Ben bir hadis sormak istiyorum. O hadis şöyle: Hz. Aişe (r.a.)nın rivayet ettiğine göre Peygamberimiz (sav) şöyle guslederdi: Önce ellerini yıkardı, sonra sağ eliyle sol eline su döker avret yerlerini yıkardı. Sonra namaz abdesti gibi abdest alırdı. Sonra parmak uçlarını ıslar saç diplerini hilallerdi, ıslandığına kanaat getirince başından aşağı üç defa su dökerdi. Sonra diğer yerlerine su dökerdi ve en sonunda ayaklarını yıkardı. Bu hadis Müslim hadisi imiş. Sormamdaki amaç emin olmak. Bu hadis sahihmidir, güsülümüzü bu hadise göre alabilir miyiz? Selam ve dua ile.. Hatice Bedia Belen
*******
Ve aleyküm selam, bilmukabele hayır-dualar…
Hadisin sıhhati ve onunla amel
Değerli kardeşim; evet bu hadis Müslim’in Sahih’inde 316 no’lu hadis olarak zikredilir. Şöyle ki:
“Bize Yahya b. Yahya et-Temîmîî rivayet etti. (Dedi ki): Bize Ebu Muaviye, Hişam b. Urve’den, o da babasından, o da Âişe’den naklen rivayet etti. Aişe şöyle demiş…” diye başlıyor, sizin naklettiğiniz gibi devam ediyor… [Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, Ahmed Davudoğlu, Sönmez Neşriyat, İst., 1974, 2, 1021-22]
Kütüb-i Sitte’nin (altı büyük hadis kitabının) 2 numarası olan Sahih-i Müslim’de geçen bir rivayet üzerinde bizim konuşmamız, tereddüt etmemiz, en hafif tabiriyle ‘hadd bilmezlik’ olur. Rabbim (c.c.) bizleri, ulemâ-i âmiline, selef-i sâlihine, pâk ecdadımıza edebe mugayir söz ve davranışlarda bulunmaktan muhafaza buyursun.
Hadisle amel meselesine gelince…
Bildiğiniz üzere müçtehit olmayanlar, nass’lardan hüküm istinbat edemezler/çıkartamazlar. Bizler mukallitiz, devrimizde de müçtehit bulunmuyor. Kendisinin müçtehit olduğunu sananlar ise, değerlendirmemiz dışında haliyle… Ve inancımız o ki, günümüzde müçtehide ihtiyaç da yok. Eğer ihtiyaç olsa, kuşkusuz Cenab-ı Hak böyle kullarını bu ümmete ihsan eder. Bugün bizim ihtiyacımız müçtehide değil, mütefekkiredir. Bu da ayrı bir bahis.
Bizim yapmamız gereken; ayet ve hadislerden kendi kaasır aklımızla-fikrimizle, mantığımızla-anladıklarımızla hareket etmek değil, fukahanın bu ve benzeri nasslardan ortaya koydukları hükümlerle / anlattıklarıyla amel etmektir.
Mesela ne diyor guslün başlıca sünnetlerini anlatırken usûl ve adabı mevzuunda Hanefî müçtehitlerimiz ve diğer bazı Ehl-i Sünnet âlimlerimiz? Sırasıyla ele alalım…
1) Gusle niyet ederek, Besmele çekerek ve misvak kullanarak başlamak... Bu niyet guslün sıhhati için şart değildir. Sevabı vardır. Temizliğin bir ibadet sayılması için bir sebebdir.
(Mâliki ve Şâfiî'lere göre, gusülde niyet farzdır. Hanbelîlere göre de, bu niyet guslün sıhhatinin şartıdır. Durum böyle olunca, ihtilafdan kurtulmak için guslederken abdestsizliği gidermeyi ve namaz gibi bir ibadetin yerine getirilmesini hatırlamalıdır.)
2) Gusülde önce elleri, sonra oyluk yerlerini yıkamak... Eğer bedende meni ve benzeri bir pislik varsa onu gidermek…
3) Gusülden önce, sünnet üzere abdest almak... Bir kap içinde/küvette veya toprak üzerinde yıkanıldığı zaman ayakları yıkamayı sona bırakmak... İmam Mâlik’in mezhebi/görüşü de budur.
4) Abdest aldıktan sonra önce üç kez başa, sonra üç kez sağ omuza, sonra üç kez sol omuza su dökmek… Her su döktükçe, beden iyice ıslansın diye, vücudu iyice oğuşturmak... Bir kap içinde veya toprak üzerinde yıkanılıyorsa, çıkarken önce sağ ayağını, sonra sol ayağını yıkamak. (İmam Mâlik ve İmam Ebu Yusuf rahımehumallah’tan bir rivayete göre, gusül yaparken bedeni ovalamak farzdır.) [Bilmen, Ö. N., Büyük İslam İlmihali, Guslün Sünnetleri, md. 195]