Hocam öncelikle selamün aleyküm.
Bir kaç sorum var sizlere... Birincisi: Bazı camilerde vakit namazlarından 2 saf ya oluyor, ya olmuyor müezzin arkadaş arkada elektronik aksamın olduğu bölümde uzaktan cemaatle namaz kılıyor. Zaten cami içinde 2 safız biraz sesini yükseltse, hiç arkaya gitmesine gerek yok yani. Nedir bu mikrofon sevdası anlamıyorum. Normalde zaten cemaatle namaz kılınırken, bir kişi arkada tek başına namazı olmaz diye biliyorum. Ya iki kişi olacak, ya da öndeki saftan birini geri çekecek diye biliyorum. Bu bilgi yanlış mıdır hocam? Birde cemaatle namaz kılmayan beldenin insanlarının şeriata göre kurşuna dizelmeleri haktır diye islam ilmihalimde okumuştum ama tam olarak hatırlayamadım. Böyle bir bilgi de doğru mudur?
Diğer sorum ise, Araç ile seyir halindeyken otomobilin teybine Kur'an-ı Kerim hatim cd'si koyup araçımızı sürmemizde bir mahzur var mıdır? Küçükken yurtlarda talebeyken hocalarımız, "Kuran-ı Kerim'i okumak sünnet, dinlemek farz. aranızda konuşmayın" derlerdi Araç ile giderken dinlediğimizde yanımızdaki arkadaşımızla konuşmamızın bir mahsuru var mıdır? Ya da hem araba sürüp, hem kur'an-ı kerim'i dinlememizde bir sakınca var mıdır? Bir de bir kişi Kur'an-ı Kerim'i yüzüne yavaş okuyorsa ve mükabele tarzında karşılıklı birine okutacak ve kendisinin dinleyip takip edecek bir imkanı yok ise, bilgisayardan cd ile Kur'an-ı Kerim hatim setlerinde okuyan imamların tilavetlerini dinleyip elinde kur'an-ı kerim ile takip ederek hatim yapması mümkün müdür?
Son olarak hocam, bir kişi ailesi ile mezarlığa kabir ziyaretine gitti. Sonra orada yasin-i şerif gibi sureleri okuyacak kimsede aralarından bulunmadı. Cep telefonundan Yâsîn-i şerif suresini açarak bitene kadar aile ehli kabir başında beklese ve dua etse meyyit için bir faidesi olur mu?
Kıymetli bilgilerinizi paylaştığınız için çok teşekkür ederim. "İlmin zekatı %100'dür" hadis-i şerifine nail olursunuz inşallah.
*******
Ve aleyküm selam kardeşim;
1) Esas itibariyle müezzin, cemaatle namaz kılınırken arkada bir yerde durmaz, cemaatle beraber safa girer. Cemaatten arkada müezzin yeri denilen yerde yalnız başına durması mekruhtur. Dediğiniz gibi, “hopörlör kullanma hastalığı” maalesef yaygın. Hiç gereği olmadığı halde hem de yüksek ayarda açılıp bangır bangır bağrılıyor. Haliyle huzur da sükûn da ruhaniyet de kalmıyor. Ama kime neyi anlatacaksın, anlatabileceksin!
“cemaatle namaz kılmayan beldenin insanlarının şeriata göre kurşuna dizelmeleri haktır” diye bir şey okuduğunuzu söylemişsiniz ki, böyle şey olmaz. Cemaatin önemi, fazileti ayrı bir durum. Ama neticede müekked bir sünnettir. Benim bildiğim İslâm fıkhında “müekked sünneti işlemeyen idam edilir” diye bir hüküm yoktur. İslâm hukukunda kimlere hangi cezaların verileceği de belirtilmiştir. Muallakta ve kapalı bir hüküm söz konusu değildir. Maamafih kaynak belirtebilirseniz bakma-inceleme imkanımız olur.
2) Vasıta seyir halindeyken de dururken de, kısacası her zaman ve mekânda tv, radyo, teyp gibi aletlerden Kur’an dinlemenin faydası bir yana zararı bahis mevzuudur. Bu bir aks-i sadâ yani yankıdır. “…Okuyan da çok fena zarar görür. Dinlemek de pek o kadar iyi değildir…” [Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.), nakleden Ziya Sunguroğlu, Notlarım, s. 119] Tavsiye edemeyiz. Bu hususta Elmalılı Hamdi Efendi merhum da, A’raf suresinin 204. âyetinin tefsirinde şu açıklamalara yer veriyor:
“Kıraat, bir ihtiyarî iştir ki, akıllı ve konuşan bir insanın ağzından çıkanı anlamaya ve anlatmaya yönelik bir maksat taşıyan sesli olarak okumak demektir. Akıllı olmayandan ve cansız varlıklardan çıkan seslere kıraat denilemeyeceği gibi, aks-i sadâdan yani sesin yankılanmasından meydana gelen şeye de kıraat denilemez. Bunun içindir ki, fakihler bir kıraatın yankılanmasından hâsıl olan yankıya kıraat ve tilâvet hükmü terettüp etmeyeceğini... ve mesela tilâvet secdesi lâzım gelmeyeceğini beyan etmişlerdir. Bir kitabı sessiz olarak okumaya kıraat denilemeyeceği gibi, çalan veya çınlayan, yankı yapan bir sesi dinlemek de kıraat değildir, bir çınlamayı dinlemektir. Kur’an okuyanın sesini aksettiren gramofondan (teyp, bilgisayar, tel., tv) veya radyodan gelen sese de kıraat denilemez. Bunun gibi sesler bir kıraat değil, bir kıraatın yankısı ve yansımasıdır; bunlara susup dinleme emrinin hükmü terettüp etmez." [Hak Dini Kur’an Dili, Eser Kitabevi, İstanbul, 1971, 4, 2361]
Sesli okunan Kur’an’ın dinlenmesi farz-ı kifayedir, dolayısiyle bazıları dinliyorsa diğerleri dinlemese de vebâli olmaz, farz yerine gelmiş sayılır.
Sırf öğrenmek maksadıyla bilgisayar, cd ve benzeri aletlerden Kur’an takip edilebilir. Ama tefeyyüz ve teberrük gayesiyle okunan hatimler için bu hüküm geçerli olmaz, o durumda yukardaki açıklamalar devreye girer.
3) Yâsîn-i şerif okuyacak kimse yoksa, onlar da okuyabildiklerini okusunlar. İllâ da Yâsîn okumaları gerekmez… Biraz önce belirttik; telefondaki ses tilavet değildir ki, meyyite faydası ve sevabı olsun. Kıraat ve tilâvette aslolan, insanın kendi sesi ve nefesiyle okumasıdır.
Teşekkürlerinize mukabil şükranlar, dualarınıza cümlemiz adına hudutsuz “amin”ler ve bilmukabele hayır-dualar…