Selamün aleyküm osmanlı yayınevi 1.cilt 151. Sayfada kıyam rüku ve secde kulun alemi ervaha döndügüne işaret [olduğu gibi aynı zamanda kulun] gayb [âlemindeki] meskene döndüğüne işarettir; ondan geldigi gibi... İnsanın bu âleme taallluku [bu âleme gelmesi), ilk önce nebatat sonra hayvaniyyet ve daha sonra insanlıkla olmuştur, denilmektedir. Hocam yaratılışın önce bitki, sonra hayvan, daha sonra insan şeklinde gelmesi hakkında geçen hükmü açıklayabilir misiniz? Teşekkür ederim. (İsmi mahfuz bir okuyucu)
*******
Ve aleyküm selâm.
Osmanlı Yayınevi’nin neşrettiği hangi kitabın 1. cilt 151. sayfası? Kitabın ismini yazmayı unutmuşsunuz. Onu belirtirseniz iyi olur.
Fakat sorunun cevabı için çok da önemli değil. Çünkü zikri geçen bilgiler doğrudur, yaratılış sırası öyledir. Bunun hakkında ne gibi “bir hüküm açıklaması” olabilir ki? Hâlik-ı zû’l-Celâl öyle takdir ve tasnif etmiş; murâd-ı İlahi, meşiyyet-i Rabbanî o yönde tecellî etmiştir.
Önce câmidat, yani katı toprak maddesinin tekevvünü/oluşumu bahis mevzuudur. Yani hayatın varlığı ve devamı için sırasıyla evvela câmidat (donuk/cansız varlıklar), ardından nebâtât / bitkiler, sonra hayvanat / canlılar yaratılmıştır. [Bkz. İbn Arabî, Fususu’l-Hikem, On birinci Vasl, Hilkat-i Âdem]
Bunlar yaratılmadan insan hayatı olamazdı… Bu yaratılış safhalarının zamanı hususunda ise miyarlarca yıl ifade ediliyor ama, ‘Allâhu a’lemü bi’s-savâbi (en doğrusunu Allah bilir)’ demekten öte söyleyebileceğimiz bir şey olamaz elbette… Ayrıca burada ifade etmek istediğimiz husus, üzerinde durduğumuz önemli nokta da o değil, yaratılış merhalelerinin sıralamasıdır.
Velhasıl; önce cansız varlıklar yaratılmış, sonra hayata uygun olarak hava, su, toprak, ateş gibi şeyler yaratılmıştır. Hayat için zemin hazır olunca da, hayat yaratılmıştır. Biraz önce de belirttiğimiz üzere ilk canlı olarak bitkiler, sonra hayvanat, sonra (canlılardan cinler ve en sonunda da) insan yaratılmıştır.
***
Sorunuzun cevabını böylece özetledikten sonra mevzuyu biraz açacak olursak şunları söyleyebiliriz:
Malumunuz, ilk yaratılan Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) nûrudur. Bu nûrdan diğer varlıklar yaratılmış ve en sonunda da insan yaratılmıştır.
Dünya ve içindekilerin yaratılması mevzuunda Fahr-i Âlem Efendimiz (s.a.v.) şu sırlamayı bildirmektedir:
“Toprak, dağlar, ağaçlar, hayvanlar, mekruhlar, nur ve Hz. Adem (a.s.)” [Müslim, Sahih, Sıfatü'l-Kıyâme, 27, Hadis no: 2789]
Hadiste geçen “mekruhlar”dan maksat, zahire göre ‘şer (kötülükler)’dir. Bir kısım âlimler ise buna ‘madenler’ demişlerdir.
Dikkat edersek, eşyanın yaratılışında mantıkî bir sıralama vardır: Ard arda toprak, dağlar, bitkiler, hayvanlar ve en son olarak insan yaratılmıştır. Burada asıl hedefin, yani kâinatı yaratmaktan maksadın insan olduğu görülmektedir. Zira, bir meyve ağacı meyvesi için dikilir. Meyve ise, ağacın en son mahsulüdür. Çekirdek, filiz, fidan, ağaç, yaprak, çiçek safhalarından geçtikten sonra meyveye ulaşılır.
Âyet-i kerimedeki ‘arzın / yeryüzünün insanlar için bir beşik kılınması’ [Bkz. Tâ-hâ suresi, 53] teşbihini (benzetmesini) bu hadis-i şerifin açıkladığını söyleyebiliriz. Çünkü beşik, bebek için önceden onun gelişimine-büyümesine uygun şekilde hazırlanır.
Dağların yaratılması ağaç ve bitkilere zemin hazırlamıştır. Bitkiler hayvanların yaratılmasına, bitki ve hayvanların varlığı insanların gelmesine zemin hazırlamıştır. İnsan hayatı bunların varlığına bağlıdır.
Bazı âlimler, “Allah'ın her şeyi bir anda yaratabilecek güçte olmasına rağmen kademeli olarak yaratmış olması, mahlukatına itinalı ve sağlam adım atma dersini vermek içindir.” diye yorumlamışlardır. [Bkz. Prof. Dr. İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, 6, 383]