Selamun aleyküm
hocam size iki sorum olacaktı
1-baba çocuklarına mal paylaşımı yaparken erkek ve kıza eşit olarak mı vermesi adaletli olur yoksa miras hukukundaki gibi erkeğe iki kıza bir şeklinde vermesi mi adaletli olur?
2-bir de hocam babanın mesela 20 dönüm yeri var.3 erkeğe 5er dönüm verse kıza hiç vermese.kendine kalan 5 dönüm de ben ölünce kızımın olacak dese erkek çocukların bu 5 dönümde hakkı olur mu?
*******
Ve aleyküm selam.
1) “baba çocuklarına mal paylaşımı yaparken erkek ve kıza eşit olarak mı vermesi adaletli olur yoksa miras hukukundaki gibi erkeğe iki kıza bir şeklinde vermesi mi adaletli olur?”
İslâm hukukuna göre, baba (veya herhangi bir kimse) hayatta iken malı üzerinde dilediği gibi tasarruf hakkına sahiptir. Kime, neyi ne kadar isterse verir, verebilir. Buna kimse karışamaz, fıkhen bir engel yoktur. Ancak meseleyi sadece hukuki açıdan değil de ahlâki açıyla birlikte değerlendirdiğimizde, bir babanın çocuklarına yapacağı mal paylaşımı, onun bir hibesi / ikramı / hediyesi olduğu için müsavi olması gerekir. Zira hibede / bağışta / ikramda çocuklara karşı herhangi bir ayrıcalık gözetmeksizin âdil davranmak, eşit muamelede bulunmak icap eder. Çünkü bu bir miras taksimi değildir ki erkeğe iki, kıza bir olarak versin.
Çocukların anne-babaları üzerindeki haklardan birisi de, çocuklar arasında eşit ve âdil davranmaktır. Binaenaleyh ebeveyn evlatlarına karşı eşit ve âdil davranmalıdırlar. Anne-babalar aile içerisinde bütün çocuklarına kız-erkek, büyük-küçük farkı gözetmeksizin eşit muamele etmelidir. Bu eşitlik çocuklar için alınıp satılan maddî şeylerden, hibe edilen mallardan tutun da, bir öpücüğe varıncaya kadar her türlü ilgi ve ikramda da gözetilmesi gerekir. Maalesef günümüzde bazı anne-babalar çocuklarına karşı gerek sevgi ve ilgide gerekse onlara aldıkları maddî şeylerde, verdikleri ikramlarda-bağışlarda eşit davranamamaktadırlar. Bilhassa erkek çocukların daha fazla sevilmesi ve kız çocuklarının hor görülmesi ülkemizde yaygın ve yanlış bir davranıştır. Bu yanlış davranışın sonucu olarak da çocuklar birbirine karşı haset ve kin beslemekte ve böylece aralarındaki sevgi ve saygı da ortadan kalkmaktadır. Hâlbuki İslâm dini çocuklar arasında adaletli ve eşit davranmayı emretmektedir. Numan bin Beşir'den (r.a.) rivayet edildiğine göre o şöyle anlatmaktadır:
"Babam bana malından bir şeyler hibe etmişti. Annem Amra Bintu Ravaha (r.anha),'Bu hibeye Rasûlullah’ı (s.a.v) şahit kılmazsan kabul etmiyoruz.' dedi. Bunun üzerine bana yaptığı hibeye şahit kılmak için babam beni de alarak Rasûlullah’a (s.a.v.) gittik. Durumu öğrenen Nebî sallallahu aleyhi vesellem babama, 'Başka çocukların da var mı?' diye sordu. ‘Evet’ cevabı üzerine 'Aynı şekilde bütün çocuklarına hibede bulundun mu?' dedi. Babam ‘hayır’ deyince Rasûl-i Ekrem (s.a.v.), 'Allah'tan korkun, çocuklarınız hususunda âdil olun.' buyurdu. Babam oradan ayrıldı ve hibeden vazgeçti." [Müslim, Sahih, Hibât, 13]
Bu hadise ve hadisten de açıkça anlaşıldığı üzere, çocuklar arasında eşit ve âdil davranmak çocukların ebeveyni üzerindeki haklarındandır. Bazı İslâm âlimleri çocuklar arasında eşit davranmak sadece maddi hususlarda değil, öpücüğe varıncaya kadar her şeyde şarttır demişlerdir. Nitekim Hz. Enes’ten (r.a.) rivayet edildiğine göre;
"Bir adam Nebî sallallahu aleyhi vesellemin yanında otururken oğlunun biri gelir. Adam çocuğunu öper ve dizinin üstüne oturtur. Az sonra kızı gelir. Adamcağız onu öpmeksizin önüne oturtur. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.);
'Böyle yaparak aralarında eşit davranıyor musun?' diyerek onu kınar. [Canan, İbrahim, Peygamberimizin Sünnetinde Terbiye, Tuğra Neş. İst. Yyy., s.175]
Yine başka bir hadiste Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Allah, öpücüğe varıncaya kadar her hususta çocuklar arasında adaletli davranmanızı sever." [Münâvî, Feyzu’l-Kadir, 2, 297]
Anne-babaların bu hususlarda azami dikkati göstermeleri ve çocukları arasında eşit ve âdil davranmaları gerekir. Zira şunu asla unutmamalıyız ki, bizler bu dünyada yaptıklarımızdan dolayı bir gün Allah'ın huzurunda hesap vereceğiz.
Hâsılı, çocuklarımıza dünyada yaptığımız iyilik, hibe-hediye ve ikramlardaki eşitlik ve adâılet ölçüsünü, vefatımızdan sonraki miras taksimiyle karıştırmamalıyız. O ayrı, bu ayrıdır.
2) “…Babanın mesela 20 dönüm yeri var. 3 erkeğe 5’er dönüm verse, kıza hiç vermese. Kendine kalan 5 dönüm de ben ölünce kızımın olacak dese, erkek çocukların bu 5 dönümde hakkı olur mu?”
İkinci sorunuz da ilk soruyla ilintili… Evet, şer’î hukuk bakımından bir baba, malik olduğu malında dilediği gibi tasarruf edebilir. Fakat zaman zaman hatırlattığımız gibi İslâm sadece kuru bir hukuk sisteminden ibaret değildir. Bunun ahlâkî ayağı da vardır. Hukuk nizamıyla ahlâki düsturlar birlikte yürümezse, adâleti sıhhatli bir şekilde tesis ve temin etmek mümkün olmaz. Kız ve erkek ayırt etmeksizin bütün evlatlarına eşit ve âdil davranması gerekirdi. Öncelikle bunu belirtelim, sonra da sorunuzun ikinci kısmına geçeriz.
Baba öldükten sonra artık malı üzerinde tasarruf hakkı ve selahiyeti kalmamıştır. Bu itibarla bakiye 5 dönüm yer, bütün mirasçılar arasında miras hukukunun gösterdiği kıstaslar çerçeveesinde taksim edilir. Eğer ölen babanın bu ‘asabe’lerden, yani 3 erkek ve bir kızdan başka mirasçısı yoksa;
3 erkek evlattan her biri, 2/7
1 kız da, 1/7
olarak o yerden (arsa, tarla v.s.) pay alırlar.
Ancak baba, ölmeden evve kalan 5 dönümü de kıza verirse, o da onun hakkıdır. Böylece baba da çocuklarına eşit ve âdil davranmış olur.