Müslüman olmak isteyen bir kişiye "dur şu işimi halledeyim, bekle" demenin küfür olduğu belirtiliyor. Peki birisi bir yerde Müslüman olmak istediğini belirtse, ona yardım etmek isteyen kişinin bu kişiyle konuşması için bir yere üye olması, bir şeyler yazması gerekse ve bu yazılacak şeyler arasında "elfaz-ı küfür" olduğu şüphelenen yazı olsa, yardım etmek isteyen kişi "küfür ameli işleyebilirim" korkusuyla oraya girmese ve Müslüman olmak isteyen kişiye ulaşamasa küfre rıza gösterilmiş olur mu?
*******
Bizim malum “familya”nın zihniyet karmaşası demek ki devam ediyor… Gene öncekilerle aynı paralelde bir kafa karışıklığı sorusu… Mesajın hem üslûbundan hem muhtevâsından nereden, kimden, hangi kanaldan geldiği hemen belli oluyor… Değişen sadece rumuz.
Ama biz gene de sabrımız, tahammülümüz nisbetinde cevaplamaya gayret edelim. Tekrarı gelmez ümidiyle…
***
Evet, Müslüman olmak isteyen bir gayri müslime yardım etmek için bir yere / siteye üye olman ve bir şeyler yazman gerekse… Yazılacak şeyler arasında da “elfâz-ı küfr” olduğuna dair şüphen oluşsa… Yardım da etmek istesen… Ama küfre düşmekten de korksan… Ne yapman, nasıl bir yol takip etmen icap eder, öyle mi? Sorunun anlaşılır özeti bu olsa gerek.
***
A benim mütevesvis-mülevven-mütefelsif zihniyetli ve lüzumsuz işler masası şefi nitelikli güzel kardeşim! Sana sormak lazım: Kendini küfre atarak başkasını küfürden nasıl kurtaracaksın? Elbette ki küfre rıza küfürdür, bunu bilmemek olur mu? Görmüyor, hissetmiyor, idrâk etmiyor musun, bu senin imanını çalmak için kurulmuş bir tuzak değil mi? Bunu anlamamak hamakat olmaz mı? Yollar, metodlar, çareler mi tükendi hayatta? Bir başka yolunu / yordamını / yöntemini arar-araştırır bulursun, madem içinde onca cihad aşkı coşup kaynıyorsa… Ama mutlaka kendi imanını muhafaza ederek…
Bilirsin, hatırlarsın, hep söylüyoruz; sadece yaptığın işin meşrûluğu yetmez, o şeyi yaparken kullandığın usûl / metod / yol… ne dersen de, onun da meşrû olması lazım. Bazılarının yaptığı gibi, birilerini yola getireceğiz diye onunla içki masasına oturup alkol alınmaz… Keza birilerini kendi yanına çekebilmek için, mahremiyet hudutlarını aşarak, haya perdelerini yırtarak mayoyla denize girilmez… Yani bırakınız küfür tehlikesini, günaha dalarak da iman ve İslâm telkini yapılmaz. Hasta doktordan, hastalara bir fayda gelir mi? Hele ölü bir doktordan, imansız bir mücâhidden bir münkire nasıl bir manevi yarar temin edilebilir ki? “Bu ne perhiz ne lahana turşusu” demezler mi insana? Her şey gibi bu ulvî hizmetler de usûlünce ifa edelir. Zira unutmamak gerekir ki; usûlü, meşrû yol ve yöntemi terk ettiğimiz zaman, mâruz kalacağımız zarar ve hasar bir yana, maksada ulaşmamız da muhâl olur!