SELAMÜN ALEYKÜM BENİM BİR SORUM VAR: TARİKAT DİYE BİR ŞEY VARMIDIR VE DOĞRUMUDUR 06enes06

*******

Ve aleyküm selam.

Tarikat” diye bir şey vardır, şeriatın bâtınını alakadar eden hususlarda ümmetin mürekkep icmâı ile sabittir, doğrudur, neticede Rasûlullah Efendimize (s.a.v.) istinad eden kutlu bir yoldur.

Avam bir mü’min için dahi böyle bir soru, “akıl denilen bir şey var mıdır” suali kadar abes, ilim, akıl ve mantık dışıdır!

Her şeyin olduğu gibi, şeriatın da bir zâhiri bir de bâtını vardır; tarikat, şeriat-ı Mustafaviyenin bâtınî cihetiyle alakalı hususları mündemiçtir, mü’mine ahlâk-ı hamideyi talim ve tarif ile yaşanmasını telkin ve temin eder.

Tasavvuf hakkında kaleme alınmış sağlam eserlere müracaatla, bunun böyle olduğunu yakinen müşahede edebilirsiniz.

Bir nebze açıklamak gerekirse…

Şeriat; mükellefin, yani akıllı ve ergenlik çağına ermiş her mü’minin inanması gereken inanç esasları (akaid) ile günlük hayatındaki amel / iş ve ibadetleri düzenleyen fıkhî hükümlerin tamamıdır. Din kelimesi yerine de kullanılır. Şeriat kelimesi ülkemizde ne yazık ki politik muhteva kazanmış, kimi çevreler tarafından olumsuz manalar yüklenmiştir.

Tarikat, yol manasına gelen “tarîk” kelimesinin cem’îsidir. Zaman içinde kullanımda müfred-cemi’ farkı ortadan kalkmıştır. Bir mürşid-i kâmil u mükemmil rehberliğinde kalbin manevi hastalıklardan temizlenmesi, nefsin terbiye edilerek bütün ibadet ve amellerin ihlâsla yapılması ve bunun neticesinde Hakk’ın rızasının elde edilmesi için takip edilen usûllerin adıdır. Tarikatın başlıca mevzuu insanın bâtını yani iç alemidir.

Zâhir; bir şeyin görünen, takip edilip ölçülebilen tarafı manalarına gelir. Dinî emir ve yasaklar hususunda fıkıh âlimlerinin “Biz zahire göre hüküm veririz. Bâtını ise ancak Allah bilir” sözü meşhurdur.

Bâtın ise zahirin tam zıddı manada, bir şeyin içi, gizli tarafıdır.

Tasavvuf erbabına göre kâinatta zahir olan, görünen her şeyin bir de bâtını, herkes tarafından görülüp bilinmeyen özü, gizli bir yanı vardır. Mesela insanın zâhiri bedeni iken, bâtını kalbi-ruhu sair letâifi, yani iç âlemidir. Detaylı bilgi için bkz.http://halisece.com/islami-yazilar-ve-makeleler/390-islam-seriat-tarikat-hakikat-marifet.html

Hicrî ikinci bin yılın müceddidi İmam-ı Rabbani (k.s.) hazretlerinin ifadeleriyle, “Şerîatin üç kısmı vardır: İlim, amel ve ihlâs. Bu üçü gerçekleşmeden şerîat tahakkuk etmez. Şerîat ne zaman yaşanırsa, işte o zaman bütün dünyevî ve uhrevî saâdetlerin üzerinde olan Cenâb-ı Hakk’ın rızâsı kazanılmış olur…

Şerîat, bütün dünyevî ve uhrevî saâdetleri temin etmektedir. Şerîatin ötesinde, ihtiyaç duyacağımız başka bir gâye yoktur. Sûfîlerin teksîf olduğu tarîkat ve hakîkat ise, şerîatin hizmetkârlarıdır. Bunlar, şerîatin üçüncü kısmı olan ihlâsı tamamlarlar. O hâlde bunları elde etmekten maksat, şerîati tamamlamaktır, yoksa şerîatin ötesinde başka bir şey (elde etmek) değildir.” [el-Mektûbât, Fazilet Neşriyat, İstanbul, yyy., I, 36]

Go to top