Selamün aleyküm hocam tasavvuf yolundaki bir kişinin bilimle ilgilenmesi yeni şeyler keşfetmesi ve aynı zamanda kendini Allah yoluna adaması mümkün mü dür? Mesela İbn-i Sina Harezmi gibi müslümanlar nasıl kişilerdi? Tasavvufla ilgileri varmıydı?

*******

Ve aleyküm selam kardeşim;

Mümkün olmasaydı bunca tasavvuf büyüğü âlimlerimiz-âriflerimiz nerden zuhur edecekti? Silsile-i Sadat-ı Nakşibendiyeyi düşün… Her bireri hem âlim, hem ârif, hem fâdıl… Vâris-i Rasûl. Hem de hakkıyla, kemaliyle, tamamiyle. 

Her şeyden evvel İslâm’da ilim ve maneviyat ayrımı diye bir şey söz konusu değil. Tam tersine, ikisi birlikte olursa zû’l-cenâhayn olur, aksi takdirde tek kanatlı uçması muhaldir; uçsa da kazasız-belasız ne kadar mesafe alabilir? Tabii zahir planda yol almayı kastetmiyorum; rıza-yi ilahiye ne kadar muvafakat halinde olabilir. Bu âlemden sermaye ile/imanla gidebilir mi?

Sözünü ettiğiniz zatın (İbn Sina) tasavvufla bir alakasının olup olmadığını bilmiyorum. İmam-ı Rabbani (k.s.) hazretleri İmam Gazali’den (rh.) naklen, iman götüremediğini ifade buyururlar. (Bkz. Mektubat, 1, 266) Demek oluyor ki, en azından sahih bir mürşid-i kâmil u mükemmile bağlı olmadığı gibi sağlam bir yola da müntesip değilmiş. Eğer aksi olsaydı, mesela Tarîk-ı Nakşi’ye intisabı bulunsaydı, bu yolun büyükleri onun o vartaya düşmesine mâni olurlardı.

Harezmi’nin de tasavvufla irtibatı hakkında herhangi bir kayda rastlayamadım. O yönüyle ilgili bir bilgim yok. Hüsn-i zandan öte diyebileceğim bir şey olamaz. Varsa sizin bildiğiniz bir şey, bildirirseniz makbule geçer.

Rabbim imanla giden bütün kullarının taksiratını affeylesin, rahmet ve mağfiretiyle muamele buyursun.

Go to top