Halis ECE

“Üveysîlik”; bir şahsın, zâhirde herhangi bir şeyhe-mürşide bağlı olmaksızın irşad ve terbiye edilmesidir.

Bu yolla tekâmül ve terakkî eden velîlere, “üveysiyyü’l-meşreb” denir.
Ancak bunlar da, daha önce yaşamış ve vefât etmiş kâmil ve mükemmil yani gidişi de dönüşü de tam olan bir mürşidin rûhâniyeti tarafından terbiye edilirler.

Esas itibariyle vâsıtasız-vesîlesiz değillerdir. Çünkü Cenâb-ı Hakk’a vuslat yolunda, vâsıtasız olarak ilerlemek mümkün değildir. Bunun usûlü budur. O yolları daha önce kat‘edip gelmiş, mâneviyat erbâbını nerelerde hangi tehlikelerin beklediğini bilen ve onun elinden tutup sâlimen mesâfe almasını temin eden peygamber vârisi bir zâta ihtiyaç vardır.

Üveysîlik, Veysel Karânî hazretleri ile alâkalıdır. O, Resûlüllah’ı (s.a.v.) görmemiş; fakat Peygamber Efendimiz onu, gıyâbında ma’nen terbiye etmiştir.(1)

***
“Tasarruf”; lûgaten kullanma, idareli kullanma, güzel idare etme, masrafı kısma, para biriktirme, faâliyet gösterme, sahip olduğu salâhiyeti kullanarak iş yapma demektir.

Tasavvuf ıstılâhında ise “tasarruf”; kerâmet gösterip fevkalâde yollardan iş yapmak ve tesir etmek, insanlara ve eşyaya hükmedip onları idare etmektir.

Diğer bir ifadeyle, Allah Teâlâ’nın eşyayı ve bütün varlıkları velî kuluna musahhar kılması; yani her şeyi, o velîye boyun eğdirip râm etmesidir. Tabii ki hakikatte tasarrufta bulunan yani gerçek mutasarrıf Cenâb-ı Hak’tır; velîler ise onun izniyle ve kendi himmetleriyle varlıklar üzerinde tasarrufta bulunurlar. Zira Mevlâ-yi zû’l-Celâl her şeyi onların emirlerine âmâde kılmıştır.

Velîlerden bazılarının, vefatlarından sonra da tasarrufları devam eder.(2) Bu mãnâyı teyit eden bir şiir:

İki âlemde tasarruf ehlidir rûh-i velî
Deme ki bu mürdedir bundan nice dermân ola
Rûh şemşîr-i Hudâ’dır, ten gılâf olmuş ana
Dahi a‘lâ kâr ider bir tiğ kim uryân ola
.(3)

Lâ edrî


DİPNOTLAR
(1) Ferîdüddîn Attâr, Tezkiratü’l-Evliyâ, Tahran, bty., s. 28; Ali b. Hüseyin el-Vâiz, Reşahât, s. 108.
(2) İmâm Şa‘rânî, Tabakât, 1, 153.
(3) Şiirde geçen bazı kelime ve kavramların manaları: Mürde: ölü, ölmüş; nice dermân ola: nasıl gücü-kuveti, takati olur? şemşîr: kılıç; Hudâ: Allah; gılâf: kılıf, kın; a‘lâ kâr ider: daha iyi keser; tiğ: kılıç; uryân: çıplak.

Go to top