Hocam ben imam birgivinin arapça makamat adlı eserini okuyordum orada 4 makamı anlattıktan sonra şeriatını önemini vurguluyor daha sonrada Peygamberimiz(s.a.v)in şöyle buyurduğunu yazıyor Şeriat (bir) ağaçtır tarikat onun dalları marifet onun yaprakları hakikat onun meyveleridir diyor haşiyede de bu şey(hadis) ünlü hadis kitaplanda bulunmuştur yazıyor bu hadis kitapları hangileridir böyle bir hadis gerçekten var mıdır manasi sahih olsa bile yoksa resulullaha iftira değil midir beni aydınlatırmısınız? Mustafa
*******
Kardeşim, ben o eseri elime alıp okuyalı asgarî 25-30 yıl oluyor. Evet, hatırladığım kadarıyla müellif merhum mezkür nakillerde bulunuyor ve o sözün Rasûlullah Efendimize (s.a.v.) ait olduğunu ifade ediyor.
Öncelikle şunu tesbit etmemiz lazım; her hadisin mutlaka meşhur hadis kitaplarında olması-bulunması gerekmez. Hüküm istinbatına mesnet teşkil etmeyen hadislerde tevâtür ve meşhur olma şartı aranmaz. Binaenaleyh ünlü hadis kitaplarında kayıtlı değil diyerek, hadis olmadığını iddia edemeyiz. Nitekim zâhirî hadis kıstaslarına göre lafzan hadis olduğu tesbit edilemeyen ve fakat bâtın âlimlerince hadis olduğu kabul edilip söylenegelen hadisler de vardır malumunuz... Dolayısiyle İmam Birgivî (k.s.) hazretleri gibi keşf sahibi zûlcenâhayn, ümmet ve bilhassa ulemâ arasında arasında siqa kabul edilen bir âlimin, hadis dediği bir sözün hadis olmadığını iddia edecek kadar aklımızı-mantığımızı-edebimizi yitirmedik hamdolsun... O öyle söylüyorsa, öyledir. Bizim inancımız bu istikamettedir, şekkimiz-tereddüdümüz yoktur. Hadis usulü kriterlerince isbat edemesek de…
Madem senin kuşkuların var, o zaman araşıtaracaksın; o ünlü hadis kitaplarının neler olduğunu ve böyle bir hadis olup olmadığının tesbitini yapacaksın… Böylece gidireceksin mevcut kuşkularını…
Hiç yakışık alıyor mu Allah aşkına, İmam Birgivî ismi ile ‘Rasûlullaha iftira değil midir’ sorusunun aynı cümlede isti’mâli?
“Edeb yâhuu”, “el-İnsaf!” demezler mi insana?
İlim, sadece ‘satırlar’dan mı ibarettir?
Asıl ilim ve marifet ‘sadırlar’da değil midir?
Onun için ulemâ-i hakikat, bâtın âlimlerinden / Allah dostlarından bahsederken,“Sudûru’l-ahrâr kubûru’l-esrâr” dememişler midir?
O bakımdan, aman dikkat! “Bilimsellik” adına kantarın topuzunu kaçırmamaya azami gayret! diyorum. Başkaca da aydınlatacak bir kelâm bulamıyorum.