Danyal aleyhisselâmın soyu
Danyal b. Hızkılü’l-asgar, Peygamber oğullarından, Süleyman b. Dâvud aleyhismesselamın neslindendi. O, Rasûl olmayan bir Nebî (Peygamber)dir. Nitekim Hz. Ali (kerramallahu vecheh), Danyal aleyhisselâm hakkında: "O, Rasûl olmayan bir Nebî idi." demiştir.
Danyal aleyhisselâmın esir edilerek Bâbil’e götürülüşü
Bâbil hükümdarı Buhtunnasr'ın, Beytü’l-makdis'i yıkarak İsrailoğullarının çocukları arasından seçip kumandanlarına paylaştırdığı esir çocuklar arasında Danyal aleyhisselâm da, bulunuyordu.
***
Danyal aleyhisselâmla üç arkadaşının zindana atılışı
Bâbil halkı Buhtunnasr'a müracaat ederek, "İsrailoğullarından esir edilen şu çocukları bize vermeni senden istemiştik. Sen de, onları bize vermiştin. Vallahi, onlar bizim yanımızda olalıdanberi, kadınlarımızın bizi tanımadıklarını, onlarla ilgilendiklerini ve yüzlerini onlara çevirdiklerini görüyoruz. O çocukları, ya bizim aramızdan çıkar, al, ya da onları öldür!" dediler.
Buhtunnasr:
"İçinizden her kim, elindekini öldürmek isterse, öldürsün!" dedi.
Öldürülmek üzere çıkarılıp sağ bırakılmaları için Allâh'a yalvarmaları üzerine, Buhtunnasr tarafından sağ bırakılan Danyal aleyhisselâmla Hananya, Azarya ve Mişaye Bâbil zindanına atılmışlardı.
O sırada Buhtunnasr bir rü'yâ görmüş; fakat, rü'yada görüp de kendisini şaşırtan şeyi unutmuştu.
Buhtunnasr, gördüğü rü'yadan korkmuştu. Sihirbazlarla kâhinlerden, bunun yorumunu sormuşsa da, onlar yoramamışlardı.
Danyal aleyhisselâm, arkadaşlarıyla birlikte zindanda bulundukları sırada, bunu işitti.
Zindancı; Danyal aleyhisselâmın hâl ve gidişatındaki güzelliği ve doğruluğunu görüp hoşuna gitmekte ve kendisine sevgi göstermekte idi. Danyal aleyhisselâm ona:
"Sen bana bir iyilik yap; sahibinizin katında aracı ol da, görmüş olduğu rü'yâyı ona yorayım." dedi.
Zindancı gidip Danyal aleyhisselâmın dileğini, Buhtunnasr'a haber verdi. Bunun üzerine Buhtunnasr, peygamber oğullarından Danyal aleyhisselâmla üç arkadaşını huzuruna çağırdı.
Buhtunnasr'ın önünde, ona secde etmedikçe hiç kimse duramazdı. Fakat Danyal aleyhisselâm, onun önünde secde etmeksizin ayakta durdu.
Buhtunnasr ona:
"Seni, bana secdeden alıkoyan nedir?" diye sordu.
Danyal aleyhisselâm:
"Benim bir Rabb'im var ki, bana ilim ve hikmet verdi. Kendisinden başkasına secde etmememi de, bana emretti. Ben, kendisinden başkasına secde edersem, Onun bana verdiği ilmi, benden çekip almasından ve beni helâk etmesinden korkarım!"dedi.
Buhtunnasr, Danyal aleyhisselâmın verdiği cevaba hayret etti ve:
"Evet! Secde yapma! Sen, ahdine vefa etmekle çok iyi etmiş ve sana verilen ilmin şerefini yükseltmiş, gözetmiş oluyorsun." dedikten sonra: "Sende, şu gördüğüm rü'yânın ilmi ve yorumu var mıdır?" diye sordu.
Danyal aleyhisselâm: "Evet!" dedi. Buhtunnasr:
"Görmüş olduğum rü'yâyı, sonra, bana isabet eden bir şeyden dolayı unuttuğum, beni hayrette bırakan o şeyin ne olduğunu, bana haber veriniz." dedi.
Danyal aleyhisselâmla arkadaşları:
"Sen, o rü'yâyı bize haber ver de, biz sana onun yorumunu haber verelim." dediler.
Buhtunnasr:
"Ben, onu hatırlayamıyorum. Eğer siz bana onu, onun yorumunu, haber vermezseniz, omuz kemiklerinizi, sökeceğim!" dedi.
Danyal aleyhisselâmla üç arkadaşı, Buhtunnasr'ın huzurundan çıktılar.
Allah'a dua ettiler. Tazarru ve niyazda bulundular. Kendilerine yardım etmesini, sorulan şeyin öğretilmesini, dilediler. Allahu Teâla da onlara, sorulan şeyi öğretti. Onlar, hemen Buhtunnasr'ın huzuruna vardılar ve ona:
"Sen, bir heykel görmüşsün!" dediler.
Buhtunnasr:
"Doğru söylediniz!" dedi.
Danyal aleyhisselâm ve arkadaşları:
"O heykelin iki ayağı ve iki bacağı seramikten, iki dizi ve iki baldırı bakırdan; karnı gümüşten; göğsü altından; başı ve boynu demirdendi!" dediler.
Buhtunnasr:
"Doğru söylediniz!" dedi.
Danyal aleyhisselâmla arkadaşları:
"Sen onu, hayretle seyredip durduğun sırada, Allahu Teâla onun üzerine gökten bir kaya saldı da, onu ufatıverdi (ufak parçalara bölüverdi, kırıntı haline getiriverdi)! İşte sana, rü'yânı unutturan da bu idi." dediler.
Buhtunnasr:
"Doğru söylediniz!" dedi ve: "Peki, bu rü'yânın yorumu, nedir?" diye sordu.
Danyal aleyhisselâmla arkadaşları:
"Bu rü'yânın yorumu, şöyledir:
"Sana, kralların kudret ve tasarruf durumları gösterilmiştir ki, onlardan bazısının kudret ve tasarrufu, bazısından daha gevşek ve yumuşaktı."
"Bazısının kudret ve tasarrufu, bazısından daha güzeldi. Bazısının kudret ve tasarrufu da, bazısından daha sert ve katı idi."
"İlk kudret ve tasarruf seramik olup, o, kudret ve tasarrufun en zaifi ve gevşeğidir."
"Sonra, onun üstünde bakır olup o, öncekinden daha üstün ve daha serttir. Sonra, bakırın üstünde gümüş olup o, bakırdan daha üstün ve daha güzeldir. Sonra, gümüşün üstünde altun olup o, gümüşten daha güzel ve daha üstündür."
"En üstünde bulunan demir, senin kudret ve tasarrufundur ki; o, hükümdarların en katısı ve kendisinden önce olanların en kudretlisidir."
"Senin görmüş olduğun ve üzerine, gökten Allahu Teâla'nın salıp heykeli yere seren kaya ise, O’nun (semâdan indireceği Kitap’la) ahir zamanda göndereceği bir peygamberdir ki, o, hepsini ufatacak, emir, onun olacak, iş ona varıp dayanacaktır!" dediler.
***
Danyal aleyhisselâmın Buhtunnasr katında yüksek bir itibar kazanışı
Danyal aleyhisselâm Buhtunnasr'ın rü'yâsını haber verdiği ve yorduğu zaman, Buhtunnasr ona ve onun arkadaşlarına çok ikram etti.
Danyal aleyhiselâmı sık sık huzuruna kabul eder, yapacağı işleri ona ve onun arkadaşlarına danışırdı.
Danyal aleyhisselâmı, üstün mevkilere getirdi. Danyal aleyhisselâm, Buhtunnasr'ın yanında, insanların en şereflisi ve en sevgilisi olmuştu.
***
Danyal aleyhisselâm'ın Buhtunnasr'dan sonraki durumu
Rivayete göre Buhtunnasr'la onun daha üstü olan Büyük kıral Lührasp öldükten sonra, yerine Beştasp b. Lührasp geçmişti.
Beştasp; Şam ülkesinin harap bir halde bulunduğunu, Filistin toprağında vahşî, yırtıcı hayvanların çoğaldığını ve orada insanlardan hiç kimse kalmadığını işitince:
"Babil toprağında bulunan İsrailoğullarından, Şam'a dönmek isteyen kimseler dönsün!" diye nida ettirmiş, Dâvud oğulları Hânedanından bir zâtı da, onların üzerine kıral yaparak kendisine, Beytü’l-makdis'i imâr etmesini ve Beytü’l-makdis Mescid'ini yapmasını emretmişti.
Diğer rivayete göre;
İran hükümdarı Behmen, Babil Valisi Ahşu Yereş'e yazı yazarak, İsrailoğullarına yumuşak davranmasını, kendilerinin istedikleri yerlere gönderilmelerine, memleketlerine dönmelerine müsâade edilmesini ve yine kendilerinin seçecekleri kimseyi başlarına koymasını emretmişti.
Danyal aleyhisselâm'la Hananya, Azarya ve Mişayel, Beytü’l-makdis'e gitmek için Ahşu Yereş'ten izin istemiş idiyseler de izin vermeğe yanaşmamış ve:
"Benim yanımda, sizin gibi bin peygamber bulunsa, ben sağ oldukça, onlardan bir tanesini bile yanımdan ayırmam." demiş, Danyal aleyhisselâmı, Devletin Kadılık işleriyle birlikte kendisinin (özel) her işini yürütmeğe memur etmişti.
Hattâ Buhtunnasr'ın Beytü’l-makdis'ten aldığı, hazinelerde saklanan her şeyin çıkarılıp Beytü’l-makdis'e iade edilmesini ve Büytü’l-makdis’in, onunla yeniden yapılmasını da ona emretmiş ve yapılmıştı.
***
Enbiya suretlerinin Danyal aleyhisselâm tarafından ipek kumaşlara çizilişi
Âdem aleyhisselâm, çocuklarından gelecek peygamberleri görmeyi Rabb'ından dilemiş, Allahu Teâla da onların suretlerini Cennet ipeklerinden kumaşlara onun için çıkarttırıp kendisine indirmişti.
Bunlar Âdem aleyhisselâmın, güneşin battığı yerdeki Mahzeninde saklı bulunuyordu. Zülkarneyn aleyhisselâm onu ele geçirdi. Âdem aleyhisselâmın Mahzeninden çıkarıp Danyal aleyhisselâma verdi. Danyal aleyhisselâm da, onlara göre bu sûretleri ipek kumaşlara çizdi.
Danyal aleyhisselâmın çizmiş olduğu bu suretler, Zülkarneyn aleyhisselâmın ele geçirdiği suretlerin aynı idi.
Zülkarneyn aleyhisselâm tarafından verilen suretlere göre Danyal aleyhisselâmın ipek kumaşlar üzerine çizmiş olduğu, Âdem aleyhisselâmdan, Muhammed aleyhimü’s-salât ve’s-selâmu etemmuha ve ekmeluha’ya kadar olan bazı peygamberlerin suretleri, kraldan krala -tevarüs sûretiyle- geçerek Kayser Herakliüs’e kadar gelip erişmiş. O da onları, sandığından birer birer çıkarıp Hz. Ebû Bekr'in Elçilerine göstermişti. Bkz. http://www.halisece.com/islami-makaleler/3178-peygamber-resimleri.html
***
Danyal aleyhisselâmın vefatı, cesedi ve kabri
Danyal aleyhiselâm bir müddet Bâbil'de oturdu. Bâbil'den ayrıldıktan sonra, Huzistan'ın Sus nahiyesinde kaldı. Orada vefat etti. (Ona ve gönderilen bütün peygamberlere, hâssaten Hâtemü’l-Enbiya Efendimize hudutsuz salât u selâm olsun!)
Kendisinin kabri / cesedi şerifleri Sus'tadır.
Allahu Teâla; Hz. Ömer’in (r.a.) halifeliği zamanında Sus şehrini, Ebû Mûse’l-Eş'arî'nin (r.a.) eliyle fethetti. Ebû Mûsâ, Sus kralı Sabur'u öldürdü. Sus şehrini kuşattı. Şehirde bulunan şeyleri, Sabur'un mal ve mülklerini ganimet olarak aldı. Mal depolarını dolaşıp onların içinde bulunanları alırken, bir meydanda kilitli bir depoya rastladı ki, deponun kilidi kalayla mühürlenmişti.
Ebû Mûsâ (r.a.), Sus halkına:
"Bu depoda ne vardır? Ben onun kilidinin de kalayla mühürlenmiş olduğunu görüyorum." dedi.
Sus halkı:
"Ey Emîr! Onun içinde sana yarayacak bir şey yoktur!" dediler.
Ebû Mûsâ hazretleri:
"Onun içinde ne olduğunu, muhakkak benim bilmem lâzım! Deponun kapısını açınız da, içinde ne vardır bir bakayım?" dedi.
Kilidi kırdılar ve kapıyı açtılar. Ebû Mûsâ, depoya girip bakınca:
‘Uzun, havuz gibi oyulmuş bir taş ve içinde de, altun sırma ile dokunmuş bir kefenle kefenlenmiş, başı açık, ölü bir adam gördü!’
Ebû Musa da yanında bulunanlar da, ölü zatın boyunun uzunluğuna hayrette kaldılar. Sonra onlar, onun burnunu karışladılar. Bir karıştan fazla olduğunu gördüler.
Ebû Mûsâ, Sus halkına:
"Yazıklar olsun size! Kim bu adam?" diye sordu.
Sus halkı:
"Bu adam, Iraklıdır."
"Irak halkı, yağmurları kesildiği zaman, bununla tevessül eder, yağmurla sulanmak isterler, yağmurla sulanırlarmış! Iraklıların kuraklığa uğramadıkları sırada, biz, yağmursuzluktan kuraklığa uğramışız."
"Iraklılara adam salıp, onu vesile kılarak yağmur dileyelim diye, bize onu yollamalarını istemişiz. Iraklılar göndermeğe yanaşmayınca, yanlarında elli adam rehin bırakıp bunu beldemize getirmiş, kendisiyle tevessül ederek yağmur dilemiş, yağmurla sulanmışız."
"Kendisini, Iraklılara iade etmemek görüşüne varmışız. Kendisi de, ölüm döşeğine düşünceye kadar yanımızda oturmuş ve vefat etmiş."
"İşte, onun kıssası ve hâli böyle imiş." dediler.
Bunun üzerine Ebû Mûsâ (r.a.), Sus'ta bir müddet oturdu. Hz. Ömer’e (r.a.) bir yazı yazıp Sus şehrinden, Allah Teâla'nın kendilerine nasip ettiği şeyleri haber verdi ve ölü zâtın işini de, mektubunda yazdı.
Yazı Hz. Ömer’e (r.a.) ulaştığında onu okuyunca, Ashabın (r.anhum) ulularını yanına çağırdı. Onlara, ölü zât hakkında bir bilgileri olup olmadığını sordu. Onlardan hiç birinde, onun hakkında bir bilgi bulamadı.
Ancak Hz. Ali (r.a.):
“Bu zât, Danyal Hakîm’dir. Kendisi, Rasûl olmayan bir Nebîdir. Eski zamanda, Buhtunnasr'ın ve ondan sonraki krallardan bazısının yanında bulunmuştu.” dedi ve onun, başından sonuna ve vefatına kadar kıssasını anlattıktan sonra:
"Sahibine (Ebû Musa'ya) yaz! Onun üzerine cenaze namazını kılmasını ve onu, Sus'luların erişemeyecekleri bir yere gömmesini kendisine emret!" dedi.
Hz. Ömer (r.a.) bunu, Ebû Musa'ya yazdı. Yazısında:
"Onu, beyaz Kabatî bezinden kefene sar ve kefene koku sür. Üzerine, cenaze namazı kıl. Sonra onu, peygamberlerin gömüldüğü gibi göm! Malına bak. Onu, Müslümanların Beytü’l-mal'ına koy!" dedi.
Bunun üzerine Ebû Mûsâ, Sus ırmağının yatağını başka bir yöne çevirip akıtmalarını, Sus halkına emretti. Sonra, Danyal aleyhisselâmın üzerinde bulunan kefenden başka bir kefene sarılmasını emretti.
Sonra da, yanında bulunan Müslümanlarla birlikte onun cenaze namazını kıldı. Suyu çekilen ırmak yatağının ortasına kabrini kazdırıp kendisini gömdürdükten sonra, ırmağı eski yoluna çevirterek onun üzerinden akıttı. [Kaynak: M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, TDVY, 2, 121-122]