Uçakla yolculuk edenler, üzerinde bulundukları ülkenin / şehrin veya meridyenin durumuna göre hareket ederler. Oranın vaktine göre namazlarını kılarlar.
Personel ve yolcular, uçağın hangi saatte / vakitte hangi şehirler üzerinden geçtiğini-geçeceğini öğrenir ve üzerinden geçtikleri şehirlerdeki namaz vakitlerini esas alırlar. Bunu önceden takvimlerden ya da bu işle meşgul olan müesseselerden (tercihen Fazilet takviminden) temin edip, namazlarını bu vakitlere göre edâ ederler.
Ayrıca bildiğimiz kadarıyla bazı uzak mesafelere sefer yapan uçaklarda, yolculuk esnasında bulunulan yere göre namaz vakitleri ve kıble yönü bildirilmektedir. Bu durumda namazlar, vakitlerinde ve mümkün olduğunca kıble istikametine yönelerek kılınır.
Eğer uçakta bu bilgilendirme yapılmıyorsa, şöyle bir formül uygulayabiliriz:
Mesela bulunduğumuz yerden saat kaçta ayrılacağımızı bildiğinize göre; uçakta iken namaz vakitlerinde tahmini olarak bulunabileceğiniz yerlerin mahallî / yerel saatini ve kıble açılarını öğrenebiliriz… Ona göre de X'te öğle, X’te ikindi namazını; saat X'te akşam… X’te de yatsı namazınızı kılarız. (Tabii bu durum Hanefîler içindir. Diğer mezhep mensupları cem’-i takdim ve cem’i tehir yapabilirler, onlar açısından daha bir kolaylık vardır.) Sabah namazını ise, bulunduğumuz yerde güneş doğmazdan önce kılmalıyız. Şayet sabah namazını da havada kılmamız gerekecek olursa, onu da yine takdir durumuna göre yani üzerinde bulunduğunuz yerde güneş doğmazdan önceki saate göre kılarız.
Havadaki ya da uzaydaki bir başka durum da şudur; mesela sürekli batıya doğru gidip güneşin gözden kaybolmaması hâli, kutuplardaki sürgit gece veya gündüz olan yerlerdeki namaz vakitlerinin, beş vaktin tam olarak gerçekleştiği o mahalle en yakın beldenin (akrabü’l-beled) vakitlerine nazaran takdir usûlüne göredir. Ki bu da Sahih-i Müslim’de geçen meşhur Deccâl hadisine dayanır; yani bu husustaki tatbikat, Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) bizzat beyan ve emirleridir.