s.a. hocam peygamber efendimiz hangi tür suları sevrdi, tatlı ve meyveler hakkında hadisleri, onları nasıl yediğiyle ilgili sünnetleri nasıldı, bilgi verebilir misiniz? m. hamza çamyayla - izmir
*******
Ve aleyküm selam kardeşim;
Dilerseniz sorularınızı 2 başlık halinde ele alıp cevaplamaya çalışalım.
(1) Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) İçecekleri
Asr-ı Saadet döneminin meşrubat çeşitleri; bal şerbeti, hurma ve kuru üzüm şırası ve süt gibi içeceklerden oluşmakta idi. Düğün ziyafetlerinde ise, genellikle "hurma şerbeti" ikram edilirdi. Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) içecekleri arasında "süt"ün önemli bir yeri vardır. Bazen süte soğuk su karıştırarak içtikleri de olurdu. Özellikle sıcak havalarda, şayet temini mümkünse, bir miktar soğuk su ilave etmek suretiyle sütü serinletirlerdi. İçtikleri suyun kalitesine titizlikle dikkat etmişler; çok mecbur kalmadıkça, rastgele her suyu içmemişlerdir. Hz. Âişe (r.anha); "Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) için Medine'ye iki günlük mesafedeki ‘Buyûtü’s-Sükyâ’ denilen pınardan tatlı su getirilirdi." buyururlar.
- Peygamber Efendimiz (s.a.v.), içme suyunun tatlı oluşunun yanında, onun, "dinlenmiş, gecelemiş" olmasına da itina gösterirlerdi. İlgili kaynaklarda yer-yer, "testide dinlenmiş su"dan bahsedilmektedir.
- Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) suyu, dinlene-dinlene, yudum-yudum içerlerdi. Bu dinleniş, çoğu zaman üç soluk, bazen de iki nefes alma şeklinde olurdu. "Dinlene dinlene içmek; hem hazmı kolaylaştırır, hem susuzluğu çabuk keser, hem de daha sıhhidir." buyurarak bu tarzda içmenin, insan sağlığı bakımından önemine de işaret etmişlerdir.
- İbn Abbas (r.anhuma) şöyle anlatmaktadır: "Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.), su kırbalarının ağızlarını kıvırıp veya testiyi başımıza dikip su içmekten bizi men etmişti. Peygamberimiz'in (s.a.v.) bu ikazından sonraki bir zamanda, adamcağızın birisi, geceleyin kalktığı gibi testiyi başına diker. Testinin içinden bir de ne çıksın: Yılan!"
(2) Rasûlullah’ın (s.a.v.) sevdiği meyveler ve yeme usûlleri / âdâbı
Tirmizî'nin (rh.) Şemâil'de kaydettiği rivayetlerden, Rasûlullah Efendimiz'in (s.a.v.), kavun-karpuz ve salatalık yediklerini ve bunları sevdiklerini öğreniyoruz. Üzüm, ayva, acur ve kezâ erâk denilen misvak ağacının kebâs adı verilen meyvesi de Fahr-i Âlem Efendimizin (s.a.v.) yediği diğer meyveler arasında bulunmaktadır.
Rasûl-i Ekrem'in (s.a.v.) yediği meyvelerle ilgili bilgiler, hep birer ‘hâtıra’ üslûbu içerisinde ve münâsebet düştükçe anlatılmıştır. Nitekim Efendimiz'in (s.a.v.) vefatı sırasında onüç yaşlarında olan İbn Abbâs (r.anhuma, v. 68/687); "Rasûlullah Efendimiz üzüm'ü, salkımından tutup ağızları ile sıyırarak yerlerdi" diye anlatır. [en-Nihâye fî Ğarîbi’l-Hadîs, 2, 23; Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, 2, 114 (Taberânî'den naklen); Aliyyü’l-Kaarî, Cemu’l-Vesâil fî Şerhi’ş-Şemâil, s. 287]
Diğer taraftan, Aşere-i Mübeşşere’den / Cennet’le müjdelenmiş on sahabîden birisi olan Hz. Talha (r.anhum, v. 36/656), ayva ile ilgili bir hâtırasını anlatarak şöyle der:
“Bir gün Rasûlullah Efendimiz'in (s.a.v.) ziyaretlerine gitmiştim. Huzurlarına girdiğimde elinde bir ayva bulunuyordu. Bana : "Yâ Talha, buyur ye. Zîrâ ayva, kalbi takviye eder, gönlü hoş tutar" buyurdular. [İbn Mâce, 2, 1118, Hadis no: 3369; el-Câmiu’s-Sağîr, 2, 96. (Burada, ayva ile ilgili üç ayrı rivayet kaydedilmiştir)]
Rasûl-i zîşân (s.a.v.), alınan gıdaların sıhhati bozmamasına çok dikkat ederdi. Vücûdun ısı dengesi, sıhhatin ayarıdır. Vücut hararetinin; normalin altına düşmesi de, üstüne çıkması da, sıhhat ayarının bozuk olduğunu gösterir. Bu dengenin bozulması, bir bakıma, ölçüsüz beslenmenin de sonucudur.
Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) meyveyi, vücûdun hararetini dengelemek için, yemek esnasında veya yemek sonrasında yemişlerdir. Kalorisi yüksek, hararet veren bir yemek yediklerinde, mümkün olduğu ölçüde, yemeğin üstüne, hararet düşürücü bir meyve yemeyi uygun görmüşlerdir. Kendilerinin bu umdelerini / prensiplerini aksettiren bir kaç vesikayı aşağıda naklediyoruz:
- Hz. Âişe (r.anhâ) validemizin anlattığına göre; Rasûl-i Ekrem ve Nebiyy-i Muhterem Efendimiz (s.a.v.), kavun-karpuzla hurmayı birlikte yer ve şöyle buyururlardı: "Bunun hararetini bunun serinliği ile bunun soğukluğunu da bunun sıcaklığı ile kırarız, dengeleriz". [Ebû Dâvud, Sünen, 3, 495, Hadis no: 3836]
- Enes b. Mâlik (r.a.) anlatıyor: Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.), hurmayı karpuzla birlikte yerlerdi. Karpuz, O'nun en çok sevdiği bir meyve idi. [Aliyyü’l-Karî,a.g.e., s. 285 (Ebû Nuaym'in Kitâbü’t-Tıbb'ından naklen)]
- Yine bir başka sahâbî Abdullah b. Ca'fer (r.a.), Nebî sallallahu aleyhi vesellemin şahsındaki bir müşâhadesini şöyle anlatır: "Ben, Peygamber Efendimiz'i elinde salatalık ve hurma ile bir lokma ondan bir lokma diğerinden yerken gördüm". [Aliyyü’l-Karî,a.g.e., s. 285 (Ebû Nuaym'in Kitâbü’t-Tıbb'ından naklen); Daha geniş bilgi için bkz. Peygamberimiz'in Şemâili, Prof. Dr. Ali Yardım, s. 247-250]