Bana iletilen soru: Kıyamet akşam kopacak deniyor… Bu durumda Japonya’da sabahken burada öğlen, ABD’de sabah değil mi? İsim mahfuz

 

*******

Evet, kıyametin Âşûre gününün Cuma’ya denk geldiği bir yılın akşam vaktinde kopacağına dair rivayetler olduğu gibi, bu mevzuda daha pek çok hadisler de mevcuttur. Kıyamet ve Kıyamet alametleri ile ilgili eserlere bakılabilir. Fakat kıyametin akşam vaktinde kopması; küre-i arzda farklı koordinatlara göre belli bir bölgenin, günün akşam vakti olarak değil, topyekün kâinatın akşamı / gecesi olarak değerlendirilmelidir. Zira kâinattaki fizik, kimya ve sair bütün kanunları koyan da, işleten de, onları bir anda kaldırıverecek olan da Allah Teala’dır. Onun için hiçbir zorluk-güçlük söz konusu değildir, haliyle olamaz da… 

***

Aslında bu sorunun cevabı, çok farklı açılardan ve değişik ilmî perspektiflerden verilebilir. Ancak mesele üzerinde tefelsüfe, hatta tefekküre-taakkule bile gerek olduğu kanaatinde değilim. O bakımdan kısaca mantık ilmi çerçevesinde, “Güneş mevcutsa gündüz vardır, güneş doğmamışsa gündüz de yoktur” denilebilir. Güneş yoksa / kararmışsa, dünyanın, güneş sisteminin neresinde, hangi bölge veya köşesinde gündüzden söz edilebilir? Her yer akşamdır, her yer karanlıktır. Kaldı ki Cenab-ı Hak dilerse sadece dünyada da değil, bütün mükevvenatta aynı anda akşam edemez mi, mevcudatı karanlığa bürüyemez mi! Mevlâ-yi zû’l-Celâl için bunun ne gibi bir zorluğu olabilir ki? 

***

Haddi zatında malumunuz, asıl önemli olan, “Kıyamet için ne hazırladığımız”dır. Nitekim Hz. Enes’ten (r.a.) şöyle dediği rivayet olunmuştur:

“Bir bedevî Rasûlullah’a (s.a.v.):

- Kıyamet ne zaman kopacak? diye sordu. Efendimiz (s.a.v.):

- “Kıyamet için ne hazırladın?” buyurdu.

- Allah ve Rasûlü’nün sevgisini, dedi. Bunun üzerine Nebî (s.a.v.):

- “O halde sen, sevdiğin ile berabersin” buyurdu”. [Buhârî, Sahih, Edeb, 96; Müslim, Sahih, Birr, 161,163] 

***

Maamafih kıyamet mevzuuna bir nebze temas etmemiz gerekirse şunları söyleyebiliriz:

Kur'an-ı Kerim kıyâmet'in oluş tarzı / şekli / biçimi hakkında ayrıntılı ve dehşet verici tablolar çizer. Buna göre kıyâmet; 

"Sur'a üflenince" [Zümer suresi, 68] başlayacak, kulakları sağır edecek bir ses ve korkunç bir sarsıntı sebebiyle emzikli kadınlar kucaklarındaki çocukları unutacak, hâmile kadınlar bebeklerini düşürecek, insanlar sarhoş gibi olacaklardır. [Hac suresi, 1-2] 

Semâ/gökyüzü erimiş maden gibi, dağlar atılmış yün gibi olacak, kimse dostunu soramayacaktır. [Meâric suresi, 8-10] Ve yine gök yarılacak, yıldızlar dağılıp dökülecek, denizler fışkıracak, kabirler altüst edilecektir. [İnfitâr suresi, 1-5] 

Gözler dehşetten kamaşacak, AY TUTULACAK, GÜNEŞ ve AY KARARACAK, insanlar kaçacak sığınacak bir yer bulamayacaktır. [Kıyame suresi, 6-12] 

Dehşetten on aylık gebe develer bile salıverilecek, yabani hayvanlar bir araya toplanacak, denizler kaynatılacak, nefisler çiftleşecek (iyiler iyilerle, kötüler kötülerle bir araya toplanacak), semâ sıyrılıp düşecek, Cehennem alevlendirilecek, Cennet yakınlaştırılacaktır. [Tekvir suresi, 1-13] 

Düşünelim; “GÜNEŞ VE AY KARARDI”ktan sonra dünyayı hengi kandil aydınlatacak? Kaldı ki, onlar kararmamış olsa bile Allah (c.c.) izin vermedikten sonra nasıl aydınlatacak? Ateşe yakma, bıçağa kesme, denize yutma-boğma iznini vermeyen Yüce Mevlâmız, -hâşâ- bunlara mı hükmedemeyecek?

Dolayısiyle hâl böyle olunca, her yerde akşam vakti taayyün etmiş / gerçekleşmiş olacaktır! 

***

Ayrıca söz konusu akşam, manevi bakımdan dünyadaki tam bir kararmadan, zulüm ve zulmetten kinaye de olabilir. Zira hadis-i şeriflerin ifadesiyle, 

"Yeryüzünde (kalben) Allah-Allah diyen (hiç kimse) kalmayınca kıyamet kopacaktır". [Tirmizî, Sünen, Fiten, 35, Hadis no: 2208); Müslim, Sahih, İman, 234] Yani kıyamet, mü’minlerin üzerine değil, kâfirlerin üstüne kopacaktır. Sadedinde olduğumuz, "kıyametin akşam vakti kopması"yla ilgili hadisle bu gerçeğe işarette bulunulmuş olması da muhtemeldir. 

Diğer bir yaklaşımla, bâtınî açıdan dünyayı tenvir eden / aydınlatacak olan toplum, alelıtlak insanlık ve de sıradan avam Müslümanlar olmayıp, hakiki mü’min ve muvahhidlerdir… Maneviyat erbâbı, zikir ehli olan mübârek tâifedir, mümtâz zümredir. Bunlar yok olunca küre-i arzın ışığı kesilmiş, aydınlığı gitmiş, günü bitmiş ve akşam vakti gelmiş demektir. 

Evet, küre-i arz tamamen dinsizlik-imansızlık zulmetleri, günah ve isyan karanlıkları altında kalınca kıyamet kopacak… Ardından da sıra haşr’a, mîzan’a, hesab’a, sırât’a, Cennet ve Cehennem’e sevkiyata gelecektir. 

Rabbim (c.c.) cümlemizi ve bilcümle Ümmet-i Muhammed’i ve evladını kıyametin dehşetinden, mahşerin şiddetinden ve diğer bütün sıkıntılardan hıfz u himaye buyurarak Cennet ve Cemâliyle meccanen müşerref eylesin. Amin…

Go to top