Buhari ve Müslim kitaplarında hesapsız cennete gidecek kişiler hakkında sahih hadisler var(1) ve İbni Hacer Fethul Baride; Hesapsız ve kitapsız cennete girenler olacaktır ve bunların amelleri tartılmayacaktır. Bir de kafirlerin bir kısmının da hesabı görülmesine gerek kalmadan doğrudan cehenneme atılanların olacağı Allah’ın onlara hiçbir değer vermeyerek amellerini dahi tartılamaya değer görmeyeceğini “Biz onların amellerini veznetmeyiz ve hiçbir değer vermeyiz” (Kehf, 18:105) ayeti ile sabittir. (Buhari, Tefsir, 219; İbn-i Hacer, Fethu’l-Bari, 8:538) böyle biz izah yapıyor lakin bazı ayetlerde genel olarak insanların hesaba çekileceği ve amellerinin tartılacağı belirtilmiş bu ayetlere hadislerin arasını nasıl telif ederiz(uzlaştırırız)? (1): Buharî, Tıb 17. 42, Rikak 50; Müslim, İmar 374 
 Konuyla Alakalı Bazı Ayetler
 Elbette kendilerine peygamber gönderilen kimseleri de, gönderilen peygamberleri de mutlaka sorguya çekeceğiz! A'raf 7/6
 
O gün tartı haktır. Kimin (sevap) tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.Kimin de tartıları hafif gelirse, işte onlar, âyetlerimize karşı haksızlık ettiklerinden dolayı kendilerini ziyana sokanlardır. A'raf 7/8-9
 
Yaptığınız amellerden mutlaka sorgulanacaksınız.” (Nahl: 93)
 İçinizde olanları açığa vursanız da, saklasanız da Allah onlardan ötürü sizden hesap soracaktır.” (Bakara: 284
O gün kimin tartıları ağır basarsa o, hoşnut olacağı bir hayat içindedir. Kimin tartıları hafif gelirse, onun anası da (varacağı yer, sığınacağı durağı) hâviye (uçurum)dır. Karia (101/6-9)
 
Böylece kimlerin tartıları ağır basarsa, işte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir. Kimlerin de tartıları hafif gelirse, artık bunlar da kendilerine yazık etmişlerdir; (çünkü onlar) ebedî cehennemdedirler. Mü'minun 23/102-103

*******

Gereksiz, faydasız, fuzulî bir soru daha…

Sevgili kardeşim, hiç mi duymadın “Müstesnâlar kaideyi bozmaz” sözünü..? Kanaatimce duymaktan öte, kendin de belki zaman zaman kullanmış, hatta kullanıyorsundur.

Bu şu demek: Genel manada söylenen bir şeyin içinden bazılarının istisnâ edilmesi, o sözün aslına-mahiyetine bir zarar vermez; onun anlamını bozmaz. Evet, herkes hesap verecek, herkesin amelleri tartılacaktır, beyanları vardır, doğrudur. Ama sorgusuz-hesapsız doğrudan Cennet’e girecek müstesnâ kişilerin olduğu da gene nasslarla sabittir. Mevlâmız öyle takdir buyurmuş, bunda şaşılacak ya da tenakuzu tedai ettirecek bir durum söz konusu değil ki, te’lif yoluna gidesin…

Meseleyi biraz daha ilmî açıdan ele alacak olursak, şunları söyleyebiliriz:

Temel İslâmî ilimlerden usûle dair kaynaklarda, bu ve benzeri meselelerle ilgili meşhur usûl kaidesi şudur: “Mâ min âmmin illâ ve qad hussa minhü’l-ba’z: Hiçbir umumi söz / kaide yoktur ki içlerinden bazıları müstesnâ kılınmasın”. Mesela sorduğunuz nasslara mümâsil olarak Asr suresinde de önce;

Muhakkak ki insan hüsrandadır / ziyandadır” buyruluyor... Ardından da,

Ancak iman edip sâlih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka / bunlar müstesna” diye açıklama geliyor. Öyle değil mi? Örnekler saymakla bitmez…

Başta da kısaca işaret ettiğimiz gibi, Türkçemizde de hakeza hemen her zaman kullandığımız, karşılaştığımız bir kuraldır, üslûptur bu anlatım tarzı... Mesela bir şeyi önce genel olarak kabul veya reddedersiniz, ardından da bu kabul veya reddin içinden kimilerini çıkartır, bu genellemenin haricinde / dışında tutarsınız. Sorduğunuz mesele de bundan ibarettir.

Velhâsıl, nereden naklettiyseniz, aktardığınız bilgiler tabii ki doğrudur. İlahî ve Nebevî beyanlarda / nasslarda hiçbir tenakuz / çelişki söz konusu olmaz. Bu sebeple, aralarını te’lif için zorlanmaya gerek yoktur. Aralarında ‘uzlaşmazlık’ bulunmaz; biz âcizlerin anlayış kıtlığımızdan dolayı bir an için öyle bir şey varmış gibi gözükse de, dikkatlice bakıp düşündüğümüzde, böyle bir şeyin olmadığı rahatlıkla görebiliriz.  

Go to top