Halis ECE


3 Mart 2008 Pazartesi günü Hilafet’in lağvının, Tevhîd-i Tedrisat’ın kabulünün, Şeriye ve Evkaf Vekaleti'nin kaldırılmasının (3 Mart 1924) 74’üncü yılı.

Biz bu yazımızda Hilafetin kaldırılmasına Amerika Birleşik Devletleri'nin aksülameli / reaksiyonu / tepkisi üzerinde duracağız.
***

1996’da, “Türkiye’de Hilafet’in kaldırılmasına ve Tevhid-i Tedrisat’ın kabulüne ABD’nin reaksiyonu nasıl olmuştur?” sorusuna cevap aramak için yapılan bir araştırma ve arşiv taraması, birbirinden enterasan telgraf metinleri, gazete ve ajans haberlerinin ortaya çıkmasına vesile olmuştur.

Türkiye’de Hilâfet’in kaldırılması haberi, duyulur duyulmaz, ABD’yi şoke ediyor. Haberi, ilk defa, 4 Mart 1924 Salı günü Boston gazetesi, akşam baskısının ikinci ekinde okurlanına duyuruyor. Gazete bu haberi verirken, bir'den çok başlık kullanıyor. Haberin başlıkları şöyle:

“Türkiye, Kur’an ve Halîfe’yi tekmelemekle kurtuldu.’

‘İslâm’ın çöküşüyle Batılı temeller üzerine Cumhuriyet bina ediliyor.’

‘Dünyanın en eski hânedânı gidiyor.’

‘200 milyon kişinin halîfesi olan Abdülmecid sürgünde.”
***

Boston Tarscript’e özel bir telgrafla Public Ledger Co. tarafından ulaştırılan, ‘Kopya hakkı mahfuzdur’ yazılı, 4 Mart tarihli ve Konstantinopol (İstanbul) mahreçli haber özet olarak şöyle:

“Türkiye’nin de, İslâm dünyasının da kolay kolay hayal bile edemeyeceği bir devrim, Mustafa Kemal’in Millet Meclisi’ndeki yıllık konuşmasıyla ilân edildi. Kemal, tasarladıklarının detaylarını belirtmeksizin ağırlığını koyarak, bugüne dek kurulmuş olan bütün İslâmî devletlere temel teşkil eden dinî kanun ve gelenekleri dağıtıverdi.

“Bu Halife’nin gitmesinden başka, Kur’ân’ın yıkılması ve İlâhî kanunların mahkemelerden ve dinî ilimlerin okullardan (her iki müessesede de dinî uygulama yüzlerce yıldan beri hâkimdi) kaldırılması manasına da geliyor. Bunun yanında 500 milyon dolar değerinde olan bütün dinî mevki ve müesseseler de devletleştiriliyor. Kısacası, mahallî gazetelerin de dediği gibi, Türkiye Cumhuriyeti, tamamen Batılı temellere oturarak Doğu’ya veda ediyor...

“Başından beri Türkiye’yi Batı’ya götürmek istiyen Kemal, konuşmasından çok önceleri hazırlıklar yapmıştı. İlkönce, Türkiye’deki yayın organlarının bütün yazı işleri müdürlerini çağırarak basınla anlaşmış, daha sonra İzmir’deki askeri liderlerle görüşmüştü...

“Heybetli sarayı Dolambahçe’de ağlayıp sızlayan ve oruç tutan harem ağaları, Abdülmecid ve yakınları ise beklemede. 300 milyon tarafından bütün Muhammedîler’in Halîfesi olarak kabul edilen Abdülmecid, Ankara’dan gelecek emri bekliyor
...”

***

Dünyanın ünlü haber ajansı Associated Prees (AP) de, aynı tarihte, 4 Mart 1924’te Konstantinapol’den geçtiği haberinde, hâdiseyi kısaca duyurmakla yetindi. Ancak aynı ajansın aynı tarihte Londra mahreçli haberi ise oldukça enterasandı. “İngilizler’in Hindistan korkusu” başlığıyla verdiği bahis konusu haberde AP, şunları yazar:

Türk hükümetinin kararıyla Hilâfet’in kaldırılması ve dînî müesseselere son verilmesi üzere İngiliz yetkililer, Türkiye’deki bu köktenci adımların Hindistan ve diğer Muhammedî ülkelerde nasıl karşılanacağı hususunda ciddî endişeler içinde!.. Bu arada, Hilâfet’in kalkması ve dînî müesseselerin kapatılmasının, dâima dindar olagelmiş Türk halkı tarafından nasıl karşılanacağı ve üzerlerinde nasıl bir tesir yapacağı da merak mevzuu.

“Ayrıca ülke üzerine dağıtılmış binlerce cami ve dinî müessesenin bu değişikliklerden nasibini nasıl alacağı da merak edilen hususlar arasında
...”

***

Mustafa Kemal Paşa’nın koyduğu yasaklarla alâkalı olarak Amerika’da da şaşkınlık ve telaş yaşanıyor. İki Amerikan kolejinin ve ülke üzerindeki dinî eğitim ve öğretim veren pek çok yabancı okulun kaderlerinin ne olacağı da yine merak konusu.

Konstantinapol’deki Amerikan Kız Koleji’ne gidenlerin çoğu, Türk kadınlarından meydana geliyor. Ve bazı Amerikalı gözlemciler, dinî eğitimin yabancı ülkelerin açtığı okulların müfredâtından da kaldırılacağından endişe ediyorlar. Konuyla ilgilenen bazı Amerikalılar ise, Türk hükümetinin Amerikan kolejlerindeki dinî eğitimi yasaklayamayacaklarını ileri sürüyorlar...” (Basın)
***

İlgilisine son bir not:

"Eğer Halifelik kalkmamış olsaydı, Arap petrollerine İngilizler, Fransızlar kısacası Avrupalılar [Günümüzde özellikle Amerikalılar] kolayca sahip çıkamayacaklardı. Aslında onlar bize büyük baskılar yaptılar.

"Lozan iki defa toplandı biliyorsunuz. Birinci toplantıda herhangi bir anlaşma yapılamadı. Heyetimizin başkanı İsmet Paşa Paris'e geldi aynı heyetle.

Ve Akıcı sordu, "niçin" dedi "siz anlaşamadınız?" O da şunu söyledi:

"Bizden hilafet ve saltanatın kaldırılması isteniyor. Biz bunu kaldırdığımız zaman, dünyada yirminci sınıf bir devlet oluruz. Biz niye harbettik ki?" (M. Niyazi Özdemir'le Bir Mülakat, Ufuk Çizgisi, Ekim 1989, 1. Sayı)
***

Bilmem başka söze hacet var mı?!

Ancak bizden Hilafetin lağvını (kaldırılmasını) isteyen sözde uygar ve uyanık Batı, aynı konum ve nüfuzlara fazlasıyla sahip Vatikan hakkında hiçbir zaman öyle düşünmemiş, tam tersi yönde adımlar atmış ve atmaya da devam etmektedir.

Ayrıca sormak lazım; "İngiliz Milletler Topluluğu (Commonwealth of Nations)" örgütü de neyin nesidir, niçin kurulmuştur? Bu örgütün Hilafet müessesesinin işlevleriyle (sosyal-kültürel ve siyasi açıdan) benzerlik durumları nedir?

İkiyüzlülüğün, samimiyetsizliğin, ihanetin bu kadarına da "pes!" dedirtecek bir durum değil mi?

Go to top