Selamün aleyküm hocam.. Safer ayının bela ve musibet ayı olduğu yönünde halk arasında söylentiler var.. Bu söylentilerin aslı var mıdır, bu ayda hastalıklar yağmur gibi yağar mı, bela ve musibetler fırtına gibi savrulur mu? Bir de safer ayına mahsus dua ve ibadet var mıdır, varsa nedir? Cevabınız için şimdiden tşkler.. Fatma Bedia Yıldız - Kanada
*******
Safer ayı, Hicrî-Kamerî takvimimizde senemizin ikinci ayıdır. Akîdesi (inancı) bozuk bazı gâfil insanlar, bu mübârek ayı uğursuz telakkî ederler.
İslâm inancında aylar ve günlerin bazılarına uğursuzluk isnadı, kat’iyyen caiz değildir. Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat akîdesinde böyle şeyler yoktur. Sadece bazı aylar, günler ve geceler eşref (daha şerefli, daha aziz, daha muhterem)dir. Bu itibarla Safer ayına da “Saferu’l-hayr” ismi verilmiştir.
Bu ayın son Çarşamba gecesi veya gündüzü, âfât-ı semâviye ve araziyeden mahfuz kalmak (korunmuş olmak) için, iki rek’at namaz kılınır. Her rek’atte 1 Fatiha, 11 İhlâs-ı şerif okunur. Namazdan sonra; 11 istiğfar ile 11 Salât-ı Münciye (Salâten Tüncînâ) okunur ve dua edilir. [Dikkat: Evinizde-büronuzda Fazilet takvimi bulundurursanız, bu bilgilere zamanında ulaşırsınız. Umumiyetle bir gün öncesinde uyarı ve bilgilendirme yazısı vardır.]
Evliyanın büyüklerinden Ferîdüddîn Şekergenç (k.s.) hazretleri Hâce Muînüddîn'den (k.s.) naklediyor, diyor ki:
"Her sene gökten yere 320 bin belâ iner (kazâ-kader anlamında). Bunların hepsi de Safer ayının Son Çarşamba'sında vâki olur".
O bakımdan senenin en zor geçen günü o gün olur. İşte yukarıda tarif olunan Son Çarşamba Günü Namazını kılanlar, bu belâlardan mahfuz olurlar.
***
Safer kelimesi ve ayı üzerine ilave bazı bilgiler
Kamus tercemesinde “safer”in “hulûv (boşluk)” manasına geldiği ve safer’in hulûliyle (girişiyle) Mekke halkının zahîre toplamak için etrafa dağılarak Mekke hâlî kaldığı cihetle (boş kalması dolayısiyle) bu aya Safer denildiği bildiriliyor.
Bülûğu’l-Arab’da da, Arab’ın Safer girer girmez gazveye çıkmalarıyla yurtlarının hâlî (boş) kalması tesmiyesi sebebidir deniliyor. (Yani bu ayda Mekke’nin boşalması dolayısiyle, bu aya, boşluk manasına gelen Safer ismi verilmiştir.)
“Saferin çıktığını müjdeleyeni Cennet’le tebşir edeceğim” mealinde yayılan ve hadis olduğu söylenen söz de, Safer’in şeâmeti/güya uğursuzluğu hakkındaki vehmin (asılsız düşüncenin) kuvvetlenmesine yardım etmiştir. Aliyyü’l-Karî’nin (rh.) mevzu olduğuna kail olduğu bu hadisi Hz. Mevlana Celâleddin-i Rumî Mesnevî-i Şerifinin 4’üncü cildinde naklederek, avamın/halkın bu meseledeki zayıf ve bozuk itikadını tashih eylemiş (düzeltmiş)tir. Bunu burada uzun uzadıya iktibas edecek değiliz. Merak edenler, bu ve daha başka kaynaklara bakabilirler. Mesela Buhari şârihi Aynî merhumun söz konusu hadis hakkındaki açıklamalarına da müracaat edebilirler.
Bütün bu açıklamalardan anlaşılan odur ki;
Safer ayı hakkındaki uğursuzluk inancı, vehimden yani yanlış ve esassız düşünceden başka bir şey değildir. [Bkz. Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Safer md.]