es-Selamu aleykum hocam..nasılsınız?Hocam hadis-i şeriftede geçtiği üzere:"Kim keleri ilk darbede öldürürse ona yüz sevap yazılır. İkinci vuruşta öldürürse daha az kazanır. Üçüncü vuruşta ise bundan da az sevap kazanır." (Müslim, Selam 147 (2240); Metin Müslim'den alınmadır. Ebu davud, Edeb 175, (5263, 5264); Tirmizî, Ahkâm 1, (1482). Bazı Tirmizî tertibinde Sayd bölümünde 13. babta.)
Ahmed b. Hanbel'in Hz. Aişe'den rivayet ettiği bir hadis-i şerifte şöyle deniliyor. "Hz. Aişe'nin evinde dayalı bir süngü vardı. Bu kendisine soruldu da şunları söyledi:
"Biz onunla kertenkele öldürürüz. Çünkü Peygamber (s.a.) haber verdi ki: İbrahim (a.s.) ateşe atıldığı vakit yeryüzündeki bütün hayvanlar onu söndürmeye çalışmış, yalnız kertenkele buna katılmamıştır. Çünkü o ateşi üfürmüştür. Bu sebepten Peygamber (s.a.) onun öldürülmesini emir buyurmuştur."[402]
Yine Hz. Aişe'den rivayet edildiğine göre Beyt-i Makdis (Kudüs) yandığı vakit kertenkeleler ateşi üfürmüşlerdir.[403]
Hayvanlara merhamet etmekle beraber zararlı olan bellibaşlı hayvanları öldürmek caizdir diye bilmekteyiz..Peygamber efendimiz zamanındaki Keler (Fasıkcık) diye tabir edilen hayvan günümüzde yaşayan Kertenkele benzeri bir hayvan mıdır?Belli başlı bir kesim yukarıdaki hadisin mevzu olduğunu söylemekle beraber hiçbir canlının öldürülmesi caiz değil der ve kabul etmez..Bu konuyu tam olarak ifade edebilirseniz sevinirim Hocam..Selam ve dua ile..Allah razı olsun..
*******
Ve aleyküm selam.
Öncelikle hemen her zaman olduğu gibi, gene hatırlatmakta yarar var; biz mukallit Müslümanlar, nasslardan okuyup kasır aklımızla-mantığımızla anladığımızı sandığımız hükümlerle hareket edemeyiz, amelde bulunamayız. O bakımdan bu mevzuda, söz konusu meselede ulemanın söylediklerine kulak vermemiz; avlanıp avlanamayacağına, öldürülüp öldürülemeyeceğine, etinin yenip yenmeyeceğine dair onların içtihatlarını dikkate almamız gerekir. Tabii bu noktada da mensubu bulunduğumuz mezhebin hükümlerine uymamız icap etmektedir. Mesela;
Hanefîlere (rahımehumullah) göre, keler-kertenkele haramdır, eti yenmez.
İmam Şâfiî, İmam Mâlik, İmam Ahmed, İmam Leys, İbn Münzir (rahımehumullah) ve bu kanaatte olan ilim adamlarına göre keler, kertenkele helâldir eti yenir.
Rasûlüllah Efendimiz (s.a.v.) bazı şeyleri mubah kıldığı halde kendisi o şeylerden yememiştir. Bu da O'nun nübüvvet mertebesiyle alakalı bir husustur. Nitekim Tebuk seferine çıktığında Semûd Kavminin helak edildiği topraklardan geçerken oradaki sudan içmemiş ve içilmesini de pek uygun görmemiştir. Bu, putperest zâlim bir kavmin ne kadar tiksindirici ve üzücü olduğuna bir işaret sayılır. Âdaba uygun olan onun yaptıklarına / sünnetine tâbi olmaktır.
Bize düşen, kendi mezhebimizin hükmüne / hükümlerine uymaktır.
Ayrıca unutmamak lazımdır ki; keler-kertenkele vb. hayvanları yemenin bazı mezheplere göre caiz olması, çok fakir olup çölde, dağda yaşayan ve normal şartlarda başka türlü temiz et bulamayan ya da bişekilde bunu yemeğe mecbur kalan Hanefî Müslümanlar bakımından da bir dayanaktır, bir çıkış yoludur. Binaenaleyh hayata tutunmak için, tiksinmedikleri takdirde zarureten yiyebilirler.
Sırtlan, sansar, tilki, arap tavşanı (yabânî fare) benzeri hayvanlar da yine Hanefîlere göre haramdır yenmez. Şâfiîlere göre mubahtır, yenir.
Kertenkele ve sırtlan Hanbelîlere göre de mubahtır, yenilir.
***
Gelelim sorunuzun 'ana tema’sına…
Filasıl muzır olmayan / zarar vermeyen hiç bir canlı öldürülmez / öldürülemez. Öldürülmesi caiz olanlar ise, zararlı olan ve bu zararından başka türlü kurtulma imkânı olmayan hayvanlardır.
Kelerin bir vuruşta öldürülmesinin sevap olması, eziyet vermeden ölmesini sağlamak içindir. Yoksa her görülen kertenkeleyi öldürmek caiz olmadığı gibi, öldürmenin kendisi de bizatihî sevap olmaz. Eziyet vermeden zararından kurtulmanın yollarını aramak gerekir. Ancak öldürmekten başka çare yoksa, bir vuruşta öldürmek gerekir ki, hayvan eziyet çekmesin.
Sizin de mesajınızda naklettiğiniz üzere Ebu Hüreyre (r.a.) şöyle anlatıyor:
"Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: "Kim keleri ilk darbede öldürürse ona yüz sevap yazılır. İkinci vuruşta öldürürse daha az kazanır. Üçüncü vuruşta ise bundan da az sevap kazanır." [Müslim, Sahih, Selâm, 147, Hadis no: 2240]
Hadis-i şerifin metninde geçen ‘vezeğa’ kelimesi, Ahmed Karahisarî merhumun Ahterî-i Kebîr’inde keler olarak açıklanır. Keler, bir nevi kertenkeledir. Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) ‘fuveysika’ diye tavsif ederek, onu da insanlara eziyet veren haşerâta dahil etmiştir.
‘Fuveysika’, fasıkcık demektir. Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) haşerâtın ekserisinden ayrı olarak buna da fâsık deyip kötülük eden zarar verenler sınıfına dahil etmiştir. Âlimler, kelerin bu grupta olduğunda görüş birliğindedir.
Bir vuruşta öldürülmesinden maksad eziyet verilmemesi içindir. Zîra hayvan ikinci darbeyi almadan yaralı olarak kaçabilir… Bu da bir canlının eziyet görmesine sebep olur. Buna göre insanlara zarar vermeyen hayvanları öldürmek caiz olmaz.
Mevzu ile ilgili detaylı bilgi için ayrıca bkz.
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/1787-yilan-oldurmek.html
http://halisece.com/islami-makaleler/234-karinca-oldurmek-ve-qkarinca-duasiq.html