünebiliriz ki, öyledir de…. Yani vacip kurban olmaması şartıyla birçok kişi bir araya gelerek bu şekilde nafile nev’inden bir kurban kesebilirler. Ve bu kesilen, neticede bir kurbandır. Bedelinin ödenmesinde pek çok kişinin katkısının olmasının şer’î bakımdan bir sakıncası olmaz. Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) adına –para toplanarak– kesilen kurban da nafile nev’inden bir kurbandır….”
Yani sadaka nev’inden toplanan paralarla kurban olabilecek bir hayvan satın alınıyor, bu Allah için boğazlanıp eti tasadduk ediliyor, sevabı da Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) veya vefat etmiş birilerinin ruhuna hediye ediliyor. Diğer sadakalar, hayır ve hasenat gibi… Buna isterseniz hüsn-i te’vil diyebilirsiniz. Bu uygulamada ilmî açıdan bir mahzur olabileceğini, caiz olmayacağını düşünemiyorum.
Sizin bahis mevzuu ettiğiniz malum mesele, ‘vacip kurban’la alakalı… Tasadduk mahiyetindeki işlenen bir hayrı bununla karıştırmamamız lazım, öyle değil mi? Yoksa hüküm noktasında sıkıntıya düşeriz.
Âcizane kanaatim, bu mevzudaki mevcut kafa karışıklığının sebebi de buradan kaynaklanıyor. Oysa Peygamber Efendimiz (s.a.v.) adına “vacip kurban” kestiğini söyleyen yok, böyle bir iddiası olan da yok. Ama bu iş genelde kurban bayramı günlerinde gerçekleştiği için, böyle anılıyor, böyle ifade ediliyor. Bilmeyen vatandaş da bunu karıştırıyor olabilir. Ama bilenler için bu meselede kafa karışıklığına yer olmaması gerekir diye düşünüyorum.
Bilmem anlatabildim mi?
Bu cevaba ait itirazlarınız, söyleyecekleriniz olursa gene beklerim. Hatasız kul olmaz malumunuz. Bir de şunu unutmamak lazım; yıllardır tatbik edilegelen bir muameleden söz ediyoruz, akşamdan sabaha oluşmuş biş şeyden değil. Bu güne kadar hiç kimsenin görmediği bir yanlışı, sanki birden bire birilerinin fark etmesi gibi bir durum söz konusu ki, beni mazur görün, mevcut şartlar muvacehesinde buna da ihtimal veremiyorum.
Selam ve muhabbetlerimle…
2) [Gönderen Adı:] hilmi
[E-posta Adresi:] Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
[Telefon Numarası:]
[Konu:] para toplayarak kurban kesmek
[Mesaj:]
para toplayarak kurban kesmek sualine cevabınızı okudum.sonuç kısmına kadar verdiğiniz malumat ilmi ve mesnetli ancak sonuç bölümündeki ifadeleriniz mebsut,ibni abidin ve dürerdeki' deve ve sığır yedi kişiye kadar kurban edilebilr herbirinin hıssası yedide birden az olmamak şartıyla'ibaresine zıt değilmi?.Bir kişi ölse geriye bir oğlu bir hanımı kalsa miras olarak bir sığır kalsa anne oğul bu sığırı kurban etmeleri caiz olaz zira kadının mirasdaki hakkı 1/8 dir.bu ise 1/7 den azdır.bunun için kadının kurbanı olmadığı gbi oğulun kurbanıda caiz olmaz diyor yukarıdaki zikri geçen eserler.
Peki değerli kardeşim, son olarak ben size sorayım:
- Bu toplanan teberru para ile bir hayvan alıp kesmek, sevabını birilerine hediye etmek caiz midir değil midir? 'Caiz değil' derseniz, mesnediniz nedir?
Vaktiniz-fırsatınız olur da cevap verebilirseniz memnun olurum. Lakin önceki söylediklerimizi / konuştuklarımızı tekrarlamak adına değil. Soruya net cevap olarak... Zira onun vacip kurban olmadığını, iştirak edenlerin kurban hissedarı bulunmayıp sadece teberruda ortak olduklarını belirtmeye çalışmıştım. Bunda zaten kimsenin bir diyeceği yok.
Allah'a emanet olun.