Muhterem hocam selamun aleyküm. Fıkıhta, Aile hukukunda veya Hadislerde evli çiftlerin birbirlerine isimleriyle hitap edip edemiyeceği konusunda sizden ikna edici açıklama bekleniyor. Bunun yanında eşi kendisine ismi ile hitap etmesini istiyorsa edebilir mi Muhabbetlerimle… (İsim mahfuz)

*******

Ve aleyküm selam muhterem hocam;

İslâm’da erkeğin hanımını ismiyle çağırmasında bir mahzur yoktur. Dinimiz bu hususta yasaklayıcı bir hüküm koymamıştır. Kaldı ki hadis-i şeriflerde Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.), hanımlarına isim ve künyeleriyle (Yâ Aîşe, Yâ Humeyrâ, Yâ Ümme Abdallah gibi) hitap ettikleri açıktır. Ancak onlar Efendimize (s.a.v.) “Yâ Nebiyyallah, Yâ Rasûlallah” diyerek sıfatlarıyla-ünvanlarıyla hitap ediyorlardı, isimleriyle değil.

Mevzumuzla dolaylı yönden ilgili hoş bir anekdot şöyledir:  

Hz. Âişe (r.anha) validemiz, hassas bir mizâca sahip bulunduğundan, insanlık icabı zaman-zaman sinirlenir ve kızardı. Kızdığında bunu Ra­sû­lul­lah Efendimize (s.a.v.) olan hitap tarzıyla ortaya koyardı. Bir defasında Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.),

“- Ey Âişe, senin kızdığın ve memnun olduğun zamanları ben bilirim.” buyurdu. Hz. Âişe (r.anh),

“- Nasıl biliyorsun, yâ Ra­sû­lal­lah?” diye sordu. Fahr-i Kâinat (s.a.v.),

“- Memnun olduğun zaman ‘Muhammed’in Rabb’ine’ diye ye­min ediyorsun. Kızdığın zaman ise ‘İbrahim’in Rabb’i hakkı için’ diyorsun!” buyurdu. Hz. Âişe validemiz, Âlemlere Rahmet Efendimizi sevindiren ve ona olan saygısını-sevgisini ifade eden şu mukabelede bulundu:

Evet, yâ Ra­sû­lal­lah, vallâhi öyledir. Fakat ben sinirli olduğum zamanlarda sadece sizin isminizi dilimden bırakırım, sevginiz ise daima gönlümde ya­şar.” [Bkz. Müslim, Sahih, Fezâilü’s-Sahâbe, 13]

***

Bazı fıkıh ve âdapla alakalı eserlerde, kadının kocasını ismen çağırmasının mekruh olacağı ifade edilmiştir. Nitekim İbn Âbidîn (rh.), Dürrü’l-Muhtâr’da bu hususta şunları söylemiştir: Anne-babayı ve kadının kocasını, isimleriyle çağırması tahrîmen mekruhtur, küçük günahtır. Tâzimle, saygı ifade eden kelimelerle ve yanına giderek çağırmaları lâzımdır. Uzaktan, yüksek sesle çağırmamalıdır.”

Hanımın beyine karşı saygılı davranması bakımından, onun yüzüne karşı "Beyefendi" vb. kelimeler kullanması… Gıyabında, “Bizim Beyefendi” ya da en azından ismiyle birlikte, yerine göre mesela  “Mehmet Bey” gibi sıfatlarla zikretmesi… Veya mesleğiyle ilgili “Bizim hocaefendi, bizim doktor-doktorum…” benzeri bir ünvanı yahut onun sevdiği bir sıfatıyla-lakabıyla anması, hitap etmesi daha münasip ve daha güzel olur. Mesela “Beyim, aslanım, yiğidim, hayatım gibi… Tabii erkek hangisinden hoşlanıyorsa kadın onu söylemeli, onu istemediği isim veya sıfatla-ünvanla çağırmamalı. Aynı şekilde erkek de hanımına, onun hoşlanacağı şekilde hitap etmeli… Mesela yerine göre; hayatım, güzelim, bitanem, şekerim, tatlım gibi şeyler söylemesi uygun olur.

Bey’in de hanımına karşı, “Hanımefendi” veya ismiyle birlikte mesela “Hoca hanım, Ayşe hanım, Fatma hanım” diye hitap etmesi, gıyabında da “Bizim hanım, evin reisi, içişleri bakanı” gibi, içinde saygı ve sevgi barındıran sözlerle anması muvafık olur. Hanzale b. Hızyem (r.a.) şöyle anlatıyor: “İnsana, isimlerinin ve künyelerinin en sevimli olanıyla hitap etmek, Nebî sallallahu aleyhi vesellemin hoşuna giderdi.” [Buharî, Edebü’l-Müfred, 2, 176, H. no: 360]

Hz. Âişe (r.anha) validemizden rivayet edildiğine göre, o da şöyle demiştir:

“- Nebî sallallahu aleyhi veselleme varıp dedim ki; Yâ Rasûlallah! Hanımlarına künye verdin, (arkadaşlarımın künyesi var, benim çocuğum olmadığından benim künyem yok) bana da künye ver. Bunun üzerine;

“- Kız kardeşin (Esmâ’nın) oğlu Abdullah (İbn Zübeyr) ile künyelen (yani senin künyen de ‘Ümmü Abdullah: Abdullah’ın annesi’ olsun)” buyurdu. [Buharî, Edebü’l-Müfred, 2, 208, H. no: 850]

Bir kimseye birden çok isim vermek ve birkaç künye-ünvan takmak Araplarda âdet olduğundan, haliyle bunlar içinde sevilen ve sevilmeyenler olurdu. Bir insana isimleri içinde en hoş olan isim hangisi ise, onu, onunla çağırmak terbiye ve nezaket ifadesidir. İsim sahibinin gönlünü hoş etmektir. Başkasının gönlünü incitmeyip onu memnun etmek sevaptır, Allah katında makâfatı vardır. Onun için muhatabın hoşuna giden ismi neyse, ona onunla hitap etmek gerekir. [Buharî, a.g.e., s 176-177]

***

Aynı şekilde -yukarıda da belirttiğimiz üzere- ebeveyni yani anne-babayı da ismi ile çağırmak mekruhtur, çünkü saygısızlıktır. Rivayete göre Ebu Hüreyre (r.a.) iki adam gördü ve bunlardan birine şöyle sordu:

“- Bu senin neyindir? Adam:

“- Babamdır, diye cevap verdi. Ebu Hüreyre (r.a.) dedi ki:

“- O halde onu ismi ile çağırma (baba, babacığım diye hitap et; yolda yürürken) önünden yürüme; (bir yerde oturmak icap ettiğinde), ondan önce de oturma. (Bu bir hürmet ve terbiye ifadesidir.)[Buharî, Edebü’l-Müfred, 1, 54, H. no: 44] Annenin hukuku da haliyle buna kezâ… Hatta daha öndedir malum.

***

Yine kadının kocasına “oğlum”, kocanın karısına “kızım” demesi de her ne kadar nikâhlarına bir zarar vermese / talaka sebep olmasa da, âdap bakımından tahrîmen mekruh (çok çirkin) görülmüştür. Talakla alakalı detaylı bilgi için bkz. http://halisece.com/sorulara-cevaplar/2977-hanima-anam-bacim-kizim-dunya-ahiret-kardesimsin-demek.html

***

Hâsıl-ı kelâm netice-i merâm;

Bazı bölgelerde, kimi yörelerde hanımın beyine adıyla hitap etmesi pek de münasip karşılanmaz, bir saygı eksikliği olarak kabul edilir. Özellikle oralarda anlatılan bu âdaba riayetkâr olmak, söz konusu tahrîmî kerahetten kaçınmak gerekir.

Lakin şu da bir gerçek ki; globalleşen dünyada, her gün gelişen telekomünikasyon ağıyla, gittikçe yaygınlaşan şehirleşme kültüründe, hanımın beyine adıyla hitap etmesi, bir bakıma samimiyetin, hatta sevginin bir ifadesi şeklinde de idrâk edilebiliyor. O bakımdan bu ve benzeri âdapla alakalı meseleleri, yaşanan çevrenin örfüyle ilgili içtimaî / sosyal davranışlar perspektifinden değerlendirmek de herhalde yanlış olmaz. Dolayısiyle karşılıklı saygı-hürmet, sevgi-şefkat dengesi içinde karı-kocanın, birbirlerine hoşa gidecek ifadeler ve en güzel isimlerle hitap edip kötü ünvan ve lakaplardan kaçınmaları en güzel davranış biçimi olur. Aile içinde iyi geçime, huzur ve sükûne de vesile olur. 

Go to top