Haccın iki rüknünden biri (farz) olan ziyaret tavafı, neden hac aylarının tamamı içinde yapılmıyor da sadece bayramın birinci-ikinci-üçüncü günü yapılabiliyor, dördüncü günü ise mekruh oluyor? (İsim mahfuz)

 ******* 

Cenab-ı Hak buyuruyor ki:

Sonra kirlerini atsınlar ve adaklarını yerine getirsinler ve o Beyt-i Atîk'ı (Kâbe’yi) tavaf etsinler.” [Hac suresi, 29]

Görüldüğü üzere ayet-i celilede bu tavafın başlangıç ve bitiş müddeti tasrih edilmemiş, bunlar ümmete rahmet ve kolaylık için içtihada bırakılmıştır. Nitekim mezhep imamlarının / müçtehitlerin de bu hususta farklı içtihatları ortaya çıkmıştır.

Her ibadet gibi ziyaret tavafının da hangi vakitten itibaren yapılacağı, yani başlangıç vakti önemlidir. Son vakti içinse bir sınır yoktur, ömrün sonuna kadar herhangi bir vakitte yapılması kâfidir.

Hanefî ve Mâlikîler’e göre ziyaret tavafının vakti, bayramın ilk günü fecr-i sâdıktan (imsaktan) itibaren başlar.

Şâfî ve Hanbelîlere göre ise ziyaret tavafının vakti, Arefe günü gece yarısından itibaren başlar. Ziyaret tavafı ilk vaktinden sonra her zaman yapılabilirse de, İmam-ı Azam Ebû Hanife’ye (rh.) göre bu tavafın kurban kesme günlerinde, yani bayramın ilk gününden üçüncü günü güneş batıncaya kadar yapılması vacip

Mâlikîler’e göre ise zilhiccenin sonuna kadar yapılması vâciptir. Mâzeretsiz olarak daha sonraya bırakılırsa ceza (dem) gerekir.

Şâfî ve Hanbelîler ile İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed’e (rahımehumullah) göre ise, ziyaret tavafının bayramın ilk üç gününde yapılması vâcip değil, sünnettir. Mâzeretsiz olarak daha sonra yapılması mekruh ise de ceza gerekmez.

Her ibadetin eda ve ifasında -vakit itibariyle- sevap bakımından farklılıklar olduğu gibi, tavafta da böyledir. Mesela hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur: “…İnsanlar Namazı ilk vaktinde kılmanın sevabını bilselerdi, bunun için yarışırlardı…” [Bkz. Müslim, Sahih, Salât, 129; Buhârî, Sahih, Ezan, 9, 32] Üstâzünâ Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) hazretleri de, âdeta hadis-i şerifi tavzih sadedinde buyurmuşlardır ki; “Vaktinde kılınan namazda Cemâl-i İlâhi, rızâ-i İlâhi ve mağfiret-i İlahi vardır. Geç kılınan namazda bunlar birer birer zâil olup, sadece mağfiret kalır.” [Ali Erol, Hatıratım, s. 55]  

İşte bunun gibi, ziyaret tavafı da her ne kadar ömür boyu yapılabilirse de, bayramın ilk günü yapılması daha faziletlidir. Bayramın ikinci ve üçüncü günü yapılan tavafın sevabı, ilk günü yapılanın derecesinde değildir. Özürsüz-mazeretsiz olarak bundan sonra, yani bayramın 4. Günü dâhil ömür boyu sürecek bir zaman zarfında yapılacak tavaf ise, mekruhtur; hatta bazılarına göre kurban kesmeyi gerektirir.  

Go to top