Selamün aleyküm, hocam bir sorum olacaktı, lâ havle velâ kuvvete illâ billâhilaliyyilazîm duasının hatmi var mıdır, varsa kaç adet okunması gerekir? Tşk ederim, Allaha emanet olun. Elif Gonca Akgül – Facebook
*******
Ve aleyküm selam.
Kıymetli kardeşim; bir okuyucumuzun daha önce sorduğu birkaç sorudan biri de Havqale yani “Lâ havle velâ quvvete illâ billâhi’l-aliyyil-azıym” ile alakalı idi. Mevzuu bahs cevabî yazının o kısmını aşağıya aynen kopyalıyorum. Bilgi ve ilginize…
“Tarîk-ı Çeştiyye evliyâsından Ferîdüddîn Genc-i Şeker -veya Şekergenç- (k.s. D. 569 / 1174 – V. 664 / 1265) hazretleri, gene Çeştiyye büyüklerinden Hâce Muînüddîn'den (k.s. 531 / 1136 - 634 / 1236) naklediyor, diyor ki: "Her sene gökten yere 320 bin belâ iner (kazâ-kader anlamında). Bunların hepsi de Safer ayının Son Çarşamba'sında vâki olur".
Yani Safer ayının Son Çarşamba’sının gece ve gündüzünde (24 saat içerisinde) semadan yeryüzüne 320 bin bela inmekte... Bu bela ve musibetler, sene içine yayılmaktadır. Bir dahaki safer ayına kadar bu 320 bin beladan birinin isabet etmesinden korunmak için, o günün gece veya gündüzünde tarif edilen namazın kılınması tavsiye olunuyor. Rivayetlerde, bu namazı / namazları kılanların, bir dahaki sene aynı güne kadar kaza ve belalardan korunacağı beyan ediliyor.
Diğer taraftan “Lâ havle velâ quvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azıym” demenin sevabı, faydası, tesiri ise zaten müsellemdir. Sadece bu günlere de mahsus değil, ne zaman insanın başı derde girse, sıkışsa, okuduğunda mutlaka rahatlar... "Havqale"nin yani bu güzel duânın-ilticânın hatim adedi de, 1111'dir. Çok sıkıntılı zamanlarda okunması tavsiye edilmiştir, ihmâl etmemek lâzımdır. Hatim usûlüne uygun şekilde okunursa, mutlaka neticesi görülür.
Bu mevzudaki hadislere geçmezden evvel şunu hatırlatmakta fayda mülahaza ediyorum:
Bu nevi ibadetlerle alakalı başka rivayetler de elbette mevcuttur. Yapabilen için nafile ibadetlerde sınır yoktur. Ancak bize söylenen, tavsiye edilenler, bunun bir nevi hulâsası, özü / özetidir. Normal olarak yapılabilecek olan miktardır. Yapabilene de kâfidir. Reçeteye uymak daima hastanın yararınadır. Tıb alanında ilaç çok olabilir. Ama hasta, kendi doktorunun yazdıklarına riayet ederse, daha doğru daha isabetli davranmış olur.
Havqale, yani “Lâ havle ve lâ quvvete illa bi'l-ilâhî'l-alîyyi'l-azîm (Mânâsı: Günahlardan korunmak için kuvvet de, ibadet ve tâat için güç de, ancak çok âlî / yüce ve pek azıym / çok büyük olan Allah’ın yardım ve lûtfu iledir) cümlesinin faziletine dair bazı hadisler:
1) Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor ki; “Lâ havle ve lâ quvvete illa billâh” sözünü çok tekrar edin.” [Tirmizî, Sünen, Deavât, 141, Hadis no: 3596]
2) Ebu Zerr (r.a.) anlatıyor: “Rasûlullah (s.a.v.) bana, “Sana Cennet hazinelerinden bir hazineyi haber vereyim mi?” buyurdular. “Evet, yâ Rasûlallah!” dedim. ‘Lâ havle ve lâ quvvete illa billâh’ de!” buyurdular.” [Ahmed bin Hanbel, Müsned, Hadis no: 21472, 8/94]
3) Kezâ, “Lâ havle ve lâ quvvete illâ billâh” okumanın 99 derde deva olacağı ve en azından hüzün ve kederi gidereceği bildirilmiştir. Bu husutaki tavsiyelerde, günde 100’den aşağı yapmamak evlâdır; çünkü her gün yüz defa okuyan kimsenin, kat'iyyen fakirlik yüzü görmeyeceği de beyan buyrulmuştur.
4) Mâlikü’l-Eşcaî (r.a.), Rasûlullah’a (s.a.v.) gelerek;
- "Ey Allah'ın Rasûlü! Oğlum Avf müşriklere esir düştü" dedi. Rasûl-i Ekrem (s.a.v) de,
- "Ona haber gönder ve benim kendisine ‘Lâ havle velâ quvvete illâ billah" sözlerini çok tekrar etmesini emrettiğimi söyle" buyurdular.
Mâlik (r.a.) bunu oğlu Avf'a (r.a.) iletti. Bunun üzerine Avf bu sözleri devamlı olarak tekrarlamaya başladı. Müşrikler onu deriden yapılmış iplerle bağlamışlardı. "Lâ havle velâ quvvete illâ billah" sözlerini söylemeye devam ettiğinde bu ipler kendiliğinden çözülüverdi. Avf dışarı çıktı ve orada bir devenin durmakta olduğunu gördü. Devenin üzerinde eyeri de vardı. Avf ona bindi ve sonra da civarda bulunan bir deve sürüsünü de önüne katarak evine geldi. Avf kapıda anne-babasına seslendi. Babası,
- "Kâbe'nin Rabb'ine yemin ederim ki bu Avf'ın sesidir" dedi. Avf'ın babası ile hizmetçileri kapıya koştular. Avf dönmüş ve evin önündeki boşluk da develerle dolmuştu.
Avf olup bitenleri babasına anlattı. Babası da koşup bunları Rasûl-i zîşâna (s.a.v.) haber verdi. Rasûlullah (s.a.v.),
- "O develer artık sizindir; istediğiniz gibi kullanabilirsiniz" buyurdular.
Bu hadise üzerine, "Kim Allah'tan korkarsa, (Allah da) onun için (sıkıntıdan kurtulacağı) bir çıkış yolu ihsan eder ve ona ummadığı yerden rızık verir. Kim Allah'a tevekkül ederse (ona güvenir ve dayanırsa) Allah ona kâfidir" [Talâk suresi, 2-3] mealindeki âyet-i kerimeler nâzil oldu.” [et-Terğib ve’t-Terhib, 3, 105 (Âdem b. Ebî İyas, Tefsir'inde Muhammed b. İshak'tan rivayet etmiş); İbn Kesîr, Tefsir 4, 380 (İbn Ebi Hâtim de Muhammed b. İshak'tan benzer şekilde rivayet etmiştir)] Bkz. http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/1204-safer-ayi-hakkinda.html