Selamun aleyküm hocam.. Peygamberimiz gerçekten 18 bin aleme peygamber olarak gönderilmiş midir, gerçekten 18 bin tane alem var mıdır? Süleyman Doğan
*******
Ve aleyküm selâm...
Allah Teala Kur’an-ı Kerim’de en başta Fâtiha-yı şerifede olmak üzere birçok ayette, “Rabbi’l-âlemîn (âlemlerin Rabbi)” beyanı ile âlemlerden, yani zâtı dışındaki yaratıklardan bahsetmektedir. Bu kelime Türkçe’ye, ‘varlıklar’ olarak tercüme edilebilir. Varlıklar ise bizim aklımız ve mantığımızla bir sayı ile sınırlanamaz. Binaenaleyh 18 bin âlem tâbiri/terkibi kesretten (çokluktan) kinayedir… Mevcudatın/varlıkların çok olduğunu belirtmek için kullanılmıştır, gerçek bir sayı belirtmek için değildir.
Kâinatta dünya, insan, cin, diğer canlılar, gezegenler, yıldızlar ve galaksiler gibi bir görünen âlemler var; bir de görünmeyen âlemler vardır. Bahusus melekler âlemi…
Göklerde binlerce âlem var. Yıldızların bir kısmı her biri birer âlem olabilir. Yerde de her bir cins mahlûkat (varlıklar) birer âlemdir. Hattâ her bir insan dahi küçük bir âlemdir (âlem-i sağîr). O bakımdan âlemleri bir rakamla tahdit etmek/sınırlamak mümkün olmadığı gibi, doğru da olmaz. Nitekim bir ayet-i celilede şöyle buyrulmuştur:
“Şayet yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de arkasından yedi deniz katılarak (mürekkep olsa) yine Allah'ın kelimeleri/sözleri (yazmakla) tükenmez. Şüphe yok ki Allah mutlak galip ve hikmet sahibidir.” [Lokman suresi, 27] ‘Allah’ın kelimeleri tükenmez’ cümlesindeki ‘kelimeler’ kavline, ‘âlemler’ diyebilirsiniz… Yani Allah’ın âlemleri/varlıkları o kadar çok ve geniştir…
Meselâ gökyüzünde yıldızlara ve yıldız topluluğu olan galaksilere bakalım... Kâinattaki galaksilerin durumu büyük bir çayırda bir çimen yaprağının durumundan farklı değildir. Dünyanın en güçlü optik teleskopu olan ve Amerika’da bulunan Mount Palomer Rasathanesindeki 200 inçlik Hale Teleskopunun gözlem sahası içine 800 milyon galaksi girmektedir. Ya bütün kâinatta ne kadar galaksi var? Belki yüz milyar, belki daha fazla… Bu mevzuda tahmin yürütmek bile imkânsız. Çoğunluğu 100 milyar civarında yıldız bulunduran bu sayısız galaksiler içinde bin milyardan fazla yıldızı bulunanlar da vardır. Bu yıldızların her biri güneşten binlerce kat büyüklüktedir.
Bir de arza dönelim, yeryüzüne inelim… Yeryüzünde bulunan canlı-cansız her bir tür varlık birer ayrı âlem… Ağaçlar, çiçekler, böcekler, kuşlar, balıklar ve saire bütün varlıklar birer farklı âlem... Dünyada mevcut olup da göremediklerimiz, onlar da apayrı âlem… Ya görünmeyen âlemler… Gerek ‘Âlem-i Halk’ gerekse kendilerinde zaman ve mekân bahis mevzuu olmayan ‘Âlem-i Emr’… Bunları akılla, mantıkla, bilimle anlamak-kavramak imkânı yoktur. Ancak nakle/nasslara kulak ve gönül vererek bildirilenler üzerinde bilgi sahibi olur, tefekkür edebiliriz.
***
Topyekûn âlemlere rahmet olarak gönderilen [Bkz. Enbiya suresi, 107] Son Peygamber Rasûl-i zîşân Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimiz, diğer peyganberler (aleyhimüsselâm) gibi herhangi bir kavme-kabileye, şehre- kasabaya ya da beldeye-bölgeye değil, tabii ki 18 bin âleme peygamber olarak gönderilmiştir... Sadece bir medeniyetten, bir milletten ya da bir âlemden söz etmiyoruz... Bütün âlemlerdeki ‘iman edin’ İlahi emrine muhatap olan yaratıkların (ins ve cinnin) tamamından bahsediyoruz... ''18 bin âlemin Mustafa'sı (s.a.v) / Adı güzel kendi güzel Muhammed (s.a.v.)'' diyoruz. Burada da kastedilen sayının kendisi değil, âlemin çokluğunun ifadesidir.
Hâsıl-ı kelâm netice-i merâm;
'Semada âleme ziya veren güneş bir olduğu gibi, Muhammediyyü’l-meşreb ve sâhib-i irşâd olan vâris-i hakiki de arz’da (yeryüzünde) birdir. Vücûd-i Nebî (s.a.v.) dinin merkezi olan arz’da ise de, Rûhâniyet-i Rasûlullah, diğer âlemlere de tebliğ-i ahkâm eylediği gibi, vâris-i hakiki olan zatın vazifesi de, O’na tebaan öyledir. Ve bütün kâmiller, kandillereni ondan yakarlar.'