- Ayrıntılar
-
Kategori: Zekat
-
Gösterim: 4635
Halis ECE
İmâm-ı Rabbâni (k.s.) hazretlerinden Müslümanlara, zekât borcunu ödemede kolaylık ve emniyet sağlayan bir usûl:
“... (Namaz ve diğer farzlar gibi), malların zekâtını vermek de İslâm'ın esaslarmdandır; mutlaka verilmesi lâzımdır.
Bunu vermenin en kolay yolu; her sene zekât niyeti ile maldan, fakirlerin hakkını ayırıp yanında muhafaza etmek ve sene sonuna kadar da, verilmesi gereken yerlere vermektir. Bu takdirde kişinin, zekâtı verirken her defasında niyetini yenilemesi gerekmez; ilk defa ayırırken ettiği tek niyet hepsine kâfidir...
“Yine bu usûlle, yıl boyunca fakirlere ve diğer verilmesi icap eden yerlere ne kadar zekât verildiği de bilinmiş olur. Lâkin verilenler, zekât niyeti ile olmadığı takdirde, zekâttan sayılmaz, borç ödenmiş olmaz. Ama yukarıdaki anlatılan şekilde yapılırsa, kişinin zimmetinden zekât borcu düşer. Hiçbir sıkıntıya girmeden yerlerine vermiş, borçtan da kurtulmuş olur.
“Şayet sene sonuna kadar fakirlere zekâtın tamamını veremez, bir miktar artarsa, bunu da diğer mallardan ayrı olarak saklamalıdır. Bu iş her sene bu şekilde yapılır, fakirlerin malı yani zekât olarak verilmesi icap eden kısım, ana maldan seçilip ayrılırsa; ümid edilir ki, bugün verilmese-verilemese de, yarın vermeye muvaffak olunur.” [el-Mektûbât, Fazilet Neşriyat, İstanbul, yyy., 1, 73]