SELAMUN ALEYKUM HOCAM.

Benim sualim farklı tarikatlare mensp karı koca munasebetleri hakkında olacak.

1- Kadın kocasının izni olmadan tarikata girebilir mi?

2- Kadının eğer bir şeyhe mürşide intisab edecekse kocasının mensup olduğu şeyhe intisab etmesi şartı var mıdır?

3- Kadın kocasından izin almadan şeyhini ziyarete gidebilir mi? Kadın yanında mahremi olmadan şeyhini ziyarete gidebilir mi? Ya da koca karısına bu hususta saygı gösterip onu şeyhine ziyarete götürmeli midir?

4- Bir fıkhî mesele hakkında koca ile kadının bağlı olduğu cemaat öğretisi arasında ihtilaf olursa kadın kime itaat etmelidir?

Hocam çevremizde bu sebebplerden birçok ailede huzursuzluk çıkmaktadır. Yardımcı olursanız seviniriz.

 

 


*******

Ve aleyküm selâm kardeşim;

Sorularını aynen maddeler halinde kopyalayıp teker-teker cevaplamaya çalışalım.

1. Kadın kocasının izni olmadan tarikata girebilir mi?

- Girebilir. Çünkü Kur'an-ı Kerim’de kadınların İslâm, îman, ibadet-tâat, sıdk, sabır, huşu, tasadduk, oruç, namusu koruma ve zikir mevzuunda erkeklerle aynı olduğu üzerinde durulmaktadır. [Bkz. Ahzab suresi, 35] Bu noktada ayrılık-gayrılık düşünülemez, kocanın izninden söz edilemez.

Nasslarda kadınların, cihad dışındaki bütün hususlarda erkeklerin muhatap olduğu hükümlere muhatap oldukları belirtilmektedir.

Bu bakımdan tasavvufun manevi hayata yönelik hükümleri onları da şumûlüne alır, çemberin-çerçevenin dışında bırakmaz.  

Nitekim Mekke fethi günü inen bir ayet-i kerimede Allah Teala, kadınların bîaatlarını alması hususunda Rasûlullah Efendimize (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:

“Ey Nebî (Ey Peygamber)! İnanmış kadınlar, Allah' a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, gayrimeşru bir çocuk dünyaya getirip onu kocalarına isnad etmemek, hiçbir mârufta (herhangi bir iyilik / iyi iş yapma mevzuuunda) sana karşı gelmemek hususunda bîat etmeye geldikleri zaman sen onların bîatlarını kabul et. Onlar için Allah'tan mağfiret dile!” [Mümtahıne suresi, 12]

Bu ayetin nuzûlünden sonra Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) kadınların da bîatini kabul etmiş ve onlardan ahid almıştır. Bu ahid sırasında Rasûlullah’ın (s.a.v.) eli kadınların eline değmemişti.

Binaenaleyh kadınların intisabı sırasında sünnete uygun biçimde şeyhin eli, kadınların eline değmemelidir. Kadın mahremi vasıtasıyla/aracılığıyla şeyhine ulaşmaya çalışmalı veya şeyhin mahremi aracılığı ile, intisab etmelidir.

Görüşmeler perde arkasından yapılmalıdır. Aynı mekânda vâki olacak görüşmelerin fitneden uzak bir biçimde olması münasip olur. Kadınların topluca ve mahremiyete-tesettüre uygun bir biçimde şeyhleriyle görüşmelerinde mahzur yoktur. Mahzurlu olan topluca da olsa, kadınların tesettüre uymadan açık-saçık bulunmaları, ya da kapalı da olsa tek başına görüşmeleridir.

2. Kadının eğer bir şeyhe mürşide intisab edecekse kocasının mensup olduğu şeyhe intisab etmesi şartı var mıdır?

- Hayır, şart değildir. Bu noktada esas olan kriter, mürşidin de yolun da sağlam olmasıdır. Eğer kocasının intisabı, nisbeti sahih yani irşâda ehliyetli-salâhiyetli hakiki bir vâris-i Rasûle ise, hanımın da onunla birlikte olması elbette ki muvafık ve münasip olur. Tavsiyeye şâyan bir durumdur.  

3. Kadın kocasından izin almadan şeyhini ziyarete gidebilir mi? Kadın yanında mahremi olmadan şeyhini ziyarete gidebilir mi? Ya da koca karısına bu hususta saygı gösterip onu şeyhine ziyarete götürmeli midir?

- Bu maddeyi biraz geniş ve etraflıca ele alıp cevaplamaya gayret edelim.

Abdullah İbn Ömer’den (r.anhuma), şöyle dediği nakledilmiştir:

“Bir kadın Rasûlullah’a (s.a.v.) gelerek; Ey Allah'ın Rasülü! Kocanın karısı üzerindeki hakkı nedir? diye sordu. O da; ‘Kadının, kocasının evinden ondan izinsiz çıkmamasıdır’, buyurdu. ‘Çıkarsa ne olur’? sorusuna Nebî (s.a.v.); ‘Allah, rahmet ve gazap melekleri, bu kadına tövbe edinceye veya evine dönünceye kadar lânet eder’ buyurdu. ‘Hanımına zulüm yapan bir koca olması halinde de durum aynı mıdır?’ sorusuna Nebiyy-i Ekrem (s.a.v.), ‘Zalim bile olsa’ cevabını vermiştir.” [Ebû, Davud, Sünen, Nikâh, 40; İbn Mâce, Sünen, Nikâh, 4; Darimî, Sünen, Nikâh, 38]

Kadının evine bağlı olması onun oraya hapsedildiği ya da kafes arkasına, dar bir alana sıkıştığı anlamına gelmez. Kadın için evi, en hayırlı yerdir. Evi onun mescidi-halveti, huzur ve saadet/mutluluk yuvasıdır. Nitekim bir hadiste şöyle buyurulmuştur: “Kadın avrettir (örtülmesi gerekli olan bir varlıktır). Evden dışarı çıkınca şeytan gözünü ona diker. Kadın için Rabbının rahmetine en yakın olduğu yer evinin içidir”. [Tirmizî, Sünen, Rada', 18]

Bu durum, kadının evden dışarı çıktığında mahremiyete-tesettüre azami riayeti göstermesini icap ettirir. Çünkü örtünme kadın için koruyucu bir perde vazifesi görür. Kötü niyetli bakışları kırar ve kadın kendisini güvende hisseder. Ayrıca gerekiyorsa, yanında mahreminin bulunması da lazımdır. O bakımdan her kadın şuurlu davranıp idrak ve anlayış göstererek, bu konulara çok dikkat ve riayet etmelidir.

Peki kadının, kocası izin vermediği halde yapabileceği işler yok mudur? Elbetteki vardır ve bu istisnai haller şunlardır:

a) Bir kadın yanında mahremlerinden biri oğlu, oğlan kardeşi bulunmak şartiyle Hac farîzasını edâ için sefere çıkabilir, isterse kocası razı olmasın... Çünkü koca hakkı, farz-ı ayn üzerine tekaddüm edemez, onun önüne geçemez.

b) Bir kadın, babası müzmin veya maraz-ı mevt (ölüm hastalığı) ile ağır hasta olup ta bakacak kimsesi bulunmadığı takdirde, kocasının izni olmasa bile gidip ona bakabilir. Hatta babası gayrimüslim dahi olsa... Şu kadar var ki, gaybûbeti müddetinde nafakası (evde bulunmadığı sürece zaruri ihtiyaçları, geçimi) kocası üzerine lâzım gelmez, buna mecbur değildir. [Bilmen, Ö.N., Hukuk-ı İslamiyye ve Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu, 2, 174]

c) Bir kadın hâcete mebni mes'eleleri (ihtiyacı olan bilgileri) öğrenmek için, kocası tâlim edemediği / öğretemediği takdirde, onları öğrenebileceği ilim meclisine tesettür dahilinde gidebilir. [Bkz. Mehmed Zihnî Efendi, Nimet-i İslâm, 3’üncü Kısım, s. 76 vd.]

Görüldüğü üzere (c) maddesi sorunuzun bu kısmına bir cihetten cevap teşkil etmektedir. Şöyle ki:

Hanım, kocasından izinsiz olarak mürşidini ziyarete gidemez. Yanında kocası veya kocasının müsadesiyle bir mahremi olmadan da böyle bir ziyareti yapmaması gerekir. Dolayısiyle en doğru olan, kocanın hanımına -imkânı nisbetinde- refakat edip, bâtınî-tasavvufi ihtiyacını teminde ona yardımcı olmasıdır. Tabii söz konusu mürşidin, nisbeti sahih olmak kayıt ve şartıyla… Yoksa “müteşeyyih”lerin (şeyh geçinen sahtekârların) şerrinden hem kendisini hem de ailesini uzak tutması lazımdır.

4. Bir fıkhî mesele hakkında koca ile kadının bağlı olduğu cemaat öğretisi arasında ihtilaf olursa kadın kime itaat etmelidir?

- Fıkhî meselede aslolan cemaat değil, müntesibi bulundukları amelî mezheptir; onun da müftâ bih olan (kendisiyle fetvâ verilen, fetva vermeye daha uygun olan, mezhep imamları arasındaki farklı görüşlerden tercih edilip öne çıkmış olan) hükümlerine uymaları gerekir. Ancak “Müridin fıkhı mürşidinin amelidir” kaidesi gereğince, mezhep içindeki farklı içtihatlardan mürşidin ameline uygun olanı tercih etmeleri de tasavvufta bir usûldür, ona riayet etmeleri muvafık olur. Bu düstur, erkek için de kadın için de geçerlidir. Uymaları gereken görüş budur.

Go to top