Selamun Aleykum hocam bir arkadasımız var alevi hanefi mezhebine gecmek istiyor ama ailesi mani oluyor gizli gizli namaz kılıyor namaz kılmasına izin vermiyor ailesi çocuk evde bir kaç kere kılmış babası yakalamıs bir daha yaparsan öldürürüm seni demiş her zamanda dısarı çıkıp dısada kılamıyor haftada 3 gün dışarda stajı var o zaman kılabiliyor .. ne yapması lazım hocam öneriniz nedir ?

*******

Ve aleyküm selam kardeşim;

Her şeyden evvel arkadaşınız reşit değil mi? Ailesi ne karışır ki onun inancına-ameline-ahlâkına… İslâm’da öyle ebeveyne itaat gerekmez, mutlaka inancının icabını yapmalı, namazlarını ihmâl etmemelidir.

Anlaşılan o ki; atalarımızın tabiriyle arkadaşınız, “iki arada bir derede kalmış”. Bir tarafta Allah'ın emri, öbür tarafta üzerinde belli hakları olan babanın zorlaması... Elbette ki mükellef yaşta bulunan, kalbinde Allah ve ahiret korkusu olan bir mü’minin yapması gereken, Cenab-ı Hakk'ın emrini yerine getirmektir, O’na isyan etmek değil.

O bakımdan, Allah Teala’nın emrine uyması / uymamız gerekir. Bunun bir başka yolu / yöntemi olmaz. Babanın-ailenin hatırı için, Hz. Mevlâ’nın dinde en önemli emri ve İslâm’ın şartı olan namaz terk edilmez, Onun gadabını / azabını mucip bir fiile-günaha cür’et edilmez. Ancak tabii ki uygun ve güzel olan da, olabildiğince onun da gönlünü kırıp dökmemeye, sınırları zorlamamaya çaba göstermek, âdap ve ahlâk hudutlarının dışına çıkmamaya çalışmak olur.

Bildiğiniz gibi ebeveynin evlatları, evlatların ebeveynleri üzerinde bir kısım hakları vardır. Bunları gözardı edemeyiz. Fakat Allah’ın emirleri-yasakları söz konusu olduğunda, ebeveynin, bu emir ve yasaklara aykırı olan isteklerinin bir hükmü olmaz.

***

Hz. Muaz (r.a.) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki:

“Hâlık’a (yüce yaratıcımız Hz. Allah’a) isyan bulunan hususta mahluka itaat yoktur.” [Buhari, Sahih, 9, 109, 4044, 6711, 6816; Müslim, Sahih, İmaret, 39; Nesai, Sünen, Bey’at, 34; Ebu Davud, Sünen, 2608; İbn Mâce, Sünen, 2865; İbn Hibban, 4567; Tirmizi, Sünen, 1707; Beyhaki, Sünen, 3, 127; Ahmed, Müsned, 1, 131, 409, 5, 66; Sahîhu’l-Câmi, 7520; Ebu Ya’la, 7, 4046; İbn Ebî Şeybe, 12, 543; Mecmau’z-Zevâid, 5, 225; Metalibu’l-Aliye, 2110; Fethu’l-Bârî, 13, 123; Hatib, Tarih, 3, 145; Taberanî, 1, 154; Tayalisi, 2612; Hâkim, 3, 443; Temhid, 8, 58; Busayrî, İthaf, 5007; Semhudî, Cevahiru’l-Ikdeyn, 1, 121]

Bunca kalabalık bir rivayet yoluyla gelen bu hadis-i şerif, şu lafızlarla da vârid olmuştur:

“İtaat ancak ma’ruftadır (yani şerîatın emrettiği, uygun bulduğu, aklın da hoş ve güzel gördüğü şeylerde, iyilik ve ihsandadır).”

“Allah’a isyan edene itaat yoktur.”

“Allah’a isyan hususunda (günah olan işlerde) beşere/kula itaat yoktur.”

***

S o n u ç

Arkadaşınız ve bu durumda olan kardeşlerimizin hiçbir zaman morallerini bozmamaları, maneviyatlarını yüksek tutmaları, doğru olan yoldan ve davranışlardan, ibadet ve taatlarından şaşmamaları gerekir.

Allah’a tevekkül etmeli; dininden, diniyle alakalı hususlardan taviz vermemeli... Ve şunu bilmeli ve inanmalı ki; taviz tavizi doğrur, sonu gelmez girdaplara sürükler, sağlıklı bir netice de elde ettirmez insana... Hele ki din Allah’ın olduğuna göre, bu noktada taviz vermeye kulun hiçbir yetkisi / selahiyeti yoktur, olamaz.

Rabbim (c.c.) cümlemize ve bilcümle Ümmet-i Muhammed’e, özellikle de bu durumda olan mü’min kardeşlerimize metanet, sadakat ve istikamet nasip eylesin. Sırat-ı müstakim üzere ibaret-taat ve teslimiyetten ayırmasın. İslamî-imanî şuur ve idrâkler lûtfeylesin.

Go to top