Halis ECE
1996 yılında Dârülaceze’nin 100. kuruluş yıldönümü münasebetiyle binaya asılan Abdülhamid Hân’ın (r.aleyh) posterine, 24 Şubat günü, ne idüğü belirsiz 50–60 kişilik bir grup tarafından, yağlı boya ve çürük yumurtalarla, son derece çirkin ve müessif ve bir o kadar da utanç verici bir tecâvüz düzenlendi. Bu iğrenç hâdise üzerine basında-medyada -lehte ve aleyhte- enteresan yayınlar yapıldı.
Zaman zaman olduğu gibi Sultan Abdülhamid Hân’ın resmine saldırıyla ilgili gelişmeler de tarih tartışmasına dönüştü... Tarih bilgisi az olanlar bu vesileyle birçok şeyi de öğrenmiş oldular. Bu arada Sultan Abdülhamid’in kendisine faks çektiğini söyleyip, bunu yayınlayanlar bile olmuştu.
Hürriyet’te Yalçın Pekşen “Sultan Abdülhamid’i Sânî’den faks var!” başlıklı yazısında, güya Abdülhamid Hân’a, “Dârülaceze’nin kurucusu ben değil, Sadrazam Halil Rıfat Paşa’dır. Benim bu hususta zamanın padişahı olmaktan başka bir dahl-i mahsûsam yoktur” dedirtiyordu.
Bunun üzerine Dârülaceze’nin tanıtım çalışmalarını yürütmekte olan Deha Reklâm Ajansı’nın metin yazarı Kemal Kaptaner de, Abdülhamid Hân’ın ağzından Yalçın Pekşen’e hitâben yazdığı cevâbî bir faksı yayınladı. Faksta söyle deniliyordu:
«Muhterem Yalçın Pekşen,
Köşenizde neşrettiğiniz, şahsıma atfedilen faksı kıraat eyleyince hem çok güldüm, hem de çok üzüldüm. Mâşaallah arkadaşlarınız da zatınız gibi pek şen! Sadece adıma faks çekmekle kalsalar latîfe der geçer idük. Amma velâkin, hakikatleri aksettirmeyen beyanları şahsımızı ziyadesiyle müteessir etmiştir.
«İyilik yap denize at. Balık bilmezse Hâlık bilir” demişler. Biz de yaptığımız hayırların kabulünü sadece Yüce Mevlâ’dan niyaz ederiz. Dârülaceze müessesesini nasıl kurduğumuz arşiv vesikalarında ve tarih kitaplarında mevcuttur.
«Meşhur biyograf İbnülemin Mahmud Kemal İnal Beyefendi’nin “Son Sadrazamlar” isimli eserinde Halil Rıfat Paşa’nın hayatı ve muvaffakiyetleri anlatılmıştır.
«Halil Rıfat Paşa, Dârülaceze’nin kurucusu olsaydı, meşhur yazar elbette ki onu da lâyık olduğu şekilde kaydedecekti.
«İstanbul’da bir Dârülaceze kurulma işi resmiyete döküldüğü sırada Halil Rifat Paşa, İstanbul’da bile değildi.
«Dârülaceze’nin kurulmasını başkâtibim Süreyya Paşa’nın yazısıyla devrin sadrazamı Kâmil Paşa’ya bildirdim. Doğum günüm olan 16 Şâban 1258’in (13 Eylül 1842) sene-i devriyesine denk getirmeyi arzu ederek 16 Şâban 1307’de (7 Nisan 1890) Dârülaceze’nin kuruluş fermânını imzaladım. Padişahlığımın 14. senesi idi.
«Dârülaceze binalarının temeli, Ahmed Cevad Paşa’nın sadrazamlığı zamanında atıldı. İnşaat Ahmed Cevad, Said ve Kâmil Paşa’ların 2. sadrazamlıklarında devam etti. Halil Rifat Paşa’nın sadrazamlığının henüz 3. ayında Miladi 2 Şubat 1896’da bu büyük müessesenin açılış merasimi yapıldı.
«Halil Rifat Paşa sadrazamlığa dâhiliye nazırlığından gelmişdi. Mahmud Kemal İnal’ın kaydettiği şekilde, “... nâzırlığında Dârülaceze’nin itmam ve tekemmülüne çalışması” vazifesi icâbıydı. Çünkü Dârülaceze’nin inşasına bakma işi hükümetçe dâhiliye nazırlığına verilmişdi.
«Halil Rifat Paşa’nın 1942 senesinde Dârülaceze bahçesine konulan büstü hâlen yerinde durmaktadır. 100 sene sonra asılan poster-i şahanemiz de inşaallâh ruhumuza birer Fatiha okunmasına vesile olur... Vesselâm... Abdülhamîd-i Sanî...»
***
“BU ECEL TERİDİR!”
Sultan II. Abdülhamid Hân’ın (rh.), son gününde, hayatında hiç bir sabah terk etmediği banyo ve duşa girmesi hastalığını ağırlaştırmıştı. Son gününü Müşfika Dördüncü Kadı-Efendi şöyle anlatıyor:
“O gün sabah banyosunu yaptı. Ben çamaşırlarını giydirdim Fakat baktım ki sırtı durmadan terliyor.
— Aman Efendiciğim, çok terliyorsunuz, dedim.
— Kadın-Efendi, bu, ecel teridir, cevabını verdi.
Elbisesini giydi. Kahvesini verdik. Hamamdan sonra kahve içmek itiyâdında idi. Yarım bardak sütlü maden suyu da içti.
Oturduğu yerde iki rek’at namaz kıldı. Bundan sonra ağırlaşmaya başladı.” (Yılmaz Öztuna, Büyük Tarih Ansiklopedisi, 1/113)
***
S. Abdülhamid Hân hazretleri, 1 Kasım 1912’den vefât günü olan 10 Şubat’a kadar 5 yıl, 3 ay, 9 gün Beylerbeyi sarayında kalmıştır. Burada en küçük oğlu Şehzâde Mehmed Âbid Efendi ve en sevgili zevcesi Müşfika 4. Kadın-efendi ile yaşamıştır. Tahttan indirildikten 8 yıl, 9 ay, 13 gün sonra 75 yaşını 4 ay, 19 gün geçe burada dâr-ı bekâya irtihâl eylemiştir.
Rabbim mekânlarını Cennet ve Cemaliyle de müşerref eylesin. Âmin...
S. Abdülhamid Hân’ın vefât yılı, aynı zamanda, Birinci Dünya Savaşı fâciasının da son yılıdır.