Selamun aleykum;
Dinimizde şehitlere ölü denmemesi ile ilgili birşey var.peki bu kısma depremde ölen ya da göçük altında kalan lar da giriyor mu.Ya da cihad da şehit olanla deprem de vb. şekilde şehit olanlar aynı mertebede mi. Akın Can
*******
Ve aleyküm selam.
1- Evet, Kur’an-ı Kerim’de “Allah yolunda katlolunanlara ölüler demeyin. Hayır, onlar diridirler. Fakat siz sezmezsiniz (iyice anlayıp kavrayamazsınız, bilemezsiniz)”. [Bakara suresi, 154] buyruluyor.
Görüldüğü üzere ayet-i celilede şehitlik mertebelerinin ilki olan dünyevî ve uhrevî şehâdetten bahsediliyor. Şehâdetin diğer kısımlarını ise, Sünnet’ten yani Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) hadis-i şeriflerinden öğrenmekteyiz. Maamafih hepsi de şehitlik mertebesine nail olduklarına göre, onlar için de “ölü” demenin doğru olmayacağı anlaşılıyor. Kaldı ki hadis-i şerifte, mutlak manada mü’minlerin ölmediği, sadece geçici yurttan ebedî âleme nakl-i mekân ettikleri bildiriliyor. Dolayısiyle uhrevî şehitler de Cenab-ı Hak nezdinde diridirler, merzukturlar.
Kezâ; Müslüman bir kimse, çok günahkâr da olsa, hatta İbni Nüceym’in (rh.) fetvalarında bildirdiği üzere, günah işlerken mazlum olarak öldürülse dahi şehit olur. Şehitlik rütbesinin sahibidir. Ancak peygamberlerin, evliyânın, sulehânın, hatta sıradan mü’minlerin manevi mertebeleri bir olmadığı gibi, şehitlerin dereceleri de aynı değildir, aralarında mutlaka farklar vardır.
Sizin de işaret ettiğiniz, bizim de daha önceki bir yazımızda açıkladığımız gibi, şehitler de çeşit çeşittir. Binaenaleyh çok günahkâr birisi ile, sâlih birinin şehitliği arasında elbette ki fark vardır. Kezâ, cihad meydanında öldürülüp hem dünyevî açıdan hem uhrevî bakımdan şehit olanlar, sırf uhrevî cihetten şehit olup ölenler mertebe bakımından müsavi değildir.
Ancak unutmamak gerekir ki; “…Şüphesiz, Allah(ın rahmeti çok) geniştir; O, her şeyi bilendir.” [Bakara suresi, 115] Dilediğine dilediğini verir, O, yaptığından mes’ul değildir, kimseye hesap vermez.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: “Şehit olmayı Allah Teala’dan samimi olarak isteyen kimseyi, rahat yatağında vefat etse bile, Allah (c.c.) şehitlerin derecesine eriştirir.” [Müslim, Sahih, İmare, 156; Ebu Dâvûd, Sünen, İstiğfar 26; Nesâî, Sünen, Cihad, 36; İbn Mâce, Sünen, Cihad, 15]
Bizler de âcizâne olarak, Rasûl-i zîşân Efendimizin (s.a.v.) bu müjdeli haberlerinden ümitlenerek şöyle niyaz ediyoruz:
Rabbim celle şânuhu cümlemize ve bilcümle Ümmet-i Muhammed’e ve evladına sıcak yataklarımızda dahi ölsek, şehadet rütbesi nasip eylesin. Amin…