Yeni Akit yazarı Serdar Arseven’in 13 Mayıs 2015 tarihli yazısından
“Yeter bu kadar Müslüman kanı akıttığın… Artık buralardan
D E F O L G İ T!” Süleyman Hilmi TUNAHAN (K.S.)
Bugün “maneviyat” tarafım ağır basıyor...
Buyrun size muhteşem bir sahne:
“Çanakkaleliyim ve tarih öğretmeniyim.
Tarihimizin en şanlı zaferlerinden birinin yaşandığı yerde olmam ve mesleğimin de gereği Çanakkale ile alakalı her yazıyı ve bilgiyi takip ediyordum.
Öğretmenliğe yeni başladığım yıllarda Süleyman Efendi’nin (k.s.) yurtlarından birine gelip gidiyordum. Oradaki faaliyetler, sohbet programları ilgimi çekiyor, zaman zaman personelle de sohbet imkânı buluyordum.
Bir gün oradaki vazifeli personelle Çanakkale zaferi üzerine sohbet ederken hocalarımızdan biri, Üstazı (hocası) Süleyman Efendi’nin (k.s.) Çanakkale Savaşları sırasında General Hamilton’u ensesinden tutup, denize sokup çıkararak...
“Yeter bu kadar Müslüman kanı akıttığın artık buralardan defol git!”dediğini söyledi.
Ben Süleyman Efendi’nin (k.s.) hizmetlerini takdir ediyorum fakat bunu biraz abartılı buldum...
Bununla birlikte hocalara bir şey söylemedim.
O günlerde Hürriyet gazetesinde General Hamilton’un günlüklerinin yayınlanacağını öğrenince heyecanla beklemeye başladım. Günlükler yayınlanmaya başladı ve birkaç gün sonra aşağıdaki yazıya rastladım.
İngiliz General Jean Hamilton’un Rüyası;
-2 Eylül 1915, Dün gece korkunç bir rüya gördüm.
Aslında bu bir rüya değil kâbustu. İmroz’da istirahata çekilmiştim.
Birden kendimi Helles (Seddülbahir) kıyılarında buldum.
Boğazımdan demir bir kıskaç gibi sıkan sert bir el, beni suyun dibine doğru batırıyordu!
Sular başımı aşıyordu, boğulmak üzereydim.
Kendime geldiğim zaman ter içindeydim ve titriyordum.
Çadırımda yabancı birisinin varlığını hissediyordum.
O me’şum (uğursuz) şey uzun süre sanki yanımdan ayrılmadı!
Şimdiye kadar böyle korkunç bir şey yaşamamıştım.
Gelibolu’nun meş’um (uğursuz) bir yer olduğu fikri kafamda yer etmeye başladı. Yaşadığım hadisenin etkisinden saatlerce kurtulamadım.
Sanki biz bu topraklara daha gelmeden akıbetimiz kararlaştırılmıştı.” (Gelibolu Günlüğü. Jean Hamilton, Hürriyet yayınları 1972)
Bu yazıyı daha okurken hocamın sözlerini hatırladım ve hizmetlerini bildiğim Süleyman Efendi’nin (k.s.) büyüklüğünü, hizmetlerinin muhtevasını daha iyi anladım ve daha önceki düşüncemden dolayı kendimden utandım, talebesi olmak da bu vesileyle nasip oldu...
Bu örnekten de anlaşılacağı gibi bu toprakların sahibi ve koruyucusu yalnız üzerindeki diriler değildir.
Yüce Allah’ın Bakara süresinin 154. Ayeti kerimesinde buyurduğu gibi, “Allâh yolunda öldürülenlere, ‘ölüler’ demeyin; hayır, onlar diridirler, ama siz farkında olmazsınız.”
Evliyaullah, biz hak ettiğimiz sürece, zora düştüğümüz her anda yanımızda daima hazır şekilde yer alacaktır.” (Tarihçi yazar Salim Dağ’ın hatıralarından)