Selamün Aleyküm Hocam. ben dişlerimi dolgu yaptırdım kaplama halinde. Dişe çukur açarak yapılıyor. Daha sonra üstü kapatılıyor. Gusül abdeşti alırken oraya su değmesi gerekir mi. Şafii mezhebine göre mi abdest almak gerekir?

*******

Ve aleyküm selam…

Değerli kardeşim;

Bu hususta yapılmış güzel ve tatminkâr bir araştırma ile Muhtasar İlmihal'deki aynı meselenin izahı, sorunuza cevap mahiyetindedir, aynen paylaşmak isterim. Söz konusu yazı ve açıklamalar şöyle:

"Maalesef bazıları bu meseleyi farklı anlayarak Hanefî mezhebine mensup olan kişiler dişine dolgu veya kaplama yaptıracak olsalar gusül abdestinde Şâfiî Mezhebini taklit etmek zorunda olduklarını iddia etmektedirler.

Bu iddialarının gerekçesi ise şudur: Hanefî mezhebine göre abdeste ağzın içini yıkamak her ne kadar abdestin sıhhati için gerekli olmasa da gusül için gereklidir [farzdır]. Hâlbuki Şâfiî mezhebine göre abdeste olduğu gibi gusül için de ağzın içini yıkamak gerekli [farz] değildir. Bunun için dolgu veya kaplama yapılan dişin yıkanması mümkün olmadığından Hanefî olan kişiler gusül abdestinde Şâfiî Mezhebini taklit etmek zorundadırlar.

Kanaatimizce bu taklide gerek yoktur.

Şayet kişi keyfî olarak değil de gerçekten ihtiyaca binaen dolgu veya kaplama yaptıracak olursa, gusül abdestinde dolgu veya kaplama yapılan dişin altına suyun ulaştırılması Hanefî mezhebine göre de şart değildir.

Keyfî ifadesini kullanmamız bazı yörelerde zenginlik nişânesi olarak dişin altın kaplatılması veya sağlam olan dişlerin estetik olsun diye porselenle kaplatılması ya da diş taşının dişe yapıştırılmasından sakındırmak içindir. Zira bu gibi uygulamalar caiz olmadığı gibi, bu uygulamayı yapan kişilerin Hanefî mezhebine göre gusül abdesti de geçerli olmayacaktır.

Bir hastalıktan ötürü dişlerin kaplatması veya dolgu yaptırılması gerekecek olsa, bunda Hanefî fıkhına göre hiçbir sıkıntı/sakınca olmaz. Hastalık hali söz konusu olduğundan, dolgu veya kaplamanın iç kısmını yıkamak gusülde şart olmayacaktır.

Bu meseleyi daha iyi anlayabilmemiz, fıkıh kitaplarımızda geçen “ısâbe(yara üzerine sarılan sargı bezi), “cebîre(kırık çıkık üzerine vurulan alçı veya tampon) konularına vakıf olmamıza mevkuftur.

Bunların üzerine mesh edilmesiyle altları yıkanmış kabul edilmesi her du­rumda caiz olmayıp bazı durumlarda caizdir.

Bu cümleden olarak;

-Yaranın yıkanması veya mesh edilmesi, uzva zarar ver­mesi veya yıkamak zarar vermese de yaranın açılması, yaraya zarar vermesi durumunda sargı üzerine mesh etmek sahihtir. [Bedai’u’s-Sanâi’]

-Yaranın yıkanması için sargı açıldığında o sargıyı tekrar­dan (pansuman yaparak) bağlama imkânı bulunma­ması veya bağlaya­cak yardımcının bulunmaması durumunda yara üzerindeki sargı üzerine mesh etmek sahihtir. [el-Fetâvâ’l-Hindiyye]

-Abdest veya gusül alınırken yaraya zararı olmayan suyun buluna­ma­ması durumunda (sıcak veya soğuk suyun bulunmaması gibi) yara üzerindeki sargı üzerine mesh etmek sahihtir.

Sargı üzerine yapılan mesh yaraya zarar veriyorsa terk edilir. Zira yıkamak meshden daha kuvvetlidir. Özürden do­layı yıkamanın terk edildiği yerde meshin terk edilmesi ev­leviyetle caiz olur.

Zahiru’r- Rivaye’de İmam Ebu Yusuf ve İmam Muham­med’e (Allah onlara rahmet etsin) göre, sargı üzerine mesh zarar verme­diği halde meshi terk etmek caiz değildir.[Kitabu’l-Asl] Es-Serahsi, Ebu Ha­nife’den bu konuda Zahiru’r-Rivaye’de bir nakil olmadığını söy­lemiştir. Nadıru’r-Rivâye’de: Yaraya zarar vermediği halde mes­hin terk edilmesi Ebu Hanife (Al­lah ona rahmet etsin)’ye göre caizdir, denilmiştir. Ebu Yu­suf ve İmam Muhammed (Allah onlara rahmet etsin)’in gö­rüşü, Ebu Hanife’den (rh.) de rivayet edilmiştir. [el-Mebsût, es-Sarahsî]

Sahih görüş Zahiru’-Rivaye’de olandır. Yani sargı üze­rine mesh etmek zarar vermezse terk edilmez. İhtiyatlı olan da budur. [el-Fetâvâ’l-Hindiyye]

Bu bilgiler ışığında; dolgu veya kaplama yapılan dişe baktığımızda gusül abdesti alma esnasında bunların çıkarılıp takılması mümkün değildir. Aynı şekilde bunların çıkarılması hasta olan diş için sıkıntı olacağı gibi, bunların tekrardan yerine takılması için de bir diş tabibine ihtiyaç duyulacaktır. Bütün bu gerekçelerden ötürü üzerine basa basa söylüyoruz ki; eğer kaplama veya dolgu keyfi bir uygulama olarak yapılmamış ise, Hanefî fıkhına göre gusül abdestinde hiçbir sıkıntı olmaz, şu veya bu mezhebi taklit etmeye gerek yoktur. Hatta başka mezhebi şuursuzca taklit, telfik gibi farklı fıkhî sıkıntılara da sebebiyet verebilir." [Fatih Kalender, www.darusselam.com]

***

Bu mesele Muhtasar İlmihal'de de şöyle hulâsa edilmiştir:

"Gusül Abdesti ve Kaplama Diş Mes'elesi

Bazı kimselerin, kaplama veya dolgu dişi olanların gusüllerinin câiz olmadığını ve böylelerinin cünüplükten kurtulamayacaklarını söylediklerine şâhit oluyoruz.

Hanefî mezhebine göre, gusülde ağız ve burun, bedenin dış kısmı kabul edildiğinden yıkanması farzdır. Şâfiî mezhebine göre ise sünnettir.

Gusledecek kimsenin ağzındaki dişler kaplatılmış veya doldurtulmuşsa kaplanan ve doldurulan dişin, kaplama ve dolgunun dışının yıkanmasıyla gusül tamam olur. Ancak dişler sâbit değil de çıkarılabilecek şekilde ise, çıkarılması icap eder.

Bu husus; yara ve sargı üzerine meshin câiz olduğu gibidir. Yaranın üzerindeki sargıyı söküp, altını yıkamak mecburiyeti olmadığı gibi, diş için de hüküm aynıdır.

Kezâ abdestte yüzü yıkamak farz olduğu halde, sakalı sık olan kimsenin sâdece sakalının üzerini yıkamasının kâfi geldiği ve sakalının diplerini yıkamak mecburiyeti olmadığı gibi, kaplanmış dişi söküp veya söktürüp altını yıkamak icap etmez. Kaldı ki, dişte zarûret de vardır...." [Hasan Arıkan, a.g.e., Fazilet Neşriyat, İstanbul, yyy., s. 42 vd.]

Go to top