S.a. hocam, zaman zaman duyuyoruz Kur’an’a ve dinimizce kutsal sayılan diğer şeyler adına yemin edenler oluyor, örneğin, "Yemin ediyorum bak, Kur'an çarpsın ki sözümden dönmeyeceğim, düğmeye basmayacağım" demek, doğru mu, bu yeminlerin kefareti gerekir mi? Allah razi olusun, lütfen ismim saklı kalsın

*******

Ve aleyküm selâm kardeşim;

Kasem sureti ile olan yemin ya;

- "Vallâhi, Billâhi, Tallâhi" denilmekle Allâh'ın zâtına,

- Veya Allâh'a yemin edilmesi âdet haline gelen "Rahmân ve Rahîm" gibi mübarek isimlerinden birine,

- Yahut "Allâh'ın izzet ve kudreti" gibi sıfatlarından birine and içmekle olur.

Allah'tan ve O'nun sıfatlarından başka şeylere, mesela peygamberlere, Kâbe'ye yemin edilemez. Yaratıklardan birinin başına ve hayatına yemin edilmesi de caiz değildir.

"Mushaf hakkı için, Kur'an hakkı için, okuduğum Kur'an hakkı için falan işi yapmam" dediği halde kişi, o işi yaparsa keffâret gerekmez. Pişman olup tevbe ederek Allah’tan mağfiret dilemesi lâzım gelir. Bununla beraber Kur'ân-ı Kerîm, Allah kelâmı olduğundan bir görüşe göre, Kur'ân'a yemin geçerlidir. [Bilmen, Ö.N., Büyük İslam İlmihali, Yeminin Mahiyeti ve Yemin Sayılıp Sayılmayan Şeyler Md.: 189, 195] Dolayısiyle bu görüşe nazaran böyle bir yeminin bozulması halinde de, keffâret verilmesi gerekir.

Hâsılı; Hanefî mezhebine göre, Nebî/Peygamber, Kur’an, Kâbe gibi Müslümanların mukaddesleri / kutsalları üzerine yemin edilme­si caiz değildir. [el-Mergınânî, el-Hidâye, 2, 72; el-Mûsılî, el-İhtiyâr, 4, 51]

İmam Şâfiî, İmam Mâlik ve İmam Ahmed bin Hanbel'e (rahımehumullah) göre, Kur’an ve Kur’an âyetleri üzerine yapılan yeminler muteberdir. Bozulması halinde keffaret gerekir. [İbn Kudâme, el-Muğnî, 11, 194-195]

Hanbelîlere göre, Kâbe ve diğer mukaddesat/kutsallar üze­rine yemin etmek caiz değildir. Ancak Rasûlullah (s.a.v.) adına yemin etmek caizdir. Bozulması halinde keffaret lazım gelir. [İbn Kudâme, a.g.e., 11, 210]

İmam Nevevî (rh.) der ki: "Allah Teala’nın isim ve sıfatları dışında bir şeyle yemin etmek mekruhtur. Bu Rasûlullah (s.a.v.) ile olmuş, Kâbe, melekler, emanet, hayat, ruh vs. ile olmuş fark etmez; hepsi de mekruhtur… Kerahetçe en şiddetlisi de, emanet ile yapılan yemindir." Emanet, Kur'an-ı Kerim’de geçen bir kelimedir; onunla  farz olan oruç, hac, namaz gibi ibadetler; vedia (emanet, yani muhafaza olunmak üzere bırakılan şey), nakit,  eman (emniyette / güvende olma) gibi şeyler kastedilir. Binaenaleyh kutsallar üzerine yemin edenlerin de keffâret vermeleri ihtiyata uygun olan yoldur.

Sorunuzda naklettiğiniz türden lâflarla yemin etmek, ifade olarak hem çirkin hem günah, hem de çok tehlikelidir. Evet bu söz, Hanefi mezhebine göre yemin olmaz, dolayısiyle yerine getirilmezse de keffâret gerekmez. Fakat bu ve benzeri lâflardan şiddetle kaçınmak, pişmanlıkla tevbe ve istiğfar etmek gerekir. Çünkü Kur’an sıradan basit bir kitap değil, Allah kelâmıdır; onun hakkında uluorta konuşulmaz, söz edilmez. Allah korusun, bir çarparsa da devası bulunmaz. 

Keffâret miktarları ile ilgili bkz. http://www.halisece.com/islami-makaleler/344-keffaret-nedir-kac-kisma-ayrilir.html

Go to top