S.a. Kıymetli hocam. Bu dünyadan Kur'an-ı Kerim'i okumasını bilmeden ahirete intikal edenin durumu öbür hayatta nedir. Nasıl zorluklar beklemektedir. Geçen gün yaklasık 75 yaşlarında bi amca geldi. Hocam okumasını bilmiyorum dedi. Öğretiyim amca dedim. Türkeçyi bile gözlerim zor görüyo çok geç kaldık ne yapıyım hocam dedi. Zamanında öğrenmedım şimdi çok pişmanım artık öğrenemem gözlerim zaten zor görüyor dedi. Amca günlük 1000 tane ihlas suresi oku dedim. Tamam hocam dedi. Yakınımdaki arkadaşlarımın da yaşlandıgında böyle aciz duruma düşmemesi için o günden itibaren üzerime iyice görev belledim yakınlarıma öğretmeyi. Gayret ve hırs vermesi bakımından ne gibi şeyler söylemeliyim. Ahirette durumu nedir öğrenemeden gidenlerin? Saygılar hocam

*******

Ve aleyküm selam değerli kardeşim;

Bildiğiniz gibi her mü’minin namazını kılabilecek kadar Kur’an-ı Kerim ezberlemesi farzdır. Kur’an-ı Kerimi yüzünden okumayı öğrenmek ise farz olmamakla birlikte sevabı çok büyüktür. O bakımdan meseleye, “bu dünyadan Kur'an-ı Kerim'i okumasını bilmeden ahirete intikal edenin durumu öbür hayatta nedir, onu nasıl zorluklar beklemektedir?” tarzında değil de,  öğrenmeyen kişinin manevi kayıpları açısından bakmak, o yönde değerlendirmek herhalde daha isabetli olur. Çünkü böyle bir mü’minin uhrevî kaybı büyük olur.

Rabbimizin Kelâmı’nı okumaya vesile olacak Elifba’nın altı-üstü 28 harftir, günde bir harf öğrense insan, bir ayda bitirir. Karşılığında alacağı mükâfatı düşünüp “İlim beşikten mezara kadardır” düsturunu da kendisine umde edinerek, hangi yaşta olursa olsun, hemen öğrenmeye başlamalıdır.

Bir başka açıdan düşünecek olursak, aşağı yukarı 60-70 senelik bir ömür Kur'an bilmeden geçerse, sebep her ne olursa olsun, bir Müslümana yakışmaz.

Ayrıca kişi, öğreninceye kadar da günde 50 İhlâs-ı şerife devam etmeli ki, Kur’an’ın günlük hakkı olan 200 ayeti okumuş olsun… Malumunuz İhlâs suresi 4 ayettir, 50 ile çarptığımızda 200 ayet eder. Günde bin İhlâs biraz fazla, uzun sürer, zor gelebilir.

Rabbim (c.c.) size kolaylıklar, talebelerinize de zihin açıklığı ihsan eylesin.

***

Kur’an-ı Kerim öğrenmeyi teşvik babında okumanın faziletine dair bazı hadisler

Ebû Hüreyre (r.a.) hazretlerinin, Kur’an okuyanların kazanacağı mânevî derecelerle ilgili olarak Peygamber Efendimiz’den (s.a.v.) rivayet ettiği şu hadîsi şerîf, mü’min gönüllerin heyecanla tutuşmasına vesile olacak özellik ve güzelliktedir:

Kıyamet gününde Kur’an-ı Kerîm gelecek ve Allah Teâlâ’ya:

- ‘Yâ Rabbî! Kur’an okuyan kimseyi şeref süsüyle süsle!’ diyecek; bunun üzerine Kur’an okuyan kimse şerefle süslenecek.Yine Kur’an-ı Kerîm:

- ‘Allah’ım! Ona şeref elbisesi giydir!’ diyecek; hemen o zâta elbiselerin en değerlisi giydirilecek. Sonra Kur’an:

- ‘Rabb’im! Ona şeref tâcı giydir!’ diye niyâz edecek; o kimseye şeref tâcı giydirilecek. Sonunda Kur’an-ı Kerîm:

- ‘Yâ Rabbî! O kulundan râzı ol! Senin rızandan/hoşnutluğundan üstün bir şey yoktur.’ diyerek, Kur’an okuyan kimseyi mânevî mertebelerin en yükseğine ulaştıracak. [Tirmizî, Sünen, Fezâilü’l-Kur’an, 18; Dârimî, Sünen, Fezâilü’l-Kur’an, 1]

Yüce Kitab’ımızın, kendisini okuyanlara kazandırdığı sevabın, ecrin, mükâfatın, güzelliklerin haddi hesabı yoktur. Mahşerde, güneşin tepeye dikildiği, herkesin kan ter içinde çırpındığı o dehşetli saatlerde, Kur’an’ın, kendisini okuyan ve emirlerine göre yaşayan kimselere sağlayacağı büyük imkândan söz eden Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor:

Kıyamet gününde, Kur’an-ı Kerîm ile Onun emirlerini tutup yasaklarından kaçınan mü’minler ortaya getirilecekler. Kur’an’ın önünde en uzun iki sûresi, Bakara ile Âl-i İmrân bulunacak. O sırada bu iki sûre, iki bulut gibi görünecek veya aralarında bir nur bulunan iki siyah gölgeliği andıracaklar; yahut bu iki sûre, kıyamet gününde sahiplerini savunmak üzere saf bağlayıp kanat germiş iki kuş sürüsü gibi gelecekler.” [Müslim, Sahih, Müsâfirûn, 253; Tirmizî, Sünen, Fezâilü’l-Kur’an, 5]

Herkesin bir kurtarıcı beklediği mahşerin o dayanılmaz anlarında, Kur’an-ı Kerîm’in bir şefaatçi olarak ortaya çıkması ve kendisini okuyup ona göre yaşayanların elinden tutması, ne büyük bir saadet, ne güzel bir kurtuluş vesilesidir.

***

Kur’an hidâyet rehberidir

Kur’an-ı Kerim, insanlara doğru yolu göstermek üzere gönderilen son ilahi kitaptır. O, Sevgili Peygamberimize nasıl indirilmişse en ufak bir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelen bir hidayet rehberidir. Asırlardan beri Müslümanların okuyup ezberledikleri ve en büyük saygıyı gösterdikleri şaşmaz ve yanılmaz bir pusuladır. Bir Müslüman’ın en önemli vazifelerinden birisi de, Kur’an-ı Kerim’i okumak ve okutmaktır. Zira yukarıda da ifade ettiğimizi üzere, Kur’an-ı Kerim’den ibadetini yapacak kadar ayet ve sure okuyup ezberlemek, her Müslümanın üzerine farzdır.

Allah (c.c.) Rasûlüne (s.a.v.), “Ey Muhammed! Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku[Kehf suresi, 27] buyuruyor… Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de, “Sizin en hayırlınız Kur’an-ı Kerim’i öğrenen ve onu başkalarına öğretenlerinizdir[Nevevî, Riyâzu’s-Sâlihîn, Hadis no: 995] buyurarak Kur’an-ı Kerim’i öğrenmeyi - öğretmeyi bizlere tavsiye ve teşvik etmişlerdir.

Ve yine Âlemlere Rahmet Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) buyurmuşlardır ki:

Kim Kur’an okur, O’nunla amel ederse; kıyamet günü onun ana-babasına, ziyası güneşin ziyasından daha parlak bir taç giydirilir.” [Ebu Davut, Sünen, Salât, 349 Hadis no: 1453]

"Ümmetimin en faziletli ibadeti Kur’an okumaktır." [el-Münâvî, Feyzu'l-Kadir, 2, 44]

Bir adam:

- "Yâ Rasûlallah! Allah'ın en çok sevdiği amel hangisidir?" diye sordu. Nebî (s.a.v.):

- "Konup göçendir" cevabını verdi. Adam:

- "Konup göçen kimdir?" diye sorunca,

- "Kur’an'ı başından sonuna kadar okuyan, bitirince de tekrar başlayandır" buyurdu. [Tirmizî, Sünen, Kur’an, 11]

"Allah evlerinden bir evde, Allah'ın kitabını okumak ve aralarında müzakere etmek için toplanan kimselerin üzerine sekîne iner, onları rahmet kuşatır, melekler etraflarını sarar ve Allah onları kendi katında bulunanlara överek anlatır." [Ebû Davud, Sünen, Vitr, 14; Tirmizî, Sünen, Kur’an, 10]

"Üç zümre vardır ki, onları Kıyamet’in dehşeti korkutmaz, onlar için hesap zorluğu yoktur, diğerlerinin hesabı bitinceye kadar onlar misk tepecikleri üzerindedirler. Bunlardan birisi, Allah'ın rızasını kazanmak için Kur’an okuyan kimsedir." [Taberanî'den, el-Münzirî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1, 311]

Ayrıca Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.), Kur’an okuyan mü'mini, hem kokusu hem de tadı güzel olan bir "meyveye" benzeterek [Buharî, Sahih, Et'ıme, 30; Müslim, Sahih, Müsafirûn, 243], onun meleklerle beraber olacağını da beyan buyurmuştur. [Buharî, Sahih, Fedailü'l-Kur’an, 17]

***

Mevzu hakkındaki diğer bazı hadislerde ise şu noktalara dikkat çekilmektedir:

"Kur’an-ı Kerim'den tek harf okuyana bile bir sevap vardır. Her hasene on misliyle kayda geçer. Elif-Lâm-Mîm bir harftir demiyorum. Aksine elif bir harf, lâm bir harf ve mîm de bir harftir." [Tirmizi, Sünen, Sevâbü'l-Kur'an, 16, Hadis no: 2912]

"Allah, geceleyin Kur’an okuyan bir kula kulak verdiği (dinlediği) kadar, hiçbir şeye kulak verip dinlemez. Allah'ın rahmeti, kul namazda olduğu müddetçe kulun başı üstüne saçılır." [Tirmizî, Sünen, Sevâbü'l- Kur'an, 17, Hadis no: 2913]

"Kim Kur’an'ı okur ve onunla amel ederse, Kıyamet günü babasına bir tâç giydirilir. Bu tâcın nuru, güneş dünyadaki herhangi bir evde bulunduğu takdirde, onun vereceği ışıktan daha güzeldir. Öyleyse, Kur'an'la bizzat amel edenin nuru nasıl olacak, düşünebiliyor musunuz?" [Ebû Dâvud, Sünen, Salât, 349, Hadis no: 1453]

"Kur'an'da mâhir olan (hıfzını ve okuyuşunu güzel yapan), Sefere denilen kerîm ve mutî meleklerle beraber olacaktır. Kur'an'ı kekeleyerek ve zorlukla okuyana iki sevap vardır." [Buhârî, Sahih, Tevhid, 52; Müslim, Sahih, Müsafirûn, 244]

Uhud şehidleri defnedilirken ve daha sonra imam olmaya ehil kişi tesbit edilirken, Kur’an'ı iyi bilmenin bir ölçü olarak alınması da, Kur’an bilme ve okumanın önemini ortaya koyan başka misallerdir.

***

Kur’an’dan ezberlenenleri unutmamak

Kur’an'dan ezberlenen kısımların unutulmasının büyük günah sayılması da Müslümanları, sürekli Kur’an okumaya yönelten noktalardan birisidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor:

"Bir kimsenin 'şu âyetleri unuttum' demesi ne kötü şeydir! Onlar ona unutturulmuştur. Kur’an'ı hatırınızda tutmaya çalışın. Doğrusu o, hayvanın ipini koparıp kaçması gibi, kişinin zihninden silinip gider." [Müslim, Sahih, Müsafirûn, 228-229]

***

Gece Kur’an Okuma

Âyet ve hadislerde, üzerinde bu kadar hassasiyetle durulan Kur’an okuma işi, tarih boyunca Müslümanlar tarafından ehemmiyetle yerine getirilmiş ve faziletine binaen Kur’an, daha çok da geceleri okunmuştur. Gece okuma mevzuunda Cenab-ı Hak, "Geceleyin onunla (Kur’an’la) teheccüd kılmak için kalk" [İsra suresi, 79] buyurmaktadır. Bu âyeti Nahcivanî rahmetullahi aleyh (920/1514) şöyle açıklar: "Gecenin derinliklerinde, kalbin bütün meşgale ve eğlencelerden uzak kaldığı anlarda kişinin okuduğu Kur’an, nefse ağır ve vücuda yorucu gelse bile, daha tesirli olur ve kalbe yerleşir." [Fevâtih, 2, 455]

Meşhur müfessir Hâzin (725/1324) ise, "Gecenin yarısında kalk (namaz kıl), yahut bundan biraz eksilt. Veya bunu artır ve ağır-ağır Kur’an oku." [Müzzemmil, 3-4] âyetinin tefsirinde şöyle der: "Allah Teala gece namazını emredince, peşinde Kur’an okumayı zikretti. Efendimiz’e (s.a.v.), okuyacağı Kur’an'ı yavaş-yavaş okumasını emretti ki, kalbi tam bir huzura kavuşsun, âyetlerin mânâlarını düşünsün, istiğfar âyetlerini okuduğunda istiğfarda bulunsun, va’d ve vaîd âyetlerini okuduğunda korku ve ümit meydana gelsin, kıssa ve darb-ı meselleri okuduğunda ibretler alsın, böylece kalbi Allah'ın marifetiyle nurlansın." [Lübâbü't-Te'vil, 4, 165]

Yukarıda da temas ettiğimiz gibi, İsra suresi 73. âyetindeki zamirin Kur’an'a raci olması, gerek teheccüd namazı içinde gerekse gece müstakil olarak Kur’an okumanın ehemmiyet ve lüzumuna ayrı bir işarettir. [Bursevî, İsmail Hakkı, Tefsîru Rûhu'l-Beyan, ilgili ayet tefsiri] Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de gece Kur’an okumaya teşvik ederek, "Kur’an öğrenin ve okuyun. Çünkü Kur’an öğrenip okuyan ve gecesini onunla ihya eden kimse, misk dolu ve kokusu her tarafa yayılan kap gibidir" buyurur. [Tirmizî, Sünen, Edeb, 79] Abdullah b. Ömer'in (r.anhuma) rivâyet ettiği hadiste, ancak iki kişinin kıskanılabileceği, bunlardan birinin de Kur’an öğrenip gece gündüz okuyan olduğu belirtirken [Buharî, Sahih, Fezâilü'l-Kur’an, 20]; diğer bir hadiste, "Kim gece on âyet okursa gafillerden sayılmaz. Yüz âyet okuyan kânitînden, bin âyet okuyan ise mukantarînden sayılır." [Ebû Davud, Sünen, Salât, 326, Hadis no: 1398] buyrulmaktadır.

***

Son olarak Kur’an okumayı teşvik sadedinde gelen bir hadisle yazımızı noktalayalım:

"Kıyamet günü Kur’an, 'Ya Rabbi! Ben bu şahsı, beni okuduğu için gece uykusuz bıraktım, izin ver ona şefaat edeyim" diyecektir." [Ahmed ibn Hanbel, Müsned, 2, 174]

Rabbim cümlemize, bilcümle Ümmet-i Muhammed’e ve evladına Kur’an’ı hakkıyla okuyabilme, emir ve yasaklarına uyabilmeyi nasip eylesin. Kıyamet gününde de şefaatçımız kılsın. Amin…

Go to top