Bismillahirrahmanirrahim.
Saygi değer hocam, size bir sorum olacak, cevaplarsaniz cok memnun kalirim. Namazda ilk oturusu (yani kaideyi evvel) yapmadan salli barik okumadan ücüncü rekata kalkilsa namaz bozulurmu?.. Tekrar kilinmasi mi gerek, yoksa tilavet secdesi yeterli mi?
Sımdıden tessekkur ederım.saygi vede selamlarimla.. sinem
*******
Ve aleyküm selam.
Sorunuz muğlak olduğu için iki madde halinde biraz genişçe ele alıp açıklamaya çalışalım.
1- Üç veya dört rek’ali farz namazı veya 4 rek’atli müekked bir sünneti kılan kişi, ka’de-i ûlâyı (ilk oturuşu) yapmadan 3’üncü rek’ate kalkacak olursa, namazı bozulmaz; fakat, vacip olan bu ka’deyi terk ettiği için sehiv secdesi gerekir. [İbn Nüceym, el-Bahru’r-Râik, I, 314] Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) umumi manada unutmaktan dolayı herhangi bir uhrevî mes’uliyet oluşmayacağını ifade buyurmuştur. [İbn Mâce, Sünen, Talak, 16] Ka’de-i ûlânın bilerek / kasten terk edilmesi ise, tahrîmen mekruhtur. [İbn Nüceym, a.g.e., I, 314] Sehiv secdesi de yapılmazsa, bu namazı iâde etmeli yani yeniden kılmalıdır; çünkü harama yakın bir fiil işlenmiş demektir.
Ka'de-i ûlâ'nın edası sırasında bazı vâcip ve sünnetler bulunmaktadır. Bilindiği gibi namaz içindeki bir farzın tehirinde / ertelenip geciktirilmesinde, vâciplerin ise terk veya tehirinde sehiv secdesi yapılması lazım gelir.
Ka'de-i ûlâ'ki vâcipler; ka'de-i ûlâ'nın bizzat kendisi, ka'de-i ûlâ'da teşehhüd miktarı oturmak, oturuş müddetince “et-Tehıyyâtü”yü okumak, üç ve dört rekâtlı farz namazlar ile vitir namazında ve öğle namazının ilk sünnetinde “et-Tehıyyâtü”yü okuduktan sonra hemen üçüncü rek’âta kalkmaktır. Sünnetleri ise, erkeklerde sağ ayağı dikmek, sol ayağı yana yatırıp üzerine oturmak, “et-Tehıyyâtü”yü içinden (sessizce) okumak, oturuş sırasında elleri uylukların üzerine koymaktır. Hanefîlerde, yanlış bir uygulamaya sebep olmamak için, cemaat içinde değil de kendi başına kıldığında, zaman zaman “et-Tehıyyâtü”yü okuma esnasında “lâ ilâhe” derken sağ elin şehâdet parmağını kaldırıp “illallah” derken de indirmektir. Şâfiîler bunu devamlı yaparlar.
Binaenaleyh ka'de-i ûlâyı terketmek, ka'de-i ûlâda “et-Tehıyyâtü”yü okumamak, “et-Tehıyyâtü”yü okuduktan sonra üçüncü rek’âta kalkmayarak salavat dualarını okumak, sehiv secdesi yapmayı gerektirir. Hatta Tahiyyât okunduktan sonra, yanılarak “Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed” denilmesi (bir rükün miktarı gecikilmesi) ve İmam-ı Azam Ebû Hanîfe'den (rh.) bir rivayete göre ise bu Tahiyyât’tan sonra bir harf bile ziyade edilmesi sehiv secdelerini gerektirir. İmameyne (rahımehumallah) göre sehiv secdesi gerekmez.
2- İbadetler tevkifidir; yani Allah Teâla nasıl emretmiş, Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) nasıl tatbik etmiş ve öğretmiş ise öylece yerine getirilirler. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.), “Beni nasıl namaz kılarken gördü iseniz öylece kılın” [Buhari, Sahih, Ezan, 18] buyurmuştur. Bu cümleden olarak mesela Âlemlere Rahmet Efendimiz (s.a.v.), ikindi namazının sünneti ile yatsı namazının ilk sünnetini kılarken birinci ve üçüncü rek’atlarında Sübhâneke ve ilk oturuşta da “Salli” ve “Bârik” dualarını okumuştur. Bizim de aynen öyle yapmamız icap eder
Fıkhi açıdan bu mevzu şöyle açıklanabilir:
İkindi ile yatsı namazlarının ilk sünnetleri, sünnet-i gayr-i müekkede olan sünnetlerdendir. Bu nevi sünnet namazların her iki rek’atı müstakil bir namaz itibar edildiği için, ilk oturuşlar da son oturuş mevkiinde / konumunda olur. Bunun için son oturuşta okunan Salli ve Bârik salavâtları / duaları bu namazların ilk oturuşunda da okunur. Aynı şekilde ilk oturuştan kalktıktan sonra başlanacak son iki rek’at da gene müstakil bir namaz durumunda olduğu için, namaza ilk başladığında tekbirden sonra okunan Sübhaneke tesbihi burada da okunur.
Peki bu gayr-i müekked sünnetlerde ka’de-i ûlâ yaplmaz veya sadece Tahiyyat okunup Salli ve Bârik terk edilirse ne olur?
İkindi ve yatsının ilk oturuşlarını unutup 3’üncü rek’ata kalkılırsa, namaza devam edilip bitirince 4 rek’at değil, iki rek’at kılınmış sayılır. Sehiv secdesi iktiza etmez.
İkindi ve yatsı namazlarının ilk teşehhüdünde Tahıyyât’tan sonra Salli ve Bârik dualarını okumak sünnettir. Okumamaktan dolayı sehiv secdesi gerekmez. Sünnet terkedildiği için sevabından mahrum kalınmış olur.
İkindi ve yatsı namazının ilk sünnetleri iki rek’at olarak da kılınabilmektedir. Rasûl-i zîşân Efendimiz (s.a.v.) bazan iki rek’atta bir selâm vererek de kılmıştır. Bu sebeple ikindi namazının ve yatsı namazının ilk sünnetlerinin ilk oturuşlarında Salli-Bârik duaları da okunmaktadır.
Sünen-i Ebû Dâvud’ta rivayet edilen bir hadis-i şerife göre, Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) ikindinin sünnetini dört rek’ât kılar, her iki rek’âtın arasını da selâmla ayırırdı. Yine Hazret-i Âişe (r.anha) validemizin rivayetine göre, “Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) yatsının farzından önce dört rek’ât, farzından sonra da dört rek’ât kılar, sonra yatarlardı.”
Fehr-i Âlem Efendimizin (s.a.v.) ikindi namazının sünnetini sadece iki rek’ât kıldığına dair rivayetler de mevcuttur. Neseî’nin Hz. Ali’den (r.a.) rivayetine göre, “Rasûlullah (s.a.v.) ikindi namazının farzından önce iki rek’ât kılardı.”
Bu hadislere göre, ikindi ve yatsı namazından önce dörder rek’ât kılmak menduptur. Sevabı ve fazileti yüksek bir ibadettir. İmam Muhammed (rh.) ikindiden ve yatsıdan sonra kılınan sünnetlerde iki rek’âtla dört rekât arasında serbest kalmıştır. Yani ikindi namazının sünneti iki rek’ât olarak da kılınabilir. Fakat Hanefî mezhebinin diğer imamları (rahımehumullah) dört kılmayı efdâl görmüşlerdir.