Merhaba hocam. Günümüzde çoğu gıda paketlerinin üzerinde arapça yazı bulunmaktadır. Daha sonra bunları bilinçsiz bir şekilde hiç dikkat etmeden çöplere atıyoruz ya da yerlerde geziyor. İnsanlar bilinçsiz bir şekilde bunları çiğniyorlar. Arapça yazdığı için saygı göstermek lazım değil mi? Yerlre atılması caiz midir hocam ? BİLAL

*******

Merhaba kardeşim;

Her şeyden evvel bir ilim vesilesi (aracı) olduğu için, mutlak mânâda kâğıda ve onda yazılı bulunan mukaddes kitabımız Kur’an’ın harflerine hürmet etmek dinimizin edeplerindendir. O bakımdan, her bir harfe bile saygı göstermeli ve imkân nisbetinde Kur’an’a dair işaretlerin dahi bulunduğu kâğıtlar asla ayak altına ve hürmete münâfî / aykırı yerlere bırakılmamalıdır. Şeâire (mukaddesata) hürmet, kişinin takvâsıyla mütenasiptir. Yani insan, takvâsının derecesi nisbetinde mukaddeslere (kutsala) saygı gösterir ya da göstermez.

Muhammed Haşim Keşmî hazretleri Berekât’ta anlatıyor: İmam-ı Rabbani (k.s.) hazretleri bir gün helâya girdi fakat hemen çıktı; ibrik getirtti, sol elinin tırnağında bir nokta mürekkep kalmış, onu yıkadı, tekrar girdi. Sebebi sorulduğunda, cevaben buyurdular ki:

O nokta Kur’an harflerini yazarken kullanıldı. Tırnağımda o noktayla helâda olmayı edep dışı saydım, rahatsız oldum” buyurdular.

Âdap budur, ihtiyat ve takvânın iktizası budur.

***

Menâkıba dair eserlerde nakledilir: Bir gün bir zat yolda giderken üzerinde 'Lafzatullah: Allah ismi' yazılı kâğıt parçasını yerde bulmuş, hürmetle onu kaldırıp temizlemiş ve bir duvar kovuğuna kaldırmış... Bir gece rüyasında, Allah Teala'nın isminin altında kendi ismini görmüş... Ona, 'Sen Allah'ın ismine hürmet ettiğin için, senin ismine de hürmet olarak oraya O’nun isminin altına yazıldı' denilmiş.

***

Necip ve pâk ecdâdımız Osmanlı’da kâğıda hürmet

1555'te İstanbul'a gelen Avusturya elçisi Ogier Ghiselin de Busbecq "Türkiye'yi Böyle Gördüm" adıyla yayınlanan hatıralarında, Müslüman-Türk milletinin kâğıda olan hürmet ve hassasiyetini ve onlara olan hayranlığını şu cümlelerle anlatır:

“Yolculuğum sırasında Türklerin imâret dedikleri hanlarda kalmıştık. Bir şey dikkatimi çekti. Duvarların deliklerine sokulmuş kağıt parçaları. Bunlara çok rastlamıştım. Bunları bulundukları yerden alarak Türklere gösterip üzerlerinde neler yazdığını sorduğum zaman önemli bir yazı yazılmamış olduğunu anladım. Ancak Türkler suallerime bir cevap vermemişlerdi.

“Daha sonraları,  onlarla daha senli benli olduğum zaman bunun sebebini öğrendim. Türklerin kağıda karşı gösterdikleri saygı, üzerinde Allah’ın adı yazılabilmesinden ileri geliyormuş. Onun için nerede bir kağıt parçası görseler, ayak altında çiğnenmesin kirlenmesin diye yüksek bir yere, bilhassa duvar kovuklarına koyarlarmış…

“Bir defasında, hizmetçilerimden birinin kağıdı pis iş için kullandığını gören kılavuzlarımız öfkeden köpürerek sanki bir cinayet işlemiş gibi durumu bana bildirmişlerdi. Ben de, onların zaten günahkar olduklarını, zira domuz eti yediklerini, bu sebeple meseleyi fazla büyütmemelerini söyledim…”

***

Sonuç: Kur’an harflerinin-işaretlerinin yazılı olduğu kâğıtları yerlere-çöplere, ayak altına atmak İslâm ahlâk ve âdâbına aykırıdır; gekeren dikkat ve ihtimam / saygı-hürmet gösterilmeli, en azından dönüşüm kutusuna bırakılmalıdır. 

Go to top